Şu yazıyı draft öncesi yazmam gerektiğinin farkındayım ama kusura bakmayın, gerek tembellik, gerek zorunluluk ki öyle zorunluluğun ben ağzına sıçayım, şu saate sarktı. Zaten blogu çok boşluyorum bu aralar, teğmenin beni kovması (nereye kovuyor) an meselesi.
Kim English. 2012 NBA Draft'ında Detroit Pistons'ın 44. sıra seçimi. Türkiye'nin %99.7 gibi büyük bir çoğunluğunun bu çocuk hakkında bir fikri yok. "kim ki o?" ya da "sen kim'sin la" dediğinizi duyar gibiyim, belki de Englishman in new york'u mırıldanmaya başladınız gibi. İşte ben size bu çocuğu tanıtmak için buradayım efendim. Emin olun bu çocuğu doğduğundan beri takip ediyorum, bütün maçlarını izledim, kendisi hakkında yazılan hemen hemen her yazıyı okudum, yani hayatımı bu bloga Kim English'i yazmaya adadım. Şaka. Kendisini sadece bu sene sonunda yapılan Big-12 Şampiyonasında ve okulu Missouri'nin NCAA Turnuvası'nda oynadığı tek maçta izledim. Yani toplam dört maçta. Kim bunların ilk üçünde inanılmaz oynadı? Kim, bunların ilk üçünde inanılmaz oynadı. Bu gibi karışıklıklara mahal vermemek için yazının bundan sonraki bölümünde Kime Kimmie diyeceğim? Kim'e, Kimmie diyeceğim. Kimmie Jimmel. Soft Camel.
Çocukluğuna inelim. Baltimore doğumlu Kimmie. Küçükken akranları arasında kız ismine sahip diye, hatta değişik soyadıyla ve kekemeliği yüzünden alay konusu olmuş. Kekemeliğini yendiğini birazdan paylaştığım videolarla göreceksiniz ama adını ya da soyadını (şu sıralar ortalıkta "the detroit shock will draft kim english with the 44th overall pick of the wnba draft" geyikleri dolaşıyor) değiştiremez. Adınız Ron Artest değilse adınızı ya da soyadınızı değiştiremezsiniz, evet. Lise hikayesini geçiyorum. Elemanın iyi basket oynadığını gören Tennessee, Cincinnati, Florida State, Miami, Seton Hall, St. Johns ve Missouri gibi okullar hemen burs vermeye kalkışmış. Kimmie'ninse yanıtı Mizzou olmuş. Sebebiyse bu okullar arasında sadece Mizzou'nun kampüsünde spor salonu öğrencilere 24 saat açıkmış.
Buradan şunu anlıyoruz, çocuk çalışmayı obsesyon haline getirmiş biri. Kobe ile adı aynı cümlede geçeceği için evinde bu yazıyı okurken (okuyacak) nasıl havalara uçacak belli değil ama en az onun kadar çalışmayı, ve hatta kazanmayı seviyor. Hurafe mi emin değilim ama ilk senesinde yatağını spor salonuna taşımayı bile düşünmüş. Yatak ve kazanmak demişken, kazanmayı ne kadar umursadığı sorusu hakkındaki cevabı şöyle; "i'll sleep outside if that's what it takes" meali; "gerekirse götümü kampüsteki kaplanlara veririm".
Missouri Tigers bünyesinde Kimmie'mizin (ya böyle de kimisinin, kimimizin oluyor ama idare edin artık amk) kolej hayatı gayet iyi başladı. Dört sene boyunca da üzerine koyarak geliştirdi Kimmie. Ama sophomore ve senior senelerinin özel bir yeri var. Sophomore senesinde Big-12 All Third Team'e seçildi. Daha da önemlisi Dick Vitale'nin All Improved Team in USA Today takımında yer almasıydı. Son senesinde ise... Az kalsın geçen sene draft'a girecekmiş. Kapısından dönmüş. Sebebini tam olarak bilmiyorum ama muhtemelen lokavttır. İyi ki de dönmüş çünkü Tigers'ın yeni koçu Frank Haith ile müthiş bir sene geçirdiler. Hem bireysel, hem takım olarak müthiş bir sene. Sonu hayal kırıklığı ile biten müthiş bir sene.
Dediğim gibi, ben Big-12 Şampiyonası'nı izledim. Şimdi size üç maç hakkındaki istatistikleri vereceğim ve yazıyı okumaya es verip evin içinde birkaç tur koşmaya başlayacaksınız. İşte o seksi istatistikler;
Missouri 88-70 Oklahoma State, 11/13 fg, 2/3 üçlük, 27 sayı.
Missouri 81-67 Texas, 9/10 fg, 3/4 üçlük, 23 sayı.
Missouri 90-75 #11 Baylor, 6/10 fg, 5/8 üçlük, 19 sayı.
Totalde 26/33 fg ile 69 sayı ve hayır, 10/15 üçlükten anlayacağınız üzere bu adam 2.20 boyunda bir pivot değil!
İşte Kimmie hakkında, 2012 NBA Draft'ının 44. sırası hakkında bu kadaaaaaaaaaaaaaaaaar uzuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuun bir yazı yazmamın (daha yarısındayız, çıkmayın) sebebi bu. Hem böyle anlatınca da göze o kadar hoş gelmemiş olabilir, izlemeliydiniz. Kimmie turnuva boyunca her şeyi, ama her şeyi yaptı. Muhteşem bir lider. İnanmayabilirsiniz ama son maçın ortalarında bir pozisyon sonrası ıslanan parkeleri bile sildi. Bu performansıyla da turnuvanın MOP'si (MVP) oldu. Sonra da şu efsane konuşmayı yaptı: BU CÜMLENİN ÜZERİNE TIKLAYARAK DİNLEYEBİLİRSİNİZ, Kİ ŞİDDETLE ÖNERİYORUM. "c'mon joe lunardi give us a one" yıllar sonra march madness jeneriklerinde yer alacak kadar efsane oldu.
Sonra ne oldu? #1'i alamadılar. #2'den girip #15'ten giren Norfolk State ile eşleştiler. Kyle O'Quinn'in (49. sıra, Orlando Magic) Norfolk State'i. Kimmie 1/7 fg ile, ki 1/5'i üçlük, 2 sayıda kalınca son yılların en büyük upset'ini izletip 86-84 yenilerek ilk turda elendiler. Kimmie NCAA Turnuvası'nda daha iyi oynayıp, takımını daha ilerilere götürebilse belki kendisi de ilk turdan seçilebilirdi ama olmadı.
Kimmie'nin son senesi gerçekten onun adına inanılmazdı. İlk üç senesinde .350 civarı fg atarken son senesinde bunu .521'e, üç sene .370 civarı üçlük atarken son sene .459'a, ki 78/170, ki OHAAAA, çekti. 14.5 sayı, 4.2 ribaunt, 1.6 asist, 1.3 top çalma. 107 galibiyet görüp bu alanda üniversite rekorunu da (Marcus Denmon ve Steve Moore ile birlikte) kırdığı takımın saha içi lideri Marcus Denmon (59. sıra, San Antonio Spurs) gibi gözükse de esas lideri Kim English'ti ve o dört sene boyunca yaptığı en iyi işi yaptı: elinden gelen.
Kimmie kolejde de NBA menzilinden üçlük atabiliyordu. Şut stili ve mekaniği kusursuz. Sniper lakabını alacak kadar kusursuz. Bu açıdan tüm NCAA'de en iyi olduğu bile söyleniyor. Indiana Pacers'la çıktığı workoutlar'dan birinde şöyle bir diyalog geçiyor.
-seni bradley beal ile kıyaslıyorlar, ülkedeki en iyi iki şutör olduğunuz söyleniyor, ne diyorsun?
kimmie: evet beal çok iyi. beni sürekli jenkins ve beal ile kıyaslıyorlar.
-ve en iyisi?
kimmie: ben.
Aslında hiç ukala değildir, orada da bunu şakayla karışık söylüyor zaten. Beal 3. sıradan Washington Wizards'a, Jenkins de 23. sıradan Atlanta Hawks'a gitti. Fakat en önemlisi herkes, daha da önemlisi kendisi ne kadar iyi bir şutör olduğunun, neler yapabileceğinin farkında. Basketbol IQ'su çok yüksek. Basketbolla ilgili olmayan IQ'su da çok yüksek. Bu konuda Fields, Curry veya Lin'le yarışacak derecede yüksek. Ufak bir konuşmasını dinlediğiniz zaman bu çocukta farklı bir şeyler olduğunu anlıyorsunuz. Ki zamanında konuşamayan bir çocuk olmasına rağmen. İşte size ufak bir konuşması.
Oyunu iyi okuyup nerede ne yapacağını çok iyi biliyor. Potaya giderken sağını da solunu da kullanabiliyor. Aynı zamanda Harden kadar olmasa da Kerem Tunçeri kadar dengeli. Ciddi bir sakatlık da (Allah korusun) yaşamadı. Ortalama üzerinden daha iyi savunmacı, çok çalışkan, eli yüzü düzgün, tam bir evlenilesi damat adayı. Peki bu kadar konuştuk da neden Kimmie draft'ta 44'e kadar düştü. Sebebi basit, ne kadar çalışırsa çalışsın, kendini geliştirebilir ama bir yere kadar. Bu çocuk şu an neyse, bundan 10 sene sonra da hemen hemen bu olacak. Yani potansiyeli yok. Çok yönlü değil. Ribauntlara yeteri kadar katkı sağlamıyor, saha görüşü iyi olmasına rağmen top eline fazla değmediğinden asist özelliği de yok sayılır. Top eline fazla değmiyor çünkü saf şutör. Kendi şutunu yaratamıyor. Yani top eline değdiğinde muhtemelen önü boş oluyor, o da asist yapmak yerine size üç sayı kazandırmayı tercih ediyor. Bir Ray Allen olamasa da Daequan Cook'tan fazlası olabilir. NBA'de kendine çok önemli yer bulup orada tutunabilir. Ray Allen örneğini verdim çünkü sezon sonu görüştüğü bir başka takım da Celtics'miş ve Celtics onu Ray Allen'ın yerine düşünüyormuş. Aslında geleceğin Afflalo'su (daha iyi şutör, biraz daha kötü savunmacı) duruyor karşımızda.
Kimmie twitter'da da çok aktif. Twitter adresi: @Englishscope24. Son zamanlarda attığı şu ve şu tweet'e bakınca kendisine Mike Miller hedefi koyduğu çıkarımını yapabilir miyiz? Emin değilim ama şu ve şu tweet'inden yıkıcı olmayı değil de yapıcı olmayı benimsediğini, yapılan her şeye saygı duyup, takdir ettiğini ve hayatı sevmeye çalıştığını anlayabiliriz. Şundan da yeri geldiğinde herhangi bir kolej öğrencisi gibi sıradan olabildiğini.
0 yorum:
Yorum Gönder