Tour Öncesi #2: Takımlar ve Planlar 2/2

İlk yazıda "arkası yarın" demiştim, hiç durmamışız gibi devam.

Lampre-Merida


Bir tane daha Tour umutları çok parlak gözükmeyen, parlak mayolu takım... Lampre, Fransa'da kurdele yüzüncü  kez kesilirken altın makasını Küçük Prens'i Damiano Cunego'ya emanet etti. İtalyan bisikletinin doping utancına şimdikinden çok daha fazla düştüğü yakın dönemin, önemli şampiyonlarındandı kendisi.  Hala, hem ülkesi hem de peloton için çok önemli bir yarışçı. Ama Prens büyüdü, unvanı büyümedi. Kariyeri pembe, beyaz ve başka diğer renklerdeki şampiyonluk mayolarıyla ve üst üste kazanılan klasiklerle dolu bir bisikletçi için son dört senedir izlediğimiz Cunego, etkileyici sayılmaz. Yine de son iki yılda İtalya ve Fransa'da ilk beşin kıyısından döndüğünü ve kariyerini canlandırmak için yüzüncü Tour de France'ın en iyi ihtimal olduğunu unutmamak lazım. Lampre, Cunego dışında, bu yılın Giro altıncısı, iri cüssesiyle domestiklik işi için ideal gözüken Niemiec'i tekrar göreve çağırdı. Soğuk kanlı yarışçı ülkesinin basınına yaptığı açıklamalarda, Cunego için işler ters giderse sorumluk alabileceğinin de sinyallerini verdi. Bu iki isim haricinde adını duyabileceğiniz başka bir yarışçıları, Adriano Malori. ASO'nun genel klasman iddialılarını dinlendirmek, yarışın havasını değiştirmek koyduğu ara etaplardan birinde zafer koklamasını bekliyorum. Kalanlar çok parlak gözükmese de Vini Fantini örneğindeki gibi bir İtalyan takımından iyi veya kötü her türlü sürprize hazırlıklı olmak lazım.

Cannondale

İki kelime: Peter Sagan. Cannondale'in bütün planları bu pek önemli sayılmayacak yazının yazarı bendenizden, iki yaş büyük, Slovakyalı bir delinin performansı üzerine kurulu. Neredeyse son iki yılın tamamını bir yerlerde yeşil mayo giyerek geçirdiği düşünüldüğünde pek şaşırtıcı sayılmaz elbette. Gencomuzun, Cannondale yeşilini galibiyet yeşiline katarak dolaştığı yerler şimdilik şöyle: Umman, İsviçre, Fransa, Amerika ve İtalya, yani üç kıtayla sınırlı. Tırmanış seven bir sprinter olarak rakiplerinin tamamının sahip olmadığı bir silahla Fransa'ya geliyor ve bu yılın parkuru, öyle ya da böyle, tırmanış sevenleri pek seviyor. Cavendish hayranı olsun olmasın, önemli sayıda bisiklet izleyicisi, geçen yıl kazandığı yeşil mayoya Sky'ın sebep olduğu "otorite boşluğunun" fırsat verdiğini düşünüyor. Kariyerinin parlak günlerine Tourminator namıyla giriş yapan bir yarışçının buna verecek bir cevabı olmalı, değil mi? Cannondale, Sagan kadar güçlü olmasa da, bir karta daha sahip: İtalyan yetenek Moreno Moser. Geçen yıl Tour'la çakışan Polonya Turu'nu kazanmıştı. Bu yıl kendini büyük arenada denemeye geliyor. Nelere muktedir olduğunu hep birlikte göreceğiz, dikkat etmekte fayda var.

Lotto-Belisol

Pelotonun en sansasyondan uzak, en dengeli ve aynı anda bu unvanlara sahip en başarılı takımı, Lotto-Belisol. Sporu yakından takip ettiğim iki sene içerisinde, sponsoruyla nane molla olmayan, herhangi bir üyesinin adı herhangi bir şekilde dopingle anılmayan, liderlik sorunu, kazanma sorunu ya da motivasyon sorunu yaşamayan tek takım. Bu unvanları taşımaya devam ederlerken takvimin irili ufaklı noktalarında başarılar kazanmayı sürdürüyorlar ve bunu büyük oranda canavar ebatlarındaki bünyesiyle, zafere pedallayan Alman sprinterleri Greipel'e borçlular. Geçen yıl, genel klasman iddialıları Van den Broeck podyumu tek sırayla kaçırırken, Greipel de üç etap zaferi getirmişti. Şam'dan gelen kasa kasa kayısıyla Fransa'yı terk ettiler anlayacağınız. Bu sene de benzer umutlarla geri dönüyorlar ama hem yeşil mayo hem de genel klasman mücadelesi onlar için geçen yıldakinden çok çok daha zor olacak, orası kesin.

Movistar

Bilenleriniz vardır, Kraliçe Elizabeth'in mağrur donanması, İngiltere'yi işgale gelen İspanyollar'ın güçlü Armadası'nı sulara gömer ve İngiltere'nin Kraliçe yönetimindeki Altın Çağı açılır. Giro'da şahit olduklarımız benzer bir hikayeyi yol bisikletinde izleme ihtimalimiz olduğunu söylüyor. Movistar, İtalya'da Visconti ve başka yarışçılarının kazandığı etaplar, takımdaki bir numaralı seçenekleri olmamasına  rağmen Intxausti'nin genel klasmanda başardıkları ve genç Kolombiyalı Quintana'nın Baskonya'da, Sky'ın Tour'daki iki numarası Porte'yi son etapta geçerek kazandığı zaferle, Kraliçenin Donanması'na bazı mesajlar verdi. En önemli genel klasman iddialıları Valverde, her türlü tırmanışta güvenebileceği Quintana'yla birlikte sarı mayonun peşinde olacak. Sıralama konusunda takımın bir başka iddialı ismi Rui Costa ise İsviçre'de kazandığı sarı mayo unvanıyla geliyor. Bütün bunlara ek olarak, iyi bir zamana karşıcı (Amador), iyi bir klasikçi (J.J. Rojas) ve sezon içinde parlak sonuçlar almış iki domestik daha kadrolarında. Takım planlarını doğru yapıp kazasız belasız uyguladıkları takdirde bu yıla damgalarını vurabilirler.

Omega Pharma - Quick Step (OPQS)

OPQS için 2013 Tour, dağlık olmayan etapların kazanılması odaklı bir sürat yarışı olarak geçecek. Diğer bütün etaplar sadece sağlıklı bir şekilde bitirilmesi gereken gezi parkurları sayılır, genel klasman iddiası ise Fransız Alpleri'nin karlı tepeleri kadar uzak. Ne zaman ki mavi beyaz tonlarda bir yarışçı zinciri kümeyi öne çekmeye çalışırken görülürse, yıldız sprinterleri Cavendish'in o gün kazanmak istediğine şüpheniz olmasın. İptal edilen etapların da yardımıyla kırmızı mayoyu kazanma gururunu da yaşayan Manx Missile, geçen yılki hayal kırıklığıyla dolu(!) Tour'dan sonra, her şeyi ama her şeyi kazanmak isteyecek. Ortalama eğime sahip yokuşların arkasına saklanmış ara sprint kapılarında Sagan'dan puan çalmak için genç tırmanışçıları Kwiatkowski'yi de kadroya aldılar. Sagan'la birlikte yeşil mayonun en büyük adayı onlarda. Daha da önemlisi, yeşil mayoyu kazanmak için en uygun kadro da onlarda. Bu yıl yeşil mayoyu ıskalamalarından daha büyük tek sürpriz, TT terminatörleri Tony Martin'in zamana karşılardan birini kazanamaması olur.

