Paul


Bu tip yazılara genelde "kral öldü, yaşasın yeni kral!" şeklinde başlanır ama, ben farklı bir yol seçeyim-bak sen. Nasılsa her şey ortada. Birinin takımının play-off yapması bile şüpheliyken, diğeri tamamen ligin en iyi oyun kurucusu olduğu konusunda yerini garantilemiş, bir triple-double'dan diğerine koşuyor ve biz Nbaseverlere "bu adam 28-29 yaşında ne halde olacak" diye sorduruyor.

Nba'de kendisini izleyip de, "abi bu adam başka takımda olsa sülalesini sikertir" dediğimiz tonla adam var. Bunun sebebi Nba'in çarpık yapısı mı, başka şeyler mi bilemiyorum. Sanırım her nesilde böyle birkaç oyuncu oluyor. Kendisi götünü yırtıyor, bireysel performansın ötelerine geçmiş, ama takım bir konferans finali yapamıyor mesela. Çok kötü.

Ben Paul için de aynı şeylerin olmasından korkuyorum açıkçası. Bu dediğimi New Orleans maçlarını izlerken çok daha iyi anlayabilirsiniz. Paul topu almayınca, veya Paul oyunda olmayınca, Hornets diye bir takım yok ortada. Bir takım, bir oyuncuya, veya takım liderine, veya oyun kurucusuna bu kadar bağlı olmamalı. Eğer Paul sakatlanırsa, veya başka bir takıma giderse Hornets'in hali ne olur diye düşünen, iç geçiren varsa, çok beklemesine hacet yok. bir Hornets maçı izleyin, Paul'ün kenarda olduğu dakikalara bakın yeter. Her şey apaçık ortada.

Hornets bu haldeyken, bu yapıda yahut bu seviyedeyken, büyük başarı gelmesi zor. Hiç ihtimal yok değil, çünkü Paul kasar, quadruple ortalama yapar filan, olur mu olur yani. Ama zor yine de. Bu halleri az çok Cavs'in 2-3 sene önceki haline benziyor. Yani umut var ama, yine de James'e çok bağlılardı hani, aynen öyle. Bu durumdan rahatsızlar mı, takviye yapacaklar mı bilinmez. Paul, garibim oyununu oynuyor, sıklıkla t-d yapıyor. Şimdilik ses çıkarmıyor. Ama bu sonsuza kadar da sürmeyecektir.

Paul'ün önündeki bir büyük engel de, takımla çok çok, belki gereğinden fazla özdeşleşmesi. O, bu takıma geldiği ilk sezonda bile onlar için çok önemliydi, ona bel bağlamışlardı çünkü yükselmek için. Zaten daha sonra bu vaziyet, katlanarak büyüdü. Takım iyiye gitti, Oklahoma'dan geri döndüler, Paul gelişti, play-off vs vs.

Bu tip bir oyuncu-takım-şehir zincirinin çok ileri seviyede olması, onun takımdan ayrılmasına engel olabilecek en büyük unsur. Tabii burda her şey Paul'ün tavrında bitiyor. Zamanında TD de az kalsın gidiyordu mesela, o zamanlar (gerçi şimdi de öyleyiz de) aşırı mütevazi olan Spurs'ten Hill ve T-Mac'li Magic'e gitmesi an meselesiydi. Ama o vefalı olduğunu gösterdi ve kaldı. Gitse söver miydik? O zaman belki. Ama objektif bakınca, eğer gitseymiş haklıymış. Ha, o takım yüzüğe ulaşır mıydı peki, o kada Hill'in sakatlığında filan. Orası tartışılır.
Burada ilginç bir tesadüf var, Paul de bu örneği verdiğim TD gibi bir Wake Forest mezunu. En azından bu benzerliğe bakarak, kalacağını tahmin edebilir miyiz?

Paul de belki umut görmez ve ayrılmak ister şehrin ve ahalinin onu çok sevmesine rağmen. Bu çok anormal olmaz. Hem kendisi açısından sevindirici olur, çünkü az önce dediğim gibi, şu halde devam ederse Hornets, çok ilerilere gidilemeyecek gibi.
Benim bu konudaki tavrım, eğer takımın böyle devam etmesi isteniyorsa, Paul gitsin. Çünkü umut yok yani pek. Bu kadar iyi ve daha da büyüecek gibi görünen bir oyuncunun kendisini kısıtlayacak bir ortamda kalmasını, hiçbir aklı başında basketbolsever istemez.

Son olarak da, Paul bu gece yine triple-double yaptı ve bu, sezonda 5. t-d'ı oldu. Ayrıca 7 de top çaldı ki, sanırım yakında quadruple yapacak. Az kaldı. Korkuyorum.

Gene dağınık bir yazı oldu ama, neyse.

0 yorum: