Hüseyin'le akşam akşam

Ulan sevgili okurlar (girişe bak, çay demle),

Zaman zaman yorumlar alıyoruz oradan buradan, bizi takip edenlerden. Bugün bir soru geldi, ben neden çok yazmıyormuşum, hep Salih yazıyormuş diye. Kardeşim bizim aramızda sen yazdın, ben yazdım davası pek olmaz, hatta yazacağımız şeyleri birbirimize filan söyleriz. "Hacı sen yaz beyav" diye. Yani ha o ha ben. Çok fark etmez. Gelelim akşam notlarımıza:

-Okul dönemi bitiyor Allah'a şükür, biraz istirahat iyi gelebilir.

-İçimde acayip bir sıkıntı var, hayrolsun inşallah.

-Okulun kitapçısına işe giriyorum sanırım, kitap sektörüne bir yerden girmek lazım diye sıçış yapmak istemiyorum, zira burası sadece okul kitabı satıyor.

- Türk NBA oyuncuları azdı. Siz de farkındasınız.

-Oda toplamak kadar iğrenç bir şey yok dünyada.

- Bazen düşünüyorum da, daha çok İngilizce yazmak Türkçe yazma kabiliyetini düşürür mü diye, bilmiyorum. Ancak iki dilde birden yazabilmek çok güzel bir şey.

-Son iki gündür İtalyan, İspanyol, Alman... Ne gazete bulursam okuyorum. Google Translate sağ olsun. Daha Türkçesi yok.

-Hababam Sınıfı olayını abarttım günde üç postaya çıkardım.

- Bu sene buradaki son üç ay üç günüm. Dördüncü gün "cennet vatan"dayım inşallah.

-Dwyane Wade ile alakalı ayrıntılı bir yazı yazacağım yakında. Ama şu an hiç mi hiç hal yok.

ve son olarak,
-Bizi adamdan sayan, fikirlerimizi soran, biz sorduğumuzda açıklayan, arada bir kıçıkırık blogumuza gelip bakan, "o öyle olmaz, şuraya dikkat et" diyen yazar çizer abilerimize çok teşekkür ediyorum kendim adına. Tanıdığı olmayan insan Türkiye'de başarılı olamaz olayını yıkacağız hep beraber. Çok Muro gibi oldu son cümle.

Ben gider.

1 yorum:

Unknown dedi ki...

bende zamanında düşündüm hep Salih yazıyor diye ama aklıma geldi sonradan.aranızda benim senin olayı olmaz.Nerdeyse aynı b.ku düşünyürsunuz :D
Harbiden sevindirici olabilir başkası tarafından sevilmek,okunmak,ulen bak adam doğru demiş dedittirmek..