Katusha

Abartmadan söylüyorum, 2013 yılında Katusha'nın girdiği her yarış, takım için bir "namus meselesiydi." UCI tarafından hedef alındıklarını düşündüren WorldTour'dan çıkarılma kararlarını, son anda CAS'da bozdurdular. Ardından irili ufaklı bahar klasikleri kazandılar. Sonrasında genel klasman iddialısı olmadan gittikleri Giro'da bile isimlerini bol bol duyurdular ve bunun için açıkça çaba gösterdiler. Tour'da bu çabanın daha da fazlasını göreceğimiz kesin. Tırmanış delisi liderleri Joaquim Rodriguez, geçen yılki kadar formda değil ama hazırlık dönemlerini Andorra'daki kasaba evinin çevresindeki %30'luk yokuşlarda asfalt parçalayarak geçirdiği düşünülürse, İspanyol'dan her şeyi beklemek lazım. Onun bir numaralı yardımcısı, Daniel Moreno çok parlak bir sezon geçiriyor ve imdat çekici Simon Spilak da bütün sezon etap kazanmaya, tırmanmaya, iniş yapmaya hazır gözüktü. Katusha'nın prestijini UCI'ın kafasına sokmak için en büyük fırsat önünde duruyor.

Belkin (Rabobank ya da Blanco)

Öncelikle başlıktaki karmaşayı netleştirelim: Rabobank takımı bu sezonun başına kadar yol bisikletinin en güçlü sponsorlarından birinden, spordaki en istikrarlı desteği alıyordu. Malum doping skandalı sebebiyle Rabobank ismini çekti, desteğini çekmedi. Takım da "temizliği" öne çıkarmak adına, ismini Blanco olarak değiştirdi. İki gün önce de takımın, başka bir firma olan Belkin'in kanatları altına girdiği ve Tour'da bu isimle yarışacağı açıklandı. Renginden ismine yeni bir tecrübe olacak Belkin ekibinin, Tour planları sezon başından beri netti: Tırmanış konusunda çok güvendikleri genç Bauke Mollema'yı genel klasmanın üst sıralarına taşımak. Mollema, iki yıl önce Vuelta dördüncüsü olduğundan beri aksaklıklar peşini bırakmıyor. Ama 2013, onun için şu ana kadar mükemmel geçti. Altı farklı coğrafya ve parkurda yapılan etaplı yarışlarda ilk 10 yaptı. Takım arkadaşlarının başka mücadeleleri kazanmalarına yardım etti ve en ufak bir sakatlık yaşamadan Fransa'ya gelecek. Ekibin asıl genel klasman lideri, Gesink de Tour'da olmasına rağmen bütün oklar onu işaret ediyor. Mollema, dört gün sonra başlayacak yarışta hem kendi kariyeri hem de takımının geleceği için çok keskin bir virajı dönmek zorunda.

RadioShack - Leopard

RadioShack için bir iyi, bir kötü haber var. Kötüden başlayalım: Fabian Cancellara, zamana karşıyla açılmayan Tour parkurunu beğenmedi ve yarışa gelmedi. İyi haber, takımın kayıp yıldızı Andy Schleck yarış bitirmeye başladı. İsviçre Turu'nu kırkıncı bitirmesi kendisi için parlak sayılmasa da, bir şeyler kazanmayı bırakın, yarış bitirmeden geçirdiği neredeyse bir yıldan sonra tam üç tane tek günlük, iki tane etaplı yarışı üst üste bitirmesi, Lüksemburg'ta keyifleri yerine getirdi. Nazlı yıldızlarının değerinin farkındaki RadioShack yönetimi de hemen onu Tour'da takımın lideri ilan etti. Çevresinde Zubeldia, Klöden, Monfort, Voigt, Bakelants gibi kalbur üstü ve çok tecrübeli yarışçıların desteğiyle   -kendisi buna pek gönüllü olmasa bile- bir şeyler başarabilir. Beklentiyi çok yükseltmemek           lazım, malum, Andy bundan da çok hoşlanmıyor. Keyfinin kaçması ihtimaline karşılık Zubeldia ikinci lider ilan edildi bile. RadioShack, Cancellara'nın olağanüstü formunu saymazsak çok göze batmıyor ama geçen yıl Tour'un ilk 20'sine üç yarışçı soktuklarını ve bunların üçünün de hala burada olduğunu unutmamak lazım.

Saxo Bank - Tinkoff Bank

Danimarkalı takım geçen yıl İspanyol liderleri Contador'un yokluğunda hallaç pamuğu gibi yarışın her yanına dağılmış durumdaydı. İlk 20'ye soktukları Chris Anker Sorensen dışında, önemli bir sonuç alamadılar. Bu yıl, durum farklı. Cezası biter bitmez Vuelta'yı kazanan Contador'un asıl hedefinin Tour olduğu, uzun zamandır biliniyor. Kendisi için Kreuziger, Rogers ve Roche gibi farklı özellikleri bulunan sağlam bir domestik kadrosu hazır. Tek sıkıntı, İspanyol'un sezon başından beri pek formda gözükmemesi. En son Dauphine'de, Froome tarafından -bir kez daha- silkelenmesi soru işaretlerini iyice artırdı. Ama süper domestiği Rogers'ın liderine güveni azalmış değil ve başka bir domestiği Nicolas Roche'un babası, Tour şampiyonlarından Stephen Roche da oğlunun bu yıl Contador için yarışacağını vurguladı. Geçen yıl lideri olmayan sıradan bir takım görüntüsündeki Saxo Bank'ın, bu yılki kadrosu tabir caizse canavar gibi. Peki liderleri şampiyonluğa hazır mı? Onlar için yarışı bu önemli sorunun cevabı şekillendirecek.

Sky

Geçen yıl Tour'u göz ucuyla seyretmiş herhangi bir takipçi, eminim, bu paragrafı bekliyordu. Çünkü, Sky geçen yılki Tour'u, Britanyalı olmayan bütün seyircilere, en hafif tabirle, zehir etti. Öyle güçlü ve öyle otoriter bir performans ortaya koydular ki sarı mayoya gelen en önemli tehdit bile kendi bünyelerinden çıktı. Chris Froome'un kendi liderinden daha güçlü olduğunu fark ettiği an, Wiggins'in zaferini ilan ettiği son etaptan bile daha keskin bir şekilde hafızalara kazındı. Önceki sezon takımının iyiliği için gölgelerde kalmayı kabul eden Avustralyalı, bu yıl tam bir azmana dönüştü. Nibali, Joaquin Rodriguez ve Sagan'ın oluşturduğu "supergroup" tarafından silkelendiği Tirreno-Adriatico dışında yenilmez gözüktü. En son bütün rakiplerini silkeleyerek açıkça mesaj verdiği Dauphine'yi rahatlıkla kazandı ve düzlükte ya da tırmanışta en sağlam destek ekibi onda. Richie Porte'nin, kendisi sarı mayoyu kutlarken, podyumda olması bekleniyor. Boasson Hagen, son üç yıldır yeşil mayo yarışında tepelerde ve komple bir yarışçı. Kiryienka ve Svitsou artık pelotonun mimli "tırmanış bekçileri" oldu.  Geraint Thomas, harika bir sezon geçiriyor. Bunca yeteneğin içinde Stannard, Kennaugh ve Lopez, daha fazlasına muktedir olsalar da, ara sıra kadansı ayarlasalar ve takımın yiyecek ve su ihtiyacına hakim olsalar yeterli gibi. Sky ve Froome için ufukta bir sorun gözükmüyor ama gerçek tehlike, tıpkı geçen yılki gibi, görünmeden de gelebilir.

Vacansoleil - DCM

Parıltılı isimleri ve planları olmayan bir başka takımla karşı karşıyayız. Önceki sezon Giro'da, podyuma çıktıktan sonra, kimsenin o günlerinden haber alamadığı bir takım liderleri var. Thomas De Gendt'in bu yılki Tour'a ne kadar hazır olduğunu kestirmek zor. Giro'da podyuma çıkmadan önce de  formda gibi gözükmüyordu zaten... Ana planları, De Gendt'in iyi bir Tour geçirmesini beklemek olacak. Diğer türlü olursa sadece yarışı bitirmek için yarışan ve pelotonun o gün kaçakları rahat bırakmasını uman bir avuç amaçsız bisikletçiye dönüşecekler. Belki Westra, De Gendt'in yokluğunda sorumluluk alabilir. O da bu kurtlar sofrasında uzun yaşarmış gibi durmuyor.

0 yorum: