Juno

Yıllar önce bir yazı okumuştum, sanırım Fanatik Basket'te, Lakers'ın nasıl pembe dizi kıvamına geldiğinden falan bahsediyordu. İşte Kobe-Shaq olayları, Phil Jackson-Buss'ın kızı-Buss şeytan üçgeni, bütün bunların yanında olaylardan bihaber Payton-Malone ikilisi falan. Sonrası ufak bir buhran dönemi, Gasol takası sonrası gelen iki şampiyonluk ve şimdi yine pembelerdeyiz.

Camia koç değişikliğine alışık değil, Phil sonrası dönemde de bocalamalar olacaktı elbet. Mike Brown bu takıma özellikle savunma anlamında bir karakter oturtma demesek de seviye atlatma şeysini yaptı, ama onun dışında sezon boyunca ne yapmaya çalıştığını kendi dahil Serhat Ulueren bile bilmiyordur. Playoff'ların (MAA gibi ta amınakoyim) başlamasına kısa bir süre kala rotasyon hala tam olarak oturmuş değil. Goudelock bir maç kenardan gelip nefis katkı veriyor, ertesi maç süre almıyor. 34 yaşına gelmiş Kobe, maç başına 38 küsür dakika (geçen sene 34, bu sene bu alanda ligin zirvesinde biyerlerde) sahada kalıyor ve geçtiğimiz günlerde iki uzatmalı Memphis deplasmanı artı b2b tek uzatmalı New Orleans deplasmanlarında 52 ve 49 dakika sahada kaldı adam, Mike Brown'un tepkisi "WOW" olmuş. Lan adam uçakta uyuyakalmış ak, neyse vesaire vesaire örnekler çoğaltılır.

Hani zaten takım ruh hali düzgün olmayan oyunculardan kurulu. MWP'yi (Ron Artest is all feel) direk geçiyorum, cansın. Gasol haftalardır kafasında binbir düşünceyle oynuyor, Fisher gibi bir lideri kaybettikten sonra Sessions'ın takıma kattığı hava olumlu ama bu sefer de Blake'i harcadık gibi oldu, Barnes ve Bynum öfkelerini kontrol edemeyen isimler, Kobe zaten sene başından beri Vanessa'yla falan uğraştı, üstüne rutin sakatlıklar, bir de son maçta Mike Hoca bench'e almış son çeyrekte olaylar olaylar, üstüne bir de ne alakaysa yeni araba almış falan. Takımdaki tek düzgün isim Troy Murphy, o da fazla düzgün.

Kaçak Kız da güzel diziydi, bazen okula gitmez izlerdim o derece.

0 yorum: