Ronaldinho Ve Frikik


Hepimiz biliyoruz ki, aktif futbolcular arasında en iyi frikik kullananlardan biri Ronaldinho. Ama gerek bir süredir pek ortalarda görünmemesi, gerek göründüğü zamanlarda kullandığı frikikleri heba etmesi sebebiyle biraz gözden düşmüştü. Yeni geldiği Milan'da da bu işin ustalarından biri, yani Pirlo olunca, doğal olarak "Ronaldinho frikikleri kullanacak mı acaba?" gibisinden bir soru işareti oluştu. Hatta birkaç yerde kullanmamasını isteyen yorumları okuduğumu hatırlıyorum-çok haksız da değiller, Pirlo gibi biri varken.
Kendisi de bunun farkında sanırım az çok ki, son 2 maçında çok çok iyi 2 frikik golüne imza attı. Bu 2 gol de galibiyet getirmedi, 2 maç da berabere bitti belki ama, herkes onun ne kadar iyi frikik kullandığını bir kez daha ve sağlam şekilde hatırlamış oldu. Tabii bu, Milan'da artık bütün frikikleri Ronaldinho'nun kullanacağı manasına gelmiyor ama, hiç olmazsa insanlar yeniden onu bir "duran top tehlikesi" olarak akıllarında taşıyacaklar. Bu işlerde hafıza zayıf oluyor çünkü, