Rocky 1




Gomez


Mario Gomez Bayern'e transfer olmuş. Nedense hiç şaşırmadım. Ama şu 2 nokta kafa karıştırıcı:

1. Bu adam 30 eder mi?

2. Gomez'i aldığına göre ya Toni'yle dönüşümlü oynatacaksın, ya da Toni gidici.

11


Steve Nash'in "All-Nba Soccer Team"i. Kale güçlü ve savaşçı. Defansta stoperlerden biri sağlam ama, diğer taraf hem genç, hem güven vermiyor:Luol Deng. Bekler hem hızlı hem teknik, "günümüz futbolunda" çok etkili olabilecek parçalar. Özellikle sol bek çok çabuk gelip katkı yapabilir hücuma. Sağ bek biraz sorunlu ama, hoca halleder. Ortasahanın ortası çok teknik ve iyi pasör. Yalnız bu noktada fiziksel sorunlar çıkabilir, o yüzden oraya Boris Diaw gibi bir ön libero kimi maçlarda iyi gelecektir. Bunun dışında sorun yok. Barçavari bir göbek. Kanatlarda da teknik oyuncular görüyoruz, sağ kanat hızıyla olmasa da oyun zekası ve tecrübesiyle takımın çok önemli bir oyuncusu;son dönem Figo gibi. Sol taraf ise hemşehrisi Jonas Gutierrez'i anımsatıyor. Mücadeleci ve yaratıcı. Gol de buluyor. Forvete gelirsek, klasik bir çabuk-bir pivot ikilisi var. Fransız oyuncu sürati ve çevikliğiyle pozisyon bulurken, Rus santrfor ise boyunun avantajıyla hava toplarında etkili ve asist özelliğiyle çok kıymetli bir oyuncu. Ibra gibi biraz.

Sonuç olarak bu takım ligi alır. Şampiyonlar ligi'nde ise en az yarı final. Tabii daha önce Barça'ya toslamazsa.

Kobe

İnsan mısın sen nesin, allah için...

Camp Nou

Az önce Barça-Osasuna maçının ardından, stadtan görüntüler verilirken:

Babam-kendisi Galatasaraylıdır-:Şuna bak, biz daha bunun bir köşesini dolduramıyoruz.

Izdırabının...

Ben bittim. Orlando'luları düşünemiyorum, düşünmek bile istemiyorum. Orlando öne geçtikten sonra ve maç Orlando'nun lehine bitecekmiş gibi geçen her saniyede, olası Magic zaferi ardından buraya yazacağım şeyleri düşünüyordum. Hido 1 saniye kala şutu soktu, kafamdan neler geçiyordu. Mo salağına söverim, Pietrus'a methiyeler düzerim, Hido'yu tanrı yaparım vs...

Şimdiyse aklıma tek gelen, 2002 playoffları'ndaki o maç. Yani Lakers-Kings serisi 4. maçı. Staples Center'da. Seri 2-1. Son hücum. Kobe yükleniyor, Shaq uzanıyor, olmuyor. Divac dayı topu çeliyor. Top gidiyor, sanki beklermiş gibi orda dikilen Horry'ye. O da kaldırıp sokuyor. Sonra da malum artistik pozunu çekiyor. Sonra da ne Kings bir daha toparlanıyor, ne o seriyi alabiliyor. Horry sonra yüzük toplamaya devam ediyor. Hido da o kadar yukarılara çıkamıyor hiç. Hatta iki sezon sonra da Spurs'te bir facia yaşıyor;0.4. Yazık ulan adama. Kaçıncı bu.

İşte 7 yıl sonra hemen hemen aynı zamanlar, yine aynı şeyler. Tv karşısında kalakalan ben. Çok çok büyük ihtimalle Magic bunun travmasını atlatamayacaktır. 2-0 öyle büyük bir avantaj ve daha bir sürü şey olacaktı ki... Zaten Hido filan tamam da, bu maçta iyiden iyiye ben Magic tarafını tutar oldum. Gerek Varejao'nun (açıkça söylüyorum) orospu çocukluğu, gerek hakemlerin Cavs'i iyice kayırması, gerek sandığımız kadar iyi olmadıkları gerçeği... Ki Magic alsaydı, bu konu üstüne detaylıca yazacaktım.

Eğer bu maç da Magic lehine bitseydi, 17 Mayıs filan hikaye kalacaktı, bu geride bırakacağımız hafta, Türk spor tarihi'nin en büyük, en şanlı haftası olarak tarihe kaydolacaktı. Ama Lebron...
Rakı yok mu rakı?

xxx

Bu maçın kaybedilmesi pek sorun olmayacaktı aslında Magic için bir anlamda. Çünkü buradan alınabilecek ortalama avantaj alınmıştı zaten. Ama ilk maçı almak çok büyük bir ikilemi de beraberinde getiriyor:2.yi de almak için kasalım mı, yoksa salalım da evde mi işimize bakalım? Cavs sağolsun, o kadar gözümüzü boyamış ki ilk 2 turda, 2. maçın da pek ala alınabileceğini geç farkettik. İlk maçtaki senaryonun aynısı oldu. Mucizevi o basket olmasa, hem Cavs miti patlayacak, hem de Hidayet yarı-tanrı olmakla şereflendirilecekti. Ama böyle kaybetmek... Hido basketi attıktan sonraki birkaç dakika içinde neler neler geçmiştir Magic oyuncularının kafasından.
Belki 2-0'lık avantaj 2-2'ye de dönebilirdi, bilemeyiz. Fakat burda önemli olan Cavs'in aslında "ne kadar olduğunu" görmek. Onu da gördük. Gerisi gelir. Umarım sandığım gibi çok etkilenmemiştir bu son saniye vurgunundan Orlando tayfası. O kadar mühimdi ki 2-0 olması serinin. Basitçe düşününce, 4-0'a kadar yolu vardı bir kere. Bir aklınızdan geçirin:İlk 2 seride 10 farktan az galibiyeti olmayan, en fazla 85 sayı yiyen (rakiplerin kim olduğu önemli evet, ama yine de boru değil bu yazdıklarım, öyle bakın) Cavs'i süpürmek? Şampiyon olmalarına bile gerek kalmazdı herhalde.

Son 1 saniye oynanmadan önce KK, "The Shot"a benzediğini söyledi Hido'nun şutunun, ki haklıydı. Ama maalesef ondan daha fazla hatırlanacak bir şut var artık aynı maç içinde.

Anderson Varejao'ya da bir şeyler söylemek lazım aslında da. Neyse şimdi sabah sabah. Bir de çırağı var artık:Ben Wallace. İkinizin de...

xxx

Bizim o.4 hadisesi de var malum; çok kısa süre içinde arka arkaya iki maç kazandıran basketin atıldığı kaçıncı maç bilemiyorum ama, yakın zamanda ikinci, o kesin. Okuruz elbet bir yerlerde, Amerikanlar bulur onu da.

Maldini


İnanılmaz;Paolo Maldini, ben bu dünyaya geldiğimden beri profesyonel olarak futbol oynuyor. Ve bu pazar, kariyerinin son maçına çıkacak San Siro'da. Biliyorsunuzdur, 3 numaralı forması emekli edilecek, eğer A takıma çıkarsa oğlu Cristian sadece giyebilecek vs. Nba'de vardır bu gelenek bilirsiniz, öyle bir futbol yolculuğu ki Maldini'ninki, forması kimseye giydirilmeyecek kadar saygın.
Maçın sonucu pek umrumda olmayacak, zaten pek bir şey de değiştirmeyecek takımlar açısından. Ama ben, ne olursa olsun bu futbol devine son kez bir saygı duruşunda bulunabilmek için tv karşısında olacağım.

Velet


Pizza 2

Haydar


Yakın bir abimizin çalıştığı bir mekandayız. Muhabbet ediyoruz ayaküstü. Nerden geldiyse bir yerden "haydar" muhabbeti açıldı. Ve sonrası:

Arkadaş:Abi bizim arabada da var 2 tane, lazım oluyo valla ya
Abi:Bende de var bir tane göstereyim bak...
(Hafif aşağı eğilir, bir şey alır)
Arkadaş:Abi bu içinde demir olanlardan öldürür, adamı ama...
Abi:E onun için Haydar zaten!
Yalnızca Ben:(Mavi ekran)

Velhasılı, Türk kültürünü seviyorum.

Pizza

Hido...



Hidayet'in Nba'de şu anda yer alan oyuncular içinde "clutch time" performansı en yüksek olanlardan biri olduğunu zaten biliyoruz. Ama bu kez iş "clutch" olmakla kalmadı, genelinde vasat oynadığı bir serinin son maçında, hem de (ne halde olursa olsun) son şampiyona karşı oynanan bir serinin 7. maçında tam manasıyla "mükemmel" bir oyunla takımını neredeyse tek başına Doğu finaline çıkardı. Kaan Kural maç esnasında bu performansı "efsanevi" olarak nitelendirdi ki, katılmamak elde değil. Play-off tarihine geçecektir bu maç.
Hido'nun maç istatistikleri 9/12 ile, 25s-5r-12a. Ama maça etkisi, takımını yönlendirmesi, en gerekli anlarda ortaya çıkması ile, rakamlar-ötesi, neredeyse eksiksiz bir maç ortaya koydu. Muhtemelen kariyerinin en iyi maçıydı, ki bunu hem kişisel performans, hem de maçın önemini düşünerek söyleyebiliriz rahatça. O da kabul edecektir bunu.
Özellikle bitime 3-3.5 dakika kala arka arkaya bulduğu 2 isabet var ki, hem orada hançeri vurdu Boston'a, hem de ne kadar kendine güvendiğini göstermiş oldu. Önce bir üçlük, sonra bir fade away, iş bitti.

Şimdi Magic'in işi zor Cavs karşısında ama, onların şu "ayarsızlığı" yok mu, her şeyi yapabilirler. Bu maçta 13/21 üçlük attılar ki, 2 tane daha soksalar, 7. maçlar rekoru egale edilecek. Rekor kimin diye sormayın, Suns tabii ki. Hido'nun eşsiz liderliğinin yanında, Magic'e maçı getiren en önemli nokta buydu.

7

Tükürürüm böyle 7. maçın içine. İlk periyodda koptu maç. Öyle bir monotonluk var ki, aklıma durup dururken "Baturalp Dinçdarı" geldi. Efendi gibi resmini de bulamadım ki koyayım. Bu maçın tek hayırlı tarafı sanırım, az önce Doğu ve Batı finalleri'nin tamamının Ntv ve Ntvspor tarafından verileceği haberi oldu. Daha önce finallerden gerisi yayınlanırdı;güzel oldu bu.
Bu arada James White girdi. Bu adam seneye de bir takımın kadrosunda olsa da, Slam Dunk'a katılıp ortalığın...
30 sayı farkla biten 7. maç. Hey yarabbi. Darısı diğerine.

27 Mayıs

17 Mayıs

Bu anı görebildiğimiz için ne kadar şanslı olduğumuzu her geçen sene daha çok fark ediyoruz. Umarım her Gs taraftarı bunun farkındadır. Belki her gün bi' "dünya yıldızı"nı transfer ediyoruz gazetelerde ama, asla sandığımız kadar gelişmiş değil Türk futbolu. Olması da zor. Falan filan. Neyse şimdi.

Pijama

İşte 90'ların sonu ve 2000'lerin başına damgasını vuran o "şey". Tanık olan her futbolsever, gardrobunda bundan bir tane bulundurmalıdır, sırf torunlarına doğru düzgün anlatabilmek için...

Vedad

09-10 Hoffenheim iç saha. Gerçi 09-10 diyoruz da, malum artık sezon sonu 2-3 maçta da giyiliyor yeni formalar. Şu anda Bayern maçında üstlerinde bu forma var mesela.
Ah be Vedad. Sakatlanmayacaktın da, şimdi Dzeko-Grafite yerine sen, Ba ve Obasi'yi övecektik...

Gelin


Inter'e gelin vermişiz, haberimiz yok. Ne ara hapisten çıktın da, ne zaman tanıştın da...

09-10 Devam





Nah şu postta önümüzdeki sezonun muhtemel Manutd formalarını göstermiştik. Güzel olur filan da demiştik. Bu kez o tasarımın modernize edilmiş hali var etrafta. Umarım onlar giyilir 09-10'da, çünkü harika formalar. River'ın away de çok güzel. Olympiakos'un sanırım kesinleşmiş formalar. Diğerlerini bilmez. Biz koyuverelim şuraya da, eylül gibi anlarız hangisi doğru, hangisi değil. Ha pardon, Newcastle'ınki resmi sitede tanıtılmıştı, o kesin.




Barça 09-10 Home



Gördüğünüz gibi, Barça'nın yeni sezon iç saha forması. Şu postta deplasman formasını tanıtmıştık, çizgili de sızmış. Hem de ne sızma. Eleman depoda, el-kol hareketi yapa yapa çekmiş fotoları. Yani forma kesin, arka plana filan bakılırsa anlaşılır.
05-06'ya benziyor ilk bakışta. Ben sevdim. Geçen sezonki gibi neredeyse çizgili sayılamayacak kadar kalın çubuklar olmasın da. Resimler de Fcbosa dan.

Pitroipa


Bu hareketi Henry sık yapar ama, bu kadar hayvanisini yaptı mı hiç, bilmiyorum. Bu ne arkadaş ya.

Pleyoflar


Chi-Bos serisi filan derken heyecan vardı ama, bu Orl-Bos serisini gördükçe iyice sıkılmaya başladım. Bir kere efendi gibi mücadele yok. İkincisi, Howard denen adamın gerek kendi yetersizliği, gerek beslenememesini gördükçe deliriyorum. 3:İki takım da asla asla potansiyellerine ulaşamıyor. Ki Orlando zaten "overrated". Dün Allen ve Hido hele... Hido gene yırttı hadi. Adam bütün maç sıç sen, sonra bir üçlükle her şey hallol. Bu futbolda daha çok olan bi vaziyet ama, basketbolda da var. 4 desen, "contender" dediğimiz takımın oyun kurucusuna bak;Rafer Alston. Daha say say bitmez. Bir de Hüseyin saysa keşke.
Bu seri aslında bitmese iyi olur. Çünkü zaten "halları harap", bir de henüz yenilmemiş olan, feci formdaki Cavs ile oynayacaklar. Orayı da yenilgisiz geçebilir Lebron ve tayfası, hiç şaşırmam söyleyeyim. Hem kendilerini rezil ediyorlar, hem de Lebron'un şansını yükseltiyorlar. Garnett yokmuşmuş. Pff.
Ama, ama, bu sezonki Play-off'ların en güzel tarafı nedir sevgili Enbieyseverler? Tabii ki Denver. Hani sezon başından beri aklımızda Lakers-Cavs, veya öbür türlü bakarsak, Kobe-'Bron finali vardı ya, o yavaş yavaş yalan oluyor sanki. Çünkü yukarda sövdüğüm türden bir basiretsizliği Lakers da Rockets serisinde yapmakta. Dün olayı bitiremediler, aksine 4. maçta olduğu gibi fei ezildiler. Bynum filan zerre ortalıkta yok. Belki yine 7. maçta geçecekler bu adamları ama, çok fena güven sarstılar. Kobe de o oluşan boşluğu kapatacak kadar azıtmıyor. Belki yine finale çıkarlar ama, çok zor olacak gibi şu halleriyle. Gasol'e bir şeyler söylemek istiyorum ama, hepsi küfür olacak. Ben böyleysem Laker insanları ne yapsın, bilmiyorum.
Denver "bir oyuncu bir takımı ne kadar değiştirir" sorusunun en güzel cevabını veriyor Billups'ın gelişi sonrasında. Özellikle de Play-offlarda. Oynadıkları 2 seride sadece 2 maç kaybettiler, o ikisini de ucu ucuna kaybettiler. Yani böyle sahada ezildikleri, tam manasıyla "yenildikleri" bir maç yok henüz. Şu anda devam eden takımlara bakınca da, onları yenebilecek tek takım Cavs. Melo da efendi gibi "got to guy"lığını yapıyor, sorumluluk alıyor, asist yapıyor. Billups'ın takımı sürüklediğini kabullenmiş vaziyette. En güzeli de bu nokta. Ego işlerine girmiyor. Sonuç:Kıyısına gelinen Nba finali. Dahntay Jones bile kıçını yırtıyor, benchteki elemanlar limitlerde. Ben bu adamların şampiyonluğuna sevinirim bile lan.

Cavs'e bir şey demiyorum. Ne diyeyim ki. Diğerleri düşünsün. Salak adamlar.

Bayern 09-10

Teselli

Picus



Sen ne güzel dergiydin be Picus. Ne varsa eskide var hacı...

Schuster vs. Aragones

Zamanın Real Madrid hocası Schuster "Barça'yı yenme şansımız yok" dediği için kovulmamış mıydı?
Bugün Fenerbahçe hocası Aragones "Bu sezon Beşiktaş'ı iki kere yendik, bir takımı üç kez yenmek zordur" diyor.
İkisi arasındaki farkı biri bana açıklasın.

Yuh


Az önce şu yazıyı okudum, daha doğrusu postu. Yüzümüz güldü tabii. Daha 5 dakika geçmedi, Hüseyin şu linki yolladı. Yuh. Oha. Çüş. Daha ne varsa o. İçine tüküreyim böyle medyanın da, destek olacakların da.

"Karışık Pizza"


Belki de bloglarda okuduğum şimdiye kadarki en iyi yazı. Buyrun efem, buradan.

09-10 Diğer




Birkaç tane daha yeni sezon tasarımına ulaştım. Arsenal'in kesin sanırım da, diğerlerini bilmez. Arsenal'ın ki güzel. Bu sezonki sarı-kırmızı-lacivert forma rezilliğinden sonra çok güzel hatta. Boro sıçmış sıvamış, Adidas sağolsun. 2. ligde neye yarar zaten o forma. Düşmekten daha kötü eder insanı. City'ninkiler de hoş. Arap esintileri.

Barça Away 09-10



Sanırım bu formanın da kesinliği var. Şimdi, iyi hoş, güzel forma da;
1. 06-07 deplasman formasının neredeyse aynısı. Ne anlamı var ki şimdi? Siyah biraz daha hoş yapmış formayı, o kadar.
2. O yaka ne öyle. Bu tip yaka kullanıyorlar ya, ifrit oluyorum. Tişörtten ne farkı var şimdi bunun.

Zorunlu edit:

1. Renk tam olarak turuncu değilmiş. Değişik bir ton. Gözüne pembe de gözükebiliyor, yavruağzı da. O açıdan ilk madde fıs.

2. Siyah filan demiştim, o da yanlışmış. Bahsi geçen, formadaki 2. renk, ve de şort rengi siyah değil. Şu son dönem çok kullanılan siyaha çok yakın lacivert. Bu sezonki sarıda olduğu gibi, tüm formanın tek renk olmaması, bunlar gibi parlak renklerde harika sonuçlar doğurabiliyor. Öyle bakınca daha bir sevdim bu formayı.

3. Uzuuuun incelemeler sonucu bir edit daha maalesef. Bu şort ve koldaki uç yerler lacivert filan değil birader. Nasıl renk kullanıyorlar, veya nasıl ışık tutuyorlarsa, bak şu resme. Lacivert değil mi? Ama git az araştır, dikkatli bak, siyah. Böylece edit 2'yi geri alıyorum. Keşke o dediğim, daha doğrusu "yanlış anladığım" tonda olsaydı. Neyse. Ben de ne kararsız adammışım ya.

09-10 Formalar

Öncelikle şunu söylemek istiyorum, önümüzdeki sezon Chelsea maçlarını ne olursa olsun izlemeyeceğimi şimdiden belirteyim. Bu eziyete dayanamam ben. Bir de bu rezalete sebep olan markanın Adidas olduğunu düşündükçe cinnet geçiririm. Adidas böyle kötü bir tasarıma imza atmış olamaz, hele de bunu Chelsea gibi bir takımda uygulayamaz. Ama yapmışlar artık. Oldu da bitti maşallah yani. İnanılmaz.
Şu postta bu yeni tasarım şablonu ve yeni Chelsea "home" formasını göstermiş, hakkında da iki kelam etmiştik. Tabii artık yeni sezon formaları İngiltere'de başta olmak üzere, çok erken tanıtıldığı için, Chelsea formasının nasıl olacağı resmiyete dökülmüş durumda. 2. forma henüz tanıtılmadı sanırım. Ama o da belli sanırım. Hatta 3.sü de.
2 ve 3'ün desenler güzel de, o şablonla olmuyor işte.

Mavi'yi bir daha koyup da göz zevkimizi bozmak istemiyorum. 2 ve 3. formalar bunlar:

Hadi bizim kıçı kırık büyüklere bile yapıyorsunuz da, koca Chelsea'ye de yediriyorsunuz ya bu taktiği, helal olsun:Bütün formaların aynı tasarımda olması. Hatırlarsanız, 07-08 sezonundaki 3 formamız da (kırmızıyı saymayın, ayrı mesele o) tek bir tasarımın ürünüydü. Yani takım hangi maça çıksa, biz farklı renkleri görsek de, oyuncuları hep aynı desen içinde iziyorduk. Bu sezon ondan kurtulduk şükür. Bravo Adidas'a.

Fakat diğer Adidas ile anlaşmalı olan büyük kulüplerin 1. formalarında bu dandik tasarım görülmüyor. Zaten dikkat edilirse, Milan ve Real forma konusunda çoğunlukla ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Özel tasarımlar filan olur. Önümüzdeki sezon da öyle olacak gibi. Artık Chelsea 3-4 senedir bünyelerinde diye mi böyle, veya başka sebepten mi bilemem ama, Chelsea bu sezon forma konusunda fena sıçtı.
Şunu da söylemeliyim, Real ve Milan'ın yeni formaları belli olalı bayağı zaman olmuş, benim haberim olmamış. Neredeyse 3 aylık mevzu yani bu. Kötü olmuş ama neyse artık.
Real'in yeni sezon forması şu:
Sarı renk filan var, bu hoş. Bir de Real Madrid'in ilk armasını kondurmuşlar, sağ göğse. Bu da güzel bir ayrıntı.
Bu da Milan'ınki:
Bu formada güzellik ise, sanırım daha önce hiç denenmemiş olan, yakanın beyaz olması hususu. Zaten her sezon Milan formasında yaka olması gerekir ama, olmuyor son yıllarda genellikle. Ne alaka derseniz, aşinalıkla ve klasiklikle ilişkili diyebilirim. Real ve Milan takımları futbol tarihinin temel taşlarından. Ve alıştığımız, bildiğimiz formaları hep yakalıydı dikkat ederseniz. Keşke Adidas ve bu kulüplerin ilgili birimleri de bu noktaya dikkat etse. Bir de çubuklar daha incelmiş. Kollarda son yıllarda her zaman olduğu gibi çubuk yok, düz siyah gidiyor.

Gelenek-2

Gelenek-1

Tıfıl

Hadi Rap alemlerini anlıyoruz da, kendi halinde "arenbi" yapan ufak kız çocuklarının milletle ne alıp veremediği var, anlamak güç. Git sen önce götünü-başını aç, meşhur ol. Sonra laf atarsın istediğine. Mevzu bahis mesele, Gökçe'nin "5 kuruş " isimli şarkısında da yer alan Esin İris isimli kızcağıza ait. Arenbi ve rep yapıyormuş, yutub'da bir ton kaydı var. İyi hoş, aslında fena işler yapmamış da, Ekran isimli şarkısının başlarında Hayko Cepkin'e laf sokmuş. Normalde buna "diss" demeliyiz ama, diss değil bu. Kendince bir şeyler gevelemiş. Derdin ne yani, nedir? Keşke Hayko da karşılık verse, ne de güzel olur.

Eksik


Alves, Abidal ve Marquez'in Cl finalinde yer alamayacağını zaten biliyoruz. Şimdi de...

Çok ilginç değil mi? "Iniesta ve Heny finalde yok, naapıcaz lan biz böhühühü!" şeklinde bir post yazmaya girişmişken, aynı anda Aceto Balsamico'ya girip "Iniesta finalde oynayabilecek" haberini alıyorum. Hakikaten "Aziz Jordi yanımızda". Henry'nin hala yetişememe ihtimali varmış. Umarım o da finale kadar hazır olur da, "takımının Cl kazandığını görüp de sahada olmama" gibi bir talihsizlik yaşamaz. Onun gibi bir oyuncu, Cl'siz bir kariyere sahip olmamalı. Finale 16 gün var. Umarım o zamana kadar düzelir.

Laçka

Evet bu bir blog, ama sahibinin de bir medya mensubu olduğunu düşününce, olmuyor. Daha önce de bu tip örnekler olmuştu ama, bu fazla. Böyle bir argo kavramı kullanmak, kime olursa olsun hoş değil. Buyrun okuyun:Llorente'den kapak

Nihat da öğrenmiş bu işleri. Ne güzel attı kendini bea.

Ağla


Bu Mark Cuban adamının desteklediği hiçbir takımı desteklemem. Hazımsız herif, iyi oldu.