Retro 7


'94 model Carlos. Saçlar falan. Dünya Kupası dönemi.

Kayıp Formalar 8

Bu seri için daha fazla materyal bulmalyız. Bi' el atın hacılar. Daha sekizinci la.



Esasen ben bu formaları unutmuştum bile. Bi'şey araştırırken gözüme çarptı da hatırladım. Yukardakinin, yakadaki renkte şortu vardı. Artık mavi mi dersin, gri mi bilemem. O 00-01 3. forma. Aşağıdaki de 01-02. Eminim ikisi toplam 5 kez giyilmemiştir.



Bu fotoğraflar classicfootballshirts.com'dan. Zaten başka bir yerde de bulamazsın. Belki alışveriş sitelerinde görürsün anca. Maç fotoğrafı filan hak getire. Neleri bulamıyoruz, bunlar mı bulunacak?

İkinci fotoğraftaki sanırım aynı renk şorta sahipti ama, üstteki şortla birlikte güzel kombinasyon oluyordu, onu hatırlıyorum. Bulursam koyarım zaten.
Bu görünüşe göre pek giyilmeyen ve hatta sanırım tutmayan formaların ardından, 2 sezon da sarı renk 3. formalar yapıyor Nike Inter için. Bir dahaki yıl koyu renk 3. forma yapılıyor. Ki o çokça giyildi. Ş. Ligi'nde falan. Şu yani:



Bunda reklamı falan sarı renk yapmaları çok şık.

Retro 6

Retro 5


96 model Gregory Coupet. 1 sene sonra Lyon'a gidecek. Ve 11 sezon orada oynayacak.

Büyük


İstanbullu olarak Adaları pek sevmem, ne bulduklarını da anlamam. Şehir dışından gelenler, aşıklar ve enerjik gençler "hadi adaya gidelime" pek meraklılardır. Ben de gittim tabi, her gittiğimde de Lefter orada mı diye bakardım. Benim anne tarafımın alayı Fenerbahçeli'dir. Baba tarafım da Galatasaraylı. Bir tarafta diğer takımdan hiç kimse yoktur. Erkekleri çok da fanatiktir. Dedem bana Lefter'i anlatırdı, kendi jenerasyonundan, aynı yaştalar (dı). Hep büyük sempati besledim o büyük Fenerbahçeli'ye, masal gibi hikayeler dinledim çünkü. Hep baktım adaya gittiğimde o kahramana. 3-4 kez de gördüm. Küçüktük tabi. O zamanlar masallar dinliyorduk ve benim gördüğüm ilk kahraman Lefter'di. Büyüyünce de değişmedi. Kurtlar Vadisi tipli futbolcuları, satılmış topçuları, kirlenen lig, futbol sonrası yerin dibine giren futbolcu eskilerini görünce Lefter çok daha kahraman oldu gözümde. Hep baktım o meşhur masaya. O adamı o köşede arkadaşları ile muhabbet halinde görmek sıcak bir his. Bu güzel adam yorgun düşmüş şu sıralar. İyileşir, gelecek yaz yine giderim Ada'ya bakarım uzaktan.

Yukarıdaki frikiki kullanan, bütün Galatasaray barajına kafayı çevirttiren, ancak o zaman Berlin Panteri'ne takılan adam, bu sefer atacak golünü.

Retro 4

Becks


Gelsene dayı.

Retro 3


O karizma daha yok. Marsilya'ya da gidilmemiş. Yaka bağır gapalı. "Üşütme annem".

Güzel Formalar 63


Ribery'nin Marsilya'daki ilk sezonu. İlginçtir, Ribery Gs'de kalsaydı, o sezon bu formanın aynısının, renkleri değişmiş halini giyecekti. Hem de çokça. Gs 05-06 iç saha forması, hatırlayacaksınız, bu kalıptan yapılmıştı. Hatta o seneki siyah da.

Zaten abi, Adidas-Marsilya işbirliği...

Retro 2


Houllier henüz Liverpool'un amına koymadan bi' 15 sene önce falan. Yıl 86. Çok da değişmemiş.

Retro 1


Yeni bir seriye başlıyoruz. Her gün bir tane. Malları nerden bulduğumu sikseniz söylemem. Önceden bilinen bir yerse de, yapacak bi'şeyim yok agalar. Çok güzel şeyler var çünkü, hani resim olarak zaten değerli, bir de çıkartma formatında olunca ben öldüm bittim. Başlangıç güzel olsun.

Nerden Nereye 37

Cinius


Türk Edebiyatı her şekilde "underrated"dır. Giriş cümlesine bak. Adam Türk Edebiyatı'ndan bahsediyor, aynı cümlede "underrated" filan. Ama öyle. Çok böyle araştırmadıkça, derinlere inmedikçe, anlamak zor bunu. Neler var. Ne gözden kaçanlar oluyor. Mesela ben bir tanesini yine bu son zamanlarda keşfettim. Bu yazarları duymamızı engelleyen ne kadar şey varsa, belasını versin.

Az önce yeni çıkanlara bakınırken, bunu gördüm. Abiyi hiç duymamıştım. Ya da ismini görmüş, unutmuştum. Ayrıntılı bilgi için şurdan gel. Hem böyle bir konu. Saramago-vari. Hem de bu romanın bir devam kitabı olması. Çok iyi. Ne zaman olur bilmem ama mutlaka okuyacağım. Duyurma görevimizi de yerine getirelim. Bir kişiye bile "hmm" dedirtip okutabilirsek şurda tanıttıklarımızı, daha ne. Okunmayan, ve de futbolla milyonların yüzeysel ilgilendiği bir ülkede hem de.

Au Revoir


Kasıtlı hareket var anladım. 2 takım kaç kez son 10 senede son 16'da karşılaşabilir ki ? Bir reklam var ya -Vodafone'un galiba- keşke başka şey isteseydim falan diyor genç, babası denizden çıkınca, heh ben doğru şeyi dilemişim.

Maçı izleyemeyecekler için ertesi gün Chao'nun bloga girmenizi öneriyorum. Eğer olur da (ki imkanı yok) Lyon elerse 26 sayfalık futbol edebiyatı, dersi, arada Jose'ye, Perez'e sıkıştırılmış bir kaç küfür. Dünya'ya yaptıkları iyilik vs... -Barcelona övgüsünü unutmamak lazım tabi-Ramos'a Ronaldo'ya sallamalar temalı 26 sayfa okursunuz. Real Madrid elerse sadece skorun yazıldığı "tamam aferin" temalı ufak bir dipnotla geçiştirilmiş ve büyük ihtimalle yoruma kapatılan bir yazı görürsünüz. 180 dakikayı kaçıranlar için çok kısa özet işte.

Maçlara gelince konuşmaya gerek duymuyorum. Tabloları incelemedim ancak bir üst turda bize Barcelona gelebilir (öyle bir sıralama var galiba), onları da bekliyoruz. Olmadı finalde keseriz hesabı.

(Maçlardan önce böyle takılmak lazım yoksa tadı çıkmaz. Chao zaten kötü düşünmez.)

M


2000-2001 Benfica. Şimdiki zamandan bakınca ilginç isimler toplaşmış o sezon. Enke, Pierre, Miguel, Meira, Marchena. O sezon eski Beşiktaşlı Ronaldo da kadroda ama, ya bu maçta yok, ya resmin ortasındaki yazı sebebiyle göremiyoruz, ya da sol-en üstteki abi ama biz çıkaramıyoruz.

Hajduk


Fotoğraftaki forma Hajduk Split'in 100. yıla özel çıkartılmış forması. Gördüğünüz gibi sağlam bir retro forma yapmışlar. Büyük ihtimalle de ilk formaları ile birebir yapılmıştır. Formanın üzerinde reklam falan yok. Ayrıca bu forma bizim Metin Oktay tişörtü gibi tişört de değil, forma. Hatta 13 Şubat'ta tam kuruluş gününe denk gelen karşılaşmada futbolcular bu formayı sırtlarına geçireceklermiş. Dersimiz Hajduk.

63





Babanın bugün 63. doğum günü. Kutlu olsun.


Perez'in böyle bir projesi var, üstünün kapatılmasını istiyormuş. Kapasite değişmeyecek dedilerdi.

Overmars




Bunu özellikle koymak istiyorum bloga. Şu anki gelinen noktanın, birkaç senelik bir çaba olmadığını göstermek adına. Bu maçın oynandığı dönemde, Barcelona pek de iyi durumda değil, ve ona rağmen böyle bir şaheser çıkıyor ortaya. Hatta maçın deplasmanda, hem de ada deplasmanında oynandığını da ekleyin.
Ayrıca Barcelona'nın bu altın forması da tarihin en iyilerinden biridir. Bu maçta giyilmesi hoş tesadüf olmuş.

888


Real Madrid'i böyle görebileceğiniz maç sayısı oldukça kısıtlıdır. Hatta ligde sadece Sevilla ile oynadıkları deplasman maçında bu tablo ile karşılaşıyoruz, daha da örneği yok sanırım. Real Madrid 100. yılından itibaren home-away ve 3rd formalarını düz tek renk yapar. Yani üst-şort-çorap aynı renkte olur formalarında. Beyaz forması zaten hep öyleydi, ancak away formalarında da bunu çok uzun zamandır uyguluyor. Kısacası şort ve çorap kombinasyonlarını hiç sevmeyen bir kulüp Real Madrid. Ancak kurallar işte, Sevilla'ya deplasmana gidince şu tabloyu görüyoruz.

Bu sene Real oldu da Chelsea ile eşleşti, bakalım Londra'da nasıl bir kombinasyon deneyecek. Mor forması ile Chelsea mavisini aynı maçta giydirmez UEFA. Belki ligdeki siyah tonlu formayı giyebilirler. O da olmazsa ve Chelsea Real'e kıyak geçip mavi çorap giymezse, Beyaz formasının altına siyah çorap giyme ihtimali doğuyor ki bu Real'e çok yabancı bir durum.

Kris


Geç öğrenmemi eve henüz birkaç gün önce neti geri getirebilmemize bağlıyorum. Tam bizlik muhabbet çünkü, nasıl kaçar. Çok sevdiğimiz Kim ablamız, lige girdiğinden beri "hiçbir yerde dikiş tutturamayan" Kris Humphries'le takılıyormuş. Bu aslında Jaric-Lima veya Vujacic-Şarapova ikililerinden bile daha ilginç. Muhtemelen şöyşe bir diyalog geçmiştir bak:

K:Enişteaaa!
L:Ha baldız söyle?
K:Ya sizin ligde ilik gibi çocuklar var, ayarlasana birini bana.
L:Ayarlarım, ama bir şartla.
K:Nedir?
L:Çok tanınan birini yapmam, gözü dışarda oluyo pezevenklerin.
K:Sen bilirsin.

Aslında bu konuyu çok daha ayrıntılı işlemek isterim ama, BTÜK var.