Zeytinyağı, Eurolig ve Tadım
1 gün önce
Yazmaktan sonra en çok sevdiği şey ise, edebiyatın tümüyle dışında kalıyordu. Haldun Taner, belki de uzun yıllarını yatarak geçirmenin verdiği hırsla, iyileşir iyileşmez kendini futbola vermişti. Üstelik sadece kıvrak çalımları, sert şutları olan bir futbol oyuncusu değil, bu oyunda yeni taktikler, yeni vuruş teknikleri geliştiren bir yorumcu olmuştu.
Yalıda Sabah kitabındaki öykülerinden birinde Nizamettin Bolayır adlı öykü kişisine üç çeşit penaltı attırmış, bunlardan birinin daha sonraki dönemlerde ünlü futbol yıldızlarının çok kullandıkları 'falsolu vuruş' olduğunu yazmış ve bu vuruşun nasıl yapılacağını inanılmaz bir ustalıkla anlattıktan sonra, temeli aldatmacaya dayanan bu vuruşun 'kalleşçe' olup oladığını sormuştu.
Bu soru, gerçek futbol dünyasını bir anda karıştırdı. Dönemin ünlü futbolcuları ile Türkiye'de teknik adam olarak çalışan yabancı futbol adamları, Haldun Taner'in ortaya attığı bu konuyu tartıştılar. Macar ve Romen kökenli teknik direktörler, radyoda düzenlenen 'falsolu vuruş mübah mı' adlı programlara katılarak, tercümanları aracılığıyla görüşlerini açıkladılar. Olup bitenleri kıs kıs gülerek izleyen Haldun Taner, takma adla bazı spor gazetelerinde makaleler yazarak, ortalığı daha da alevlendirdi. Olayı Brezilyalı bir teknik adamın da duyduğunu ve onun "Karşı kaleciyi gafil avlamak neden günah olsun" dediğini yazdı. Aslında ne böyle bir teknik adam, ne de böyle bir konuşma vardı ama buna da inanıldı ve tartışmalar daha da sertleşti. Haldun Taner de eğlenmesini sürdürdü.
Dennis, liberoda oynadığı zamanlar benim futbol oynamayı beceremediğimi, beş para etmez bir topçu olduğumu düşünürdü. Bu düşüncesi, liberodan orta sahaya geçip benimle yan yana oynamaya başlamasından sonra değişiverdi. Futbolda bir işi birisiyle paylaşırsanız, aranızda bir ilişki oluşmaya başlar. Bu, tamamen farklı görevleri olan futbolcuların sahip olmadığı bir anlayıştır. Antrenman sahasında topu birbirinize atıp dururken bile aranızdaki ilişki gelişir. Bu öyle bir dışavurumdur ki, seviştiğiniz birisiyle ne kadar iletişim kuruyorsanız, burada karşınızdakiyle en az o kadar iletişim içindesinizdir. Orta sahada aynı görevi paylaşan iki oyuncuyu ele alacak olursak, onların futbol vasıtasıyla birbirlerini en az iki sevgili kadar yakından tanıyacaklarını söyleyebiliriz. Mesela John Giles ile Billy Bremner'ın durumu tam bu anlattığımızla örtüşmektedir. Sorunları çözmeye ve pozisyonlar hazırlamaya çalışırken aranızda çok samimi bir ilişki oluşur. İçinde konuşmanın olmadığı bir ilişkidir bu. Konuşan, hareketlerinizdir; konuşan, oynadığınız oyundur. Birbirinize topu verişiniz, birbirinize attığınız paslar, birlikte yarattığınız pozisyonlar zaten sizin adınıza konuşur. Sosyal manada muhakkak yakınlaşacaksınız diye bir şey yoktur, ama aranızda sessiz fakat samimi bir anlayış geliştirirsiniz. Dennis'le bana da öyle olmuştu. Orta sahada yan yana oynamak bizi eskisine göre bayağı geliştirmişti, ama arkadaş da değildik.
L All Rights Reserved
Blogger Templates by Deluxe Templates • CSS by Free CSS Templates.