Cici Baba


Kaan Kural abimiz "ultra kolpa" diyor. Blog ekibinden Haketo Zaman, abi herhalde doğru diyor. Eğer doğru ise, çok acayip. Komplo teorisi gibi abi. Takım arkadaşınla annen filan... Kaynağın linkini de verelim de, merak eden olur filan.

3 Güzel


Bir alt başlıkla ilgili yazmayacağım :) Şu sıralarda devam eden Portsmouth-Chelsea maçını, daha doğrusu o maçta olanlar hakkında yazacağım. Bizim ülkemizin futbolu ve futbol kültürünü gördükçe, hakikaten İngilizler bana tanrı gibi geliyor. Şeytan diyor ki, bırak bu ülkede futbol izlemeyi, git Portsmouth'tan al kombineni, Championship'te izle maçları. Biri Premier Lig'in sonuncusu ve ilk küme düşen takımı, haftalar öncesinden belliydi küme düştükleri. Puanları 19. Diğeri Premier Lig'in en tepesindeki Chelsea, şampiyon oldular. Puanları 86. Neredeyse 70 puan fark var bu 2 takımın arasında.

Bu 2 takım şu saniyelerde FA cup, yani İngiltere'nin en prestijli kupasında final oynuyorlar. 2 takımda tepeden gelmedi bu finale. Portsmouth ligden düşmesine rağmen bu kupaya asıldı ve aslında fena takım olmadığını gösterdi. Karşısındaki takım zaten bu senenin en iyisi. Bu İngiltere'de ilk defa olmuyor. Her sezon mutlaka bir kupada, bir sürpriz takım en az çeyrek finale kadar geliyor. Çokça da yarı finale kalıyor. Bu da İngiltere'nin aslında ne kadar güçlü liglere sahip olduğunun göstergesi. Bana göre Championship'teki çoğu takım, hatta 2. ligdeki pek çok takım şuan bizim Süper Lig'de mücadele eden takımlara kök söktürür. Ayrıca herifler futbol güzelleşsin ve bütün takımlara eşit şanslar verilsin diye kasıp duruyorlar. Yani bu sürpriz dediğimiz finaller, aslında sürpriz değil. Bir de bizim kupa karşılaşmalarına bakıyorum, hatta lig mücadelelerine. O kadar çirkin ve pislik bulaşmışki. Son kupa düzenlemesi zaten başlı başına küçük takımları eleme amaçlı hazırlanmış. Çok iğrenç bir futbola sahibiz. Bir Portsmouth'un mücadelesine ve buraya gelme rotasına bakıyorum, herifler küme düşüyor. Bir de bizde şampiyonluk mücadelesi veren takımların futboluna ve bulaştığı pisliklere bakıyorum. Yazık...

Bu maçın bir diğer güzelliği ise formaları. Her 2 takım da gelecek sezon giyecekleri formalar ile çıktılar maça. Portsmouth küme düşmesine rağmen yaptı bunu. Bizler gibi şampiyonluğu beklemiyorlar yani. Hatta Portsmouth'un forma markası değişmesine rağmen yaptı bunu. Chelsea de, her 2 turnuvada final oynama şerefine çekti yeni formasını. Biz de özeniyoruz işte uzaktan uzaktan.


3. güzellik, şu resme bakar mısınız. Kareye girmiş ilk 4 insanda da, gelecek sezon forması. Haftalar öncesinden zaten satışa başlanmıştı. Yani bu adamlar yaz için şimdiden ekstra forma gelirlerini cebe atıyorlar. Biz Temmuz'da tanıtırsak yine hiç şaşırmayacağım. Tabi takımın satışa çıkartmasından çok, taraftarların yeni formaları çat diye hemen edinmeleri de ayrı bir güzellik. Bizde her sene bambaşka üretilen parçalıya "her sene parçalı mı alacağım yeaa" diyenler varken, herifler dümdüz masmavi formayı her sene, hem de daha sezon başlamadan alıyorlar.

Bu maçın skoru hiç umrumda değil, skora gelene kadar o kadar şey varki. Bu arada 45 dakikada Chelsea'nin 5 topu direkten döndü. Bakalım maç sonunda bu sayı kaç olacak ?

Celebrity Inc


Nerden Nereye 20


Türk

Greatness?


Gece maçı izliyorum, Lebron ağır sıçmakta. O anda Durant'ın tweet'i:
"Lebron is so great, y'all expect him to great every game ??! Guess that's the price of greatness."

Ulan mal, sezonun en önemli maçı bu. Bunu aldır, git sonra hemen Boston'da kazanıp bitir, ya da olmadı 7.de hallet içerde. Kalan 3 maçın ikisi evinde, sen 5. maçta 30 sayı fark yiyorsun. Sahada ruh gibi dolandı abi adam. 3/14'den daha vahim olanlar ha. "Her maç Lebron'un iyi oynamasını mı bekliyormuşuz." Her maç iyi oynamasın da, şampiyonluğa giden belki de en möhüm maçta sahadan kaybolmasın lan. Sonra dirseğim beni rahatsız etmiyor filan. Tabii.
Bu laflar, Durant'ın düşünce yapısı hakkında bilgi edinmemizi sağlıyor. Ki kendisi de Lakers serisinde az sıçmadı. Başlarım böyle sayı kralına.

Son olarak;allaha şükür, bir haber duyulduğu zaman, aynı başlıkla bunu dakikasında yazan binlerce blog arasında değiliz.

Bojan


Bu oğlan ilk çıktığında "Yeni Messi" dediler. Tabii bu da ayrı saçmalık, Messi henüz maksimuma varmamışken ve 20 yaşındayken birine "Yeni Messi" demek nasıl bir kafa abi. Oyununun Messi'yle pek alakası yok. Bojan tam bir "striker". Sağda solda bu çocuğun (bu hakkı kendimde görüyorum, çünkü kendisi benden 3 yaş küçük ulan! 3!) Barcelona ayarında olmadığı, işte transferlerde takas malzemesi olarak kullanması gerektiğini okuyorum. Ya da işte, yedek kalıyormuş şans bulamıyormuş. Lan adamın herhalde 40 dk/1 gol ortalaması vardır amına koyym.

Geçenlerde Barcelona ile ilgili bir sitede Bojan'ın hiçbir şekilde takımdan gönderilmeyeceği şeklinde bir şeyler okudum. Umarım doğrudur, ki kendi çocuklarına bu kadar sahip çıkan ve kıymetlerini bilen bir camia, pat diye harcamaz böyle bir cevheri. Sırf son birkaç ay, kaç tane dedikodu okudum;Villa'ya karşılık 50 artı Bojan filan.

Bak mesela, bu adamın gitmesi gerektiğini söyleyenler var. Ben de diyorum ki, bu çocuk, (adamdı çocuk oldu bak 5 kelimede) benim gördüğüm en iyi 5 son vuruşçudan biri. Affetmiyor dayıoğlu. Mesela Pedro'da gol şansı var. Bu öyle değil. Verdin mi araya, tık.
Pedro demişken... Şimdi malum, Pedro bu sezonki çıkışıyla Bojan'ı geride bırakmış gibi. Popülarite filan açısından. Ama şöyle de bir sorun var:Pedro, Bojan kadar sisteme uyum sağlamış değil. Dikkatle izlerseniz fark edeceksiniz. Yer alma, pas hatları, dripling kanalları vs. Ve de en önemlisi, ters kanat oynama kabiliyeti. Sırf Pedro solda oynayamadığı için, son maçların çoğunda Barcelona 4-3-1-2 gibi bi'şey oynamak zorunda kaldı. Bu Barça'nın genelde de denediği bir yol ama, Pedro oynayınca, daha bir mecbur kalıyorlar. Barcelona düzeninde ön üçlünün sağ ve solundaki adamların tersten gelmesinin ne kadar önemli olduğunun farkındaysanız, Pedro'nun böyle oynayamamasının ne kadar büyük bir eksiklik olduğunu görebilirsiniz. Ama Bojan, temelde bir striker olmasına rağmen, iki kenar pozisyonunda da oynama kabiliyetine sahip. Ki Barcelona'da yetişen ve hatta oynayan her forvet için bu özellikler aranır. Bu yüzden, bu kriterler üzerinden bakınca, Bojan Pedro'dan daha değerli bir oyuncudur Barcelona için.

Son noktaya da değinip, yazıyı bitireyim. Pedro'nun bu çıkışla Dünya Kupası için aday kadroya seçilmesi normal. İlk kadro demiyorum dikkat ederseniz. Direkt 23 kişi içinde olmasını bekliyorum. Da, bu 30 kişilik kadroda Llorente ve Negredo'nun olup, Bojan'ın olmaması nasıl bir iştir? Çocuk normalde yedek diye mi bu ezmeler ulan? Büyük saçmalık.

Dül


Sabah kalktım halama gittim abi. "Güzel bir güne uyandım" diyemeyeceğim, çünkü uyumamıştım. Kahvaltıyı beklerken, gazetelere dadandım. Eve net girdiğinden beri nadiren gazete giriyor. Ben zaten hallediyorum buralardan. Onun haricinde ya berberde ya da halamda gazete okuyabiliyorum. İyi oluyor. Değerini anlıyorsun. Sabah'a baktım önce, Aceto Trabzon'un maç yazısını yazmış filan. Sonra bu aşağıdaki yazıya denk geldim. Gazetelere net üstünden baktığıma dua ettim. Çünkü bu şekilde seçme şansınız var, kimi okuyacaksan tıklıyorsun abi. Sağa sola gözün kaymıyor, sayfada ne varsa o. Ama gazete, öyle değil abi.
Çok küfredesim var. O kadar var ki, eğer etsem, yazıdan fırlar bu adamın kulağına gider. Sakin kalmalıyım. Sakin. Sakin. Sakin.

xxx

Başarısız bir sezon geçiren Galatasaray, Ali Sami Yen'de Antalya yenilgisiyle lig üçüncülüğünü de riske etti. Bir ay önceki köşe yazımda Rijkaard'ı eleştirdim. Bana göre; iyi bir teknik direktör, elindeki malzemeye göre bir düzen oturtan teknik direktördür. Barcelona senelerdir dünyanın en iyi pas trafiğine sahip, dişlileri makine gibi işleyen bir takım. Messi ve Xavi gibi iki yıldıza sahipler. Bu takımda teknik adamlık yapmak kolay.
Guardiola, Barcelona'da geçen sezon başında göreve geldi. Bütün kupaları topladılar. Tabii ki büyük başarı. Ama Guardiola'dan benim beklediğim; çok önemli bir maçta, bir rakip Barcelona'nın alışılmış ezberini bozduğunda ne formül üretecek?
Geçen sezon Chelsea bu ezberi bozdu. Guus Hiddink, Nou Camp'ta aldığı tedbirlerle sadece iki pozisyon vererek maçı gol yemeden bitirdi. Londra'da yine savunmayı ön plana alıp, hem Barcelona'yı kilitledi hem de kontrataklarla pozisyonlar bulup skor avantajı yakaladı. Guardiola kenardan hiçbir çözüm üretemedi. Pozisyon bulamayan Barcelona, Iniesta'nın uzatmanın son dakikasındaki ekstra vuruşuyla golü bulup, finale kalmayı başardı.

SİSTEME DAYALI KALIRSAN...
Aynı senaryoyu bu sene İnter sergiledi. Barcelona müthiş takım oyunuyla zaten her maçı bana göre 12'ye 11 oynuyor. Motta kırmızı kart görünce maç 65 dakika 12'ye 10 oynandı. Topa sahip olma yüzdesi yüzde 78 ile rekor seviyede. Ama pozisyon yok.
Guardiola yine çözüm üretemedi. Çünkü sisteme dayalı bir hoca. B planı yok. Ancak son 10 dakikada radikal bir kararla Pique'yi santrfora çekti, o da final için yeterli olmayan tek golü attı.
Rijkaard da Barcelona'nın oturmuş sisteminde kariyer yaptı. Galatasaray'da sistemin oturması, bu kadro yapısıyla zor. Sistem işlemediği zaman Rijkaard'ın teknik adamlığının zayıf olduğu sezon sonunda açıkça ortaya çıktı. 'Seneye ne olur?' diye sorarsanız, 'Çok bilinmeyenli denklem' derim.

Kaç Çocuk Kesersin ?




Ben baya bir keserim.

Serdar


Arda bile "benden daha yetenekli" diyormuş, bonservissiz gelecekmiş. Hepsi hikaye arkadaş. Ben bir takımda adam gibi futbolcu olmasını isterim, işini ciddiye alacak oyuncu isterim. İsterse Messi'den daha yetenekli olsun, bu adamın futbol oynamayacağını biliyorum. Bu sezon bas bas bağıran "Galatasaray ruhu taşıyan futbolcu istiyoruz" diye pankartlar açan taraftara, formanın hakkını veren oyuncu alacağız sözü veren yönetimin anlaştığı isim Serdar Özkan. İşin acı tarafı aynı yönetim Giovani Dos Santos'u göndermeyi düşünüyor. Herhalde hemen hemen aynı mevkide oynayan Serdar Özkan'ı, Dos Santos'un yerine düşünüyorlardır. Bu herif futbolcu değil ki. Bize adam gibi adam lazım ve bunun Serdar Özkan olmadığı çok açık. Hiçbir transfere bu kadar karşı olmamıştım. Jo'nun disiplinsizliğine laf edenler onu çok arar.

Totti Ne Arar La Bazarda ?


Totti'nin Balotelli'yi öldüresiye tekmelediğini hepiniz biliyorsunuzdur. Kupa finalinde yaşanan bu hareketten sonra 7-8 maç ceza alacağı konuşuluyordu (sonucu ne oldu, takip etmedim). Biraz önce biten Cagliari maçında Totti sahadaydı. Takımı da 1-0 gerideyken, 2 gol atıp 2-1 öne geçiren adam kim derseniz, Totti...

Türkiye'de bildiğiniz üzere, ligde veya kupada gördüğün kart sonunda, bir sonraki maç lig maçı veya kupa maçı olsun farketmez, cezalı duruma düşüyorsun. Bu kural benim Türkiye liginde uygulanan kurallar içinde en beğendiğim kural. Çok da mantıklı buluyorum. Anlaşılan İtalya'da bu böyle değilmiş. Bir futbolcunun ayağını kırmaya çalışan bir başka futbolcu, 7-8 maç ceza alacağı konuşulan futbolcu, şuan sahada ve takımının şampiyonluk umutlarını son haftaya taşıyan 2 kurtarıcı gol attı. E ne yani, bu 7-8 maç cezası sadece kupa maçlarında mı uygulanacak ? Çok da umrunda olmuştur eminim Totti'nin. Ne gerizekalı bir kural bu. Hatta bir adım daha ileriye götüreyim. Bence böyle kasıtlı adam yaralayan futbolcuların (Totti, Pepe vs...) uluslararası maçlarda bile cezalı olmaları lazım. Bu adam sahada futbolu bırakıp, resmen suç işliyor. Orada ayağı kırılsa, mahkemelik yani. Sen kalk sadece kupada oynamama cezası ver.

Not: Bu resmi forma için koyuyorum, yoksa çok daha güzel Totti resmi bulabilirim. Şüpheniz olmasın. Ayrıca hakemin ayağı ile resmen birleşmiş Totti'nin ayağı.

Kıç


Bazı tipler vardır; Hiç tanımasan, hayatında ilk defa bile görsen, sadece tipine bakıp suratına sıçasın gelir. Çatkıç işte benim bu listemin en tepesinde yer alan isimdir. Bütün SamiYen s.ksin seni emi.

Kayıp Formalar-7


Bu seri, yılı geçti yeni post görmedi. İlginçtir, bu formayı ben hiç görmemişim. Geçen gördüm bi' yerde, aha dedim bu ne. Adamlar Kappa'ya geçti, biz daha yeni. İyi oldu, seri devam eder bu sayede.



Reklamın tasarıma uydurulması harika. Bir rahmetli Ajax-Abn Amro ortaklığı benzeri var burada. Ah ulan, bozmayacaktınız onu Allahsızlar...

Nerden Nereye 19




Güzel İkili 11

Li

Şimdi bakın. Tip üstünden analiz yapacağız. Birçoğunuzun bana katılacağını düşünüyorum.



Bakıyoruz abi ilk resme. Gayet düzgün. Etkileyici bir abi. Bak mesela, koca Barcelona'da oynuyor. Verirsin yani buna. Az zorla, ben bile veririm.



Bir de şuna bakıyoruz. Karşımızda katışıksız bir orospu çocuğu. Eksiği yok, fazlası var. Peki bu 2 adam, aynı adam mı? Cevap belli. Cevabı bilinmeyen şey, "oradan" böyle bir adamın nasıl çıktığı...

(H)alim


Oturduk Canım Ailem'i izliyoruz abi. İzleyen bilir, Halim diye bi' eleman var-ki İlker Aksum harika oynuyor. İşte bi'şeyler oldu, yavuklusuyla bu dayı, odasında kaldılar. O arada arka plana kitap görüntüleri girdi. Ben de anlamaya çalışıyorum, bakayım neleri koymuşlar filan diye. İlk Masumiyet Müzesi'ni yakaladım. O arada Kar'ı da gördüm. Birkaç tanesini anlayamadıktan sonra, ucundan görüp de tanımamanın mümkün olmadığı Levh-i Mahfuz'u gördüm. Oha dedim. Yetmedi bi' de "höst" dedim. Tamam hani, rol öyle yansıtmasa da, nerdeyse herkesin odasında belli miktar kitap oluyor da, bu biraz fazla olmuş sanki hacı. O adam o kitabı okuyacak biri olsa, karıyla kızla uğraşacak hali mi olur lan. Yoksa karakterin ismiyle bize bi'şeyler mi anlatmak istiyorlar? Bi' kelime oyunu? Bi bi'şey? Lan!?

Urawa Reds



Japon ligi ile hiç alakam yok. Spormax haberlerde bir maçın özetini verdi, denk geldim. J League'de top koşturan Urawa Red Diamonds takımının formaları bana batıdan epey tanıdık geldi. Geçen hafta size, sızmış olan Manchester UTD yeni formasının bozuk resmini göstermiştik. Bu Japon takımı da, gelecek sezon Manchester'ın giyeceği formanın aynısını giyiyor. Tek farkı Manchester'ın omzunun üstünden kol ucuna inen ince bir şeridi olması. Onun dışında kalıp, yaka vs... tamamen aynı. Yapılmışı var yani..

Takımın ilginç bir özelliği de Manchester United'ın home versiyonunu birebir kullanması. Yani kırmızı üst-beyaz şort-siyah çorap. Esinlenmişler diyelim.

Not: Bu arada forma meraklılarının Japonya ve Rusya ligini takip etmelerini öneririm. Resimlerine falan bakın en azından. Yeni sezon formaları orada.

Citizen


Tepeden haber aldım.

2000

2.5 sene filan oldu işte. 2008 başında açmıştık di mi mekanı? Ulan aslında über-duygusal şeyler yazmak istiyorum ama, post başına 4.8 küfrün edildiği bir blogda da gitmez ki öyle bi'şey.
Aslında blog dünyası üstüne bi'şeyler söylemek lazım. Bizimkini siktir edin. Girenimiz çıkanımız belli, giren-çıkan olmasa da olur. Derdimiz "giren-çıkan" olsaydı, başka şeyler yapardık. Malum. Bu aralar sağda-solda çok okuyorum, Ali Ece abi "futbol bloglarının düşüşte olduğunu" söylemiş falan. Valla ayrıntılı dinlemek gerek bu savı aslında ama, bazı bloglar var ki, yükselmediler ki düşsünler? Aslında şöyle dışardan efendi gibi takip eden/inceleyen birileri olsa da, şu futbol/spor blogu olgusunu adam gibi ele alabilsek aga.
Pek çok sinir olduğum hadise var şu blog aleminde. Birçoğunu dile getirmiyorum bile burda. Hem bir yandan gerek yok, hem de adamla tartışacak olsan millet seni kaale almaz, mantık da "70 tane izleyicin var lan senin" olur. Sonra ben de küfrederim filan. Yazdığım sözlüğün boka sarmasının ardından bu blog işlerinin ortaya çıkmasını nasıl değerlendirmek gerk acep. Burada duruşunu belli etmek zor. Giren adamların çoğu şöyle bakıyordur muhtemelen:Amına koduklarıma bak, Aceto bi' blog açtı, sonra hepsi arkasından... Bakmayan da vardır böyle ama, bakanın konsept bu.

İyi oldu o dönem bu blog dalgası. Açtık biz de bir tane. Başlarda -şimdi de olduğu gibi- "giren yoksa yoktur ulan, seyirciye mi oynuyoruz" kafasıyla yazıyorduk. Sonra tabii "marifet iltifata tabidir" olayına insan beklentiye giriyor. E normal olarak zamanla o kadar blog içinde buraya da yolu düşenler oldu. Hatırladığım kadarıyla kimseye de gidip "abi şu bizim blogu da kenara iliştiriver" demedik-dedik mi lan? Demediysek güzel olur.

Geçen gırgır maksatlı bi'şey demiştim, Bağımsız Bloglar Birliği gibisinden. O kadar çok blog var ki, BİY'e, Futbloglar'a karşı böyle bi'şey rahatça kurulabilir. Ama kim durup dururken muhaliflik yapmak ister, o da ayrı mesele. Artı blog sahiplerinin çoğunun ilk amacının yazmak olmadığını düşünüyorum. O kadar adam olduğundan emin olsam zaten, uğraşır kurarım böyle bişey. Hazır Chao başgan da bonservisi eline aldı.

Bilmiyorum ne zamana kadar gider burası. Olabildiğince gitse iyi olur. Bi' ara ele para geçince billboard'lara ilan astırmayı düşünüyorum. Buralarda büyük bloglara yaltaklanmaktan daha iyidir. Ya da yazdığın post'a gazete haberi gibi başlık atmaktan.
Dış görünüşten pek memnun değilim açıkçası. Yani biz sadece futbol, ya da sadece spor blogu değiliz. Bilen bilir zaten. Ama ilk kez giren adam öyle anlamaz. Bunu sağlamak da bizim elimizde. Bakacağız bir ara. Şu anda dağınık bi' oda gibi Lappappa.

Güzeldir Lappap ya. Girin arada. Bi' bakın noluyo' filan.