Filika


  "Valla... Ne yapacağımdan pek emin değilim" dedi Teddy. "Ama eminim, okullarda ilk öğrettikleri öğretmekle işe başlamazdım herhalde." Kollarını kavuşturdu ve kısaca düşündü. "Sanırım, tüm çocukları toplar, onlara meditasyon yapmayı gösterirdim. Onlara kim olduklarını nasıl keşfedeceklerini göstermeye çalışırdım; adlarını ya da buna benzer şeyleri değil yani... Sanırım, bundan da önce, anne-babalarının ve herkesin onlara söylediklerinden arındırırdım onları. Yani, anne-babaları onlara sadece bir filin kocaman olduğunu bile söylemiş olsa, o fikirden bile arındırırdım onları. Bir fil ancak yakınındaki bir şeye göre kocaman olabilir - bir köpeğe veya kadına göre örneğin." Teddy bir an düşündü. "Bir filin hortumu olduğunu bile söylemezdim onlara. Bir fil gösterirdim onlara eğer mümkünse, ama bırakırdım yanaşıp file baksınlar, filin onlar hakkında bileceğinden fazlasını bilmeden. Otlar için de, başka şeyler için de aynı. Otların yeşil olduğunu bile söylemezdim onlara. Renkler adlardır yalnızca. Yani, onlara otların yeşil olduğunu söylerseniz, otları, aynı derecede iyi, hatta daha iyi bir başka açıdan görecekleri yerde, belirli bir açıdan -sizin açınızdan- görürler... Bilmiyorum. Anne-babaların ve herkesin onlara ısırttığı elmanın hepsini kusturmaya çalışırdım."
  "Peki, böyle, küçük bir karacahiller kuşağı yetiştirmenin hiçbir sakıncası yok mu sence?"
  "Niye olsun? Bir filden daha da cahil olacak değiller ki. Ya da bir kuştan. Ya da bir ağaçtan" dedi Teddy. "Bir şey, belirli bir biçimde davranacağı yerde, belirli bir biçimde varolduğu için cahil sayılmaz ki."

0 yorum: