Evet, ne diyorduk? Irkçılık. Üst paragrafta bahsetmediğim bir tek Beşiktaş taraftarlarının ırkçılığı (!) kaldı. Dün yaşananları çeşitli şekillerde tahayyül etmek mümkün ama herhalde en ''cuk oturanı'' öfke patlaması olur. Yıllardır Demirören yönetiminin vesayeti altında şirazesi kayan taraftar, hakem ve bazı Galatasaraylı oyuncuların tahrikiyle (bkz. sezonun ilk Beşiktaş - Galatasaray maçı. Melo ve Eboue) büyük bir patlama yaşadı. Bu öyle bir patlama ki, normalde sosyalist/anarşist tanımı yapılan Beşiktaş tribünleri tekbir sesleriyle inledi. Bir Beşiktaşlı olarak o an utandığımı itiraf etmeliyim. MHP'nin il kongresinde yapılsa şu şaşırmam ama Beşiktaş tribünlerinde olunca -hakikaten- benim de oradaki taraftarlar gibi şirazem kaydı. Gelelim ırkçılık goygoyuna. İlk maçta söylenen ''fuck you''yu büyütüp maymun yapan zihniyet, bu maçın öncesinde yine ortaya çıktı. Melo için yapılan köpek benzetmeli pankartı bazı şirin arkadaşlar büyütüp ''ohahöe ırkçı ibneler''e çevirdi. Klas kafa, bu kafa hakikaten. Zokora lehine pankart açan, Fernandes gibi teni kavruk bir oyuncuyu baş tacı eden, Ferdinand, Amokachi, Nouma, Amaral, Shorunmu, Youla vb. oyunculara hep sempatiyle yaklaşan bir güruha itham edilmesi bile abesle iştigal olan ''ırkçılık'' yakıştırmasını bir Beşiktaşlı olarak kabul etmiyorum. Tribünün hepsine kefil olacak değilim, arada bu tarz hareketleri yapan denyolar her tribünde var. Bizde bu tip elemanlar yok diyen hayatında hiç maça gitmemiştir. Net.
Hazır konu ırkçılık ve Beşiktaşlılık iken postu yazma sebebim olan anıma geçeyim. Irkçılık kavramıyla bir Beşiktaş - Gençlerbirliği maçında tanıştım ben ilk. Sezonu hatırlamıyorum, ya yüzüncü yıl ya da ertesi. Gençler'in fırtına gibi estiği dönemler işte. Mustafa Özkan, Youla falan. Kadro taş gibi. Maçı babamla izlemeye gitmiştim Dolmabahçe'ye. Deniz tarafındaki, kapalının hemen bitişiğindeki eski açıktı lokalizasyonumuz. Tabii forsüküar'ın olmadığı dönemler o zamanlar, check-in yapamıyoruz, zaten o dönem bebeyim. Olsa da bi' bok anlamazdım. Neyse, maç öncesi Gençlerbirliği bizim tarafta ısınıyor. Her maç öncesi olduğu gibi millet şuursuzca tepinip oyuncuları tribüne çağırarak ''oley'' çektiriyor. Beşiktaş'ın ısındığı bölümde olmadığımız için, bizim eşraf kendini bir bakıma piç gibi hissediyor. Ben de dahil. Baktılar olmuyor, Gençlerbirliği oyuncularını çağırmaya başladı bizimkiler. Mustafa Özkan, M'bayo, Youla derken az sonra ana bacı düz gidilecek tüm Gençlerbirliği takımı tribünle selamlaştı (Tribün nankördür hacılar, bunu o zamanlar anladım). Evvela, Youla ve M'bayo gelirken önlerden bir denyo maymun hareketleri yapıp çevresindeki lümpen yancıları ile gülüşüp ''yamyam lan bunlar'' minvalinde gerzoluklar yapıyordu. İlkinde ses çıkmadı kimseden, hatta çok net hatırlıyorum babama dönüp ''neden maymun diyorlar?'' diye bile sormuştum. Youla gelirken bu denyo tekrardan ırkçılığın dibini gördü ama bu sefer tribün sessiz kalmadı. Adamın birkaç basamak üstünden birisi içtiği suyu herifin kafasına attı. Daha sonra bir hengame başladı ama kısa sürdü. Zira suyu fırlatan abinin arkası sağlamdı. Denyo ve beraberindeki lümpenler bunu görünce bayağı bi' pustular/sindiler. Maç boyunca da seslerini çıkaramadı göt oğlanları. Irkçılığın ne kadar irrite edici bir şey olduğunu o gün anladım, o ergen halimle. Beşiktaş taraftarı öğretti bana ırkçılığın ne kadar kötü bir şey olduğunu, şimdi lütfen kalkıp kimse bana şu üstteki fotoğraftan sonra ''siz ırkçısınız'' demesin. Gereken yapılmıştır orada büyük ihtimalle.
Bu arada o kadar dalga geçtiğim Aydın Yılmaz dün Ashley Young golü attı. Lap'tan Aydın için özür diliyorum :( Hoş herifin golü de kaynadı dünkü olaylardan sonra ama naparsın...
4 yorum:
eski bir abimizn dediği; o tekbir dini veya siyasi bir çağrıdan öte "gözü kararmışlığın" sembolüymüş. eskiden mevzuya giderken gözü karartınca o tribe girermiş tribüncü ekip.
mevzu mu yoksa savaş mı? bildiğin savaş tekbirleriydi dünküler. hemen akabininde söylenen ''ayaklara oynayın'' tezahüratı tribünün ne modda olduğunun en büyük göstergesiydi zati. resmen gözü dönmüş bir güruhtu, dünkü tribünler.
bunca "yılın" birikimi + hakemin inanılmaz provakasyonu. gs'lilere ilk maçtan kalan nefret. orada olan anlar. hiç şaşırtıcı değil. devamı da gelecek.
galatasaraylı taraftarlar ve oyunculara an itibariyle ben de ''nefret'' duyuyorum. ama gerginliği de belli seviyede tutmak lazım. fazlası bize zarar getirir, dozajı ayarlamak lazım. geçen günkü olayların bi' benzeri yaşanılırsa bunun zararını en çok ''biz'' çekeriz.
Yorum Gönder