Macheda



Uzun zamandan sonra ilk post'um böyle olsun istemezdim ama, sıcak sıcak aktarmalıyım buraya. Çok feci. Sanırım artık "evrensel" bir Hasan Kabze'miz var:Federico Macheda.
Kendisi geçen hafta Aston Villa maçında skor 2-2'yken 90+'da golü bulup çok kritik 3 puanı getirdi takımına, hem de kariyerinin ilk maçında. Henüz 91 doğumlu. 91 neslinin en göze çarpan 3. oyuncusu diyebilirim, en azından bizim gördüklerimizden.
Ve Macheda az önce biten, deplasmanda oynadıkları Sunderland maçında yine sonradan girerek (henüz 2. maçı!) attığı golle 3 puanı getirdi. Hem de Manutd bu maça 3 forvetle başlamıştı.

Daha az önce Sivas-Antalya maçını izlemiştim. Bütün futbol zevkim, hevesim kaçmıştı. Ama bu çocuk gibileri daha izlemeden, o futbol sevgisini, heyecanını yine yerine getirebiliyorlar. Tabii ister istemez Solskjaer'le karşılaştırılacak bu eleman ama, ben Solskjaer'in ilk 2 maçında 6 puan getirdiğini sanmıyorum. Umarız eleman, patladığı gibi devam eder. Ferguson, sen hocaysan Bülent Uygun ne ha?

Avrupa Bizim Isimiz


Tar Heels- NCAA- Notlar- Hilmi


Not not gidelim, uzun zamandır yapmamıştık:

-March Madness final günüydü bugün. North Carolina Tar Heels, turnuva favorilerinden Louisville ve UConn'u yenen, yılın sürprizi konumundaki Michigan State Spartans'la karşılaştı. Maç Detroit'te, Detroit Michigan'da, State finalde. Doğal olarak State taraftarları çoğunlukta. Carolina bir başladı maça, sanki sokak basketbolu... 23-9 öne geçtiler. Orada koptu zaten maç, daha da geri gelmedi. Takımı bu sene sırtlayan Tyler Hansbrough, bugün 8 top çalmayla final rekoru kıran orkestra şefi Ty Lawson ve keskin şutör Danny Green gibi tecrübeli oyuncuları büyük ihtimalle seneye NBA'de göreceğiz. Lawson sağlam guard olacak ama Hansbrough biraz daha kas yapmazsa ikinci Laettner vak'ası. 89-72 Tar Heels.

- Bu sezon ilk kez bir Galatasaray maçını kaçırdım. Pazartesi gününe koyarlarsa maçı, 11,ooo kilometre uzakta doğal olarak saat sabah 10 oluyor, insanın dersi oluyor, gitmeyecek olsa mezun olamayacak oluyor, kaçıyor. Baroş'un golü takdire şâyan, son dakikalarda okuduklarım "iyi ki izlememişim, bu kadar yeter, kalp krizi geçirirdim" dedirtiyor. Şöyle top oynayan bir takım olmamalıydı Galatasaray. Her maç son dakika krizleri.

-Roberto Carlos Acun'a çıkmış, fena batırmış.

- Heat bu arada 15 galibiyetlik sezondan sonra play-off yaptı. Şükürler olsun.

-Spurs'te Manu Bilibili sezonu kapatmış, yazık. Zaten seneye filan da rebuilding...

- Batuhan terbiyesizlik yapmış tamam da, bu tür şeyleri çoğu futbolcu yapıyor İstanbul'dan Anadolu'ya giden. Rıdvan Dilmen açıklamasa biraz zor bulurdu Es-Es yönetimi.

Son olarak;

-Hilmi nerdesin oğlum, gelince gözüme gözükme...

Değişmez

AI'ın Philly dönemine kadar olan bir kitaba başladım dün. 8. sınıftayken gittikleri bir turnuvada ikinci oluyorlar. Memphis'ten Virginia'ya dönerken eleman arka camı açıyor servisin kupayı dışarı atıyor. "Biz buraya ikinci olmaya mı geldik ki kupayı geri götürüyoruz?"

Bugüne gelelim. Detroit en sağlam hamleyi yapıp AI'ı benchten getiriyor. Ağabeyimiz de bozulmuş bu konuya. Dün verdiği demeç şu: "Düzenli olarak benchten geleceğime emekliliğimi açıklarım."

Bakalım yer mi büzük.

"Zo" Mourning


"Blocked by Mourning, he's done it again!"


İngilizce aşkım onunla başlamıştı. 3. sınıftaki ilk yazdığım kelime "Good Mourning"di. NBA Live 96'dan almıştım "Mourning" yazma alışkanlığını. İnsan yaşlandığını hissediyor. 2006 şampiyonluğunda Hakan Şükür'lük yapan, takımın ruhsal yükünü sırtında taşıyan, gençlere ağabeylik yapan, yedi sene önce böbrek nakli geçirip basketbola dönen, Georgetown- Miami efsanesi Mourning'in forması bugün Heat tarafından emekliye ayrıldı. Fazla söze gerek yok, Heat taraftarının pankartı her şeyi açıklıyor:

"Mourning for President!"

Okay Karacan Döndü


Yeni F1 sezonu bu haftasonu başlıyor. Bir sürü yenilik, puan sistemi değişecekti değişmedi vırttı zırttı, Trt 1'in yayınları alması, yarışların canlı yayınlanacağının bile kesin olmaması, kalite nasıl olacak vs. Hiçbiri artık umrumda değil. Yarışları Okay Karacan, Serhan Acar ile birlikte sunacak. Hem de yerinden!! Bugün bundan daha güzel haber olmaz sanırım.

Yeni

İspanya'nın yeni forması, malumunuz. Görmüşsünüzdür her yerde. Benim anlamadığım, nasıl sevmezler bu formayı... Kimi okusam "sıç üstüne otur" kıvamında, yermiş formayı.
Konfederasyon Kupası için yapılmış sanırım, bizim maçta da giyselerdi keşke, gözümüz gönlümüz açılırdı. Karşısında da bizim turkuaz, oh.

Emre Aşık


Önümüzde son Avrupa şampiyonu ile oynayacağımız 2 çok kritik maç var. Servet ve Emre Güngör sakat; Toraman, kadroda bile yok;Zan, o da sakat-ne zaman değil ki?. Onlar haricinde kim var? Sivas'lı Sedat, Eren Güngör ve İbrahim Kaş. Hiçbirimiz bu üçünden birini bile oynatmaz.
Şu anda stoperde oynaması kesin olan tek oyuncu var. O da hiçbir zaman ne Gs'de ne de Milli takım'da 11 için düşünülmemesine rağmen, sırası geldiğinde aslanlar gibi oynayan, bir gün bile sesini çıkartmayan Emre Aşık. Hakan Balta duruma göre, sol veya ortada oynayacak.

Sanırım Emre Aşık için rahatça Türk futbol tarihi'nin en "underrated" oyuncusu diyebiliriz.

Nostalcik


Önümüzdeki sezonun olası Manutd formaları. Biz bayıldık. Özellikle kırmızıya. Giyerler-giymezler o ayrı ama, çok güzel formalar, o kesin.

"Adam Olun Lan"

Shaq


Shaq'ın son icraatini gördünüz mü? Hemen izleyin. Yahoo'da var, Youtube'da da bulunur. Çaylakları gencoları filan alıp bowling oynuyor. O gidince Nba'de nasıl eğlence olacak, merak ediyorum.

Alfonso, Raul Ve Ben


Geçen futbol bloglarında geziniyorum, Lambuja'da böyle "Nerden nereye" tadında birkaç foto vardı, Casillas, Güiza, Raul filan. Bariz belli tabii hepsinde zamanla yüze gelen bir olgunluk, görmüş-geçirmişlik var. O toyluk silinip gidiyor yüzden, belki hafiften kırışıklıklar vs.
Benim esas dikkatimi çeken ise, Raul'ün şu eski halinde kolunda olan bilekliklerdi. Futbolcuda bileklik gördüm mü, aklıma tek bir kişi gelir:Alfonso Perez.

Küçüklüğümde, ergenlik dönemimde en sevdiğim futbolculardan biriydi Alfonso. Sempatik ve sahici gelirdi bana. Yetenekli bir golcüydü de aynı zamanda. Taktığı aksesuarlar da hoşuma gitmeye başladı ona hayran oldukça. Kolyeler, bileklikler vs. O zaman da şimdiki gibi değildi sanırım, 3-4 bileklikle filan sahada salınırdı, çok net hatırlıyorum. Kısacası bileklik tutkumun sebebi bu adamdır. Kendisini de Barça'ya gelince daha bir sevmiştim o dönem.
Sanırım 2000'den sonra filan, bu hususta yasaklar mı ne geldi, bir maçta net hatırlıyorum, 4. hakem Alfonso'yu kolundaki bileklikleri çıkartması konusunda uyardı. Başladı bu çıkartmaya. Ulan bitmiyor. Kaç tane varsa artık. Baktı hakem sabah olacak mevzu bitene kadar, maç filan kalmayacak, hadi dedi olanlar da kalsın artık. Eminim futbolcu giriş-çıkışları konusunda en ilginç anektodlardan biridir bu.

Bu resmi (en üstteki) görünce önce şaşırdım. Ardından aklıma Alfonso geldi, Raul ile o dönem aynı takımda olup olmayacaklarını düşündüm, emin olamadım. Ufak bir araştırmadan sonra bir sezon Real Madrid'de birlikte oynadıklarını öğrendim-94-95 sezonu. Artık Raul'e bu zevki aşılayan Alfonso muydu, ondan görüp de mi taktı, bilinmez. Anlayabildiğim kadarıyla bu resim, o sezondan. Yani 94-95'den. İhtimal artıyor yani.
Gerçekten böyleyse eğer, hoşuma gidecek bir ayrıntı olur, daha fazlası olur mu, bilemem.

Belki de o dönemde modadır. Sadece benim yanılgımdır bu söylediklerim. Olmasa iyi olur tabii.

Dahası, işe futbol açısından bakacak olursak, Raul'un Alfonso'ya yönelik hayranlığı filan var mıydı, ben bilmiyorum, bilen varsa yorum kısmına yazıversin.

Yorumsuz

Büyük Kaptan


Bana bir daha kimse Bülent Korkmaz'ın Gs efsanesi olduğunu söyleyemez ve savunamaz. Kendisi Gs tarihinin en büyük rezaletidir. Tırnaklarıyla gelmişmiş. Evet, anlıyorum. Bu adam mı 1-2 yıl içinde Avrupa kupası kazandıracak?
Yoruma "hemen de sonuca bakıp adama sövme" yazan olursa, ev adresini bulur gelir döverim.

March Madness


Buralara kadar gelip bizi okuyorsanız, az da olsa basketbol kültürünüzün olduğunu varsayıyorum. Az da olsa basketbol kültürü olan insanların yılın bu dönemlerinde dönen meselenin ne olduğunu, nasıl olduğunu bildiğini de...

"NCAA Playoffları" başladı. Play-off ağacı burada. (Çok deli okuyucumuz varmış gibi şey de diyeyim, tahminlerinizi yoruma bekleriz.)
Benim tahminlerimdeki ilk sürprizime bugün tanık olduk. Cleveland State yılın en overrated ekibi Wake Forest'ı ilk turda turnuva dışına itti.
Okulunu pek sevmememe rağmen bizim eyaletin takımı olması dolayısıyla tuttuğum Washington Huskies yarın (sizde bugün) Purdue ile karşılaşacak, onları geçerlerse rakipleri diğer Huskies, UConn. Washington için "nerede tırak, orada bırak" bir turnuva bu. Elite Eight maksimum olur onlar için.
Şampiyonluk favorim ise Louisville Cardinals. Rick Pitino'yu severim. Takıma fenomenal bir savunma yaptırıyor. Earl Clark da hücumu sırtlamış durumda.
Hansbrough'un son sezonu, UNC bir şey yapabilir mi? Obama onları seçti şampiyon olarak, bana göre zor. Point Guardları Ty Lawson'un sağ ayak başparmağında sakatlığı var, ne zaman oynayacağı belli değil.
Bir diğer aday Oklahoma Sooners. Blake Griffin diye bir canavara sahipler. Tipini görseniz ağlarsınız, kızıl kafa bir şey. Ama son zamanlarda ne NCAA'e ne de NBA'e onun kadar "tough" bir oyuncu gelmedi. Kafasını yere vurup bilincini kaybetti, iki dakika sonra kendine gelince koça sormadan oyuna girmeye çalıştı, engellediler tabii. Oklahoma ve UNC'nin yolları da Elite Eight'te kesişiyor. Erken final.
Geçen senenin finalisti Memphis, şampiyonu Kansas plase. Sürprizim ise Duke'u geçerlerse Balbay'lı Texas. Uzunboynuzların yolları bayağı zor. Duke, muhtemel UCLA ya da Nova, peşinden Xavier ya da Pitt. Pitt de birinci sırada olmasına rağmen şu ana kadar oynadığı oyunla pek umut vermedi bana turnuvada, NCAA'de de boşu boşuna 1 numara olunmaz yalnız dikkatli olmak lazım. Sopcast kullanın maçları izleyin.
Vakit oldukça ben de ekleyeceğim.
Lappapınız bol olsun.

Aslan Kral


Maça iki saat kadar bir süre kaldı. Arda'nın oynayacağını öğrenmiş bulunuyoruz, ki bu da Kewell'ın stoperde oynayacağını teyid eder nitelikte bir bilgi. Benim için en önemli konu şu anda, sağ bekte Serkan oynayıp, Sabri sağ açıkta mı oynayacak, yoksa Sabri bekte kalıp Mehmet Güven mi orta sahaya geçecek. Şu Güven hiç güven vermiyor, bir kaza olup da stoperde başlamasa bari. Kewell'ın stoperliğine laf edenler diğer alternatiflere bir baksınlar; Güven, Sabri, Barış, Ayhan, Ümit Karan... Koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler.

Petriç'in olmaması bir yandan iyi ancak Oliç'in oynayacağını hatırlatmak lazım. Yani aslında Hamburg arkada işleri biraz daha sağlama alıp geliyor. Petriç- Guerrero, Oliç olacaklarına, kitap 4-4-2'si şeklindeler. Sağ kanadımızdan gelecek olan Jensen ve Aogo tehlikeli. Futbolla alakası olmayan bir kıtada olduğum için açıkçası Hamburg'u hiç izlemedim bu sene, Pitroipa hakkında yorum yapamayacağım. Ancak adam hakkında söylenilenleri okuyunca CR7'ymiş gibi bir izlenim oluyor.

Resime bağlayacak olursak, taraftar bugün sazı eline almalı. "Laralalaylaylaaay Saldır Galatasaray" olmaya başladık iyice son zamanlarda. Koreografi beklentim var, olur inşallah.

Son olarak, EURO Cup'ta finale kalan Galatasaray Bayan Basketbol takımını da tebrik ediyorum. Işıl Alben'le Arda Turan'ın evlenmesi dileğiyle...

Galatasaray Türkiye'dir!

Balcı


Şu manzarayı görüyorsunuz değil mi? Arda şu anki duruma bakılırsa perşembe günü yok. Yani en büyük kozumuzdan yoksun çıkacağız muhtemelen. Belki büyük hocamız yine gözdağı vermek için Lincoln'ü oturtur. Kewell da stoper oynarsa, artık Baros tek başına gol arar ilerde, yırtınır.

O değil de, Arda gerçekten oynayamazsa ve biz elenirsek, Serkan Balcı'nın başına bir şey gelir mi sizce?

Govou Ve Juninho


Bildiğiniz gibi, genelde karmaşıklığıyla bilinen Ligue 1'de son 7 sezondur Lyon şampiyon ve bu 7 şampiyonluk boyunca Lyon genelde kadro istikrarıyla bilindi. Buna rağmen bu 7 zaferde de takımda yer alan sadece 2 oyuncu var:Brezilyalı frikik ustası Juninho ve futbol sevmez futbolcu Govou. Gerçekten azımsanamayacak bir başarı süreci.

Bu sezon da Lyon lider ve yine şampiyonluğun 1 numaralı favorisiyken, Govou yakın zamanda sakatlandı ve sezonu kapattı. Lyon yine de iyi kadroya sahip ve şampiyon olabilecek durumda ama, yıllardır bu takımda olan, o kadar zafere imza atan takımın sürekli parçalarından olan Govou'nun yokluğu takımı etkiler mi, bilinmez.

Psg özellikle çok tehlikeli geliyor ve eğer bu hafta Marsilya'yı yenselerdi lider olacaklardı. Lyon'un altında Lille ve Toulouse'u da katarsak tam 5 takım zirve peşinde ve bu kez sanırım en zor sınavı verecekler. Bu konuda şunu söylemeliyiz ki, Cl'den elenmeleri onların işine yarayabilir. Psg ve Marsilya'nın da Uefa'ya devam ettikleri ve Uefa Kupası'nın o halinde daha da ileri gidebilecekleri ortadayken, bu muhtemel ilerlemeler kendilerinin bütün odaklanmayı lige yöneltmeleri Lyon'un lehine olabilir.

Gs-Ts, Notlar

Maçtan bazı notlar yazacağım. Umarım olabildiğince az küfür ederim.

-Hüseyin'in futbolcu'dan çok başka meslek gruplarına yakıştığını düşünüyordum ne zamandır. Bu maçta buldum:Nalbur. Dikkatli izleyin kendisini. Adamın futbolcuya benzer tek bir yanı yok.

-Emre Aşık kadar yürekli/özverili/savaşçı futbolcu, Gs tarihinde çok az oyuncu vardır. Onlardan biri de sahadaydı zaten.

-Trabzon taraftarlarının da diğer takım taraftarlarından çok bir eksiği olmadığını bugün bir kez daha gördük. Hatta fazlaları var. Küfretmek için kurulu makine gibiler. Herhangi bir şey görmelerine gerek yok ha, kendi aleyhlerine faul verilsin, yeter de artar bile.

-Oyuncular da pek farklı değil açıkçası. Gökhan Ünal, Umut, Egemen ve kaptan Hüseyin'in en ufak fauldeki tepki ve itirazlarına normalde ne karar çıkar, ama ne veriliyor. İnanılmaz.

-Trabzonlu eski futbolcular, yöneticiler vs. hep konuşur durur, niye burda milli maç olmaz, niye buraya az ilgi filan. Öncesini bilmem ama, bugünkü elektrik vakasından sonra buraya herhangi bir federasyon yetkilisinin gelmesine bile sevinmeliler sanki.

-Ersun Yanal, Umut Bulut'u Isaac gibi bir adama tercih ediyor ya, işte o noktada diyecek lafım kalmıyor.

-Serdar Bali bu ülkenin en iyi yorumcusudur. Görmedim böyle birikim.

-Bülent Korkmaz hakkında ayrıca, ayrıntılı bir post yazacağım, sinirimin geçmesini bekleyeceğim.

-Kırmızı kart konusunda bir şey dememe gerek var mı?

-Ben sonuçtan memnunum. Ne yapalım, bu şartlarda Yarabbi şükür.

İsmet Özel'den

-Oysa Türkiye'de ulaşılmaya değer ve ulaşıldıktan sonra gücü tükenmeyecek bir cevher vardır. Bu Türkiye'de yaşayanlardan çok Abd'lilerin bildiği bir şeydir.

-Mesela neden Kürtçe Mevlit okunuyor da, Kürtçe Bergson basmıyorlar. Bassınlar da görelim, Kütçe nasıl bir dilmiş.

-Önümüzdeki seçimde öyle bir ayarlama yapılacak ki, Akp'nin mecliste parçalanmasının kaçınılmaz olduğu bir sürece girilecek. Bu kehanete giriyor ama ne yapayım?

-Tüm terimler yerine oturtulmuş, trendler şaşmaz şekilde tespit edilmiş, "Aslında öyle değil" dediğin an tasfiye ediliyorsun. Edilemeyecek biriysen de canından oluyorsun. Yoksa Uğur Mumcu'yu niye öldürsünler? Tasfiye edilemeyecek bir pozisyondaydı. Ona "Sen artık yazma" falan deseler olur muydu?

Tamamını okumak isteyenler bugünkü Vatan'ı alıversin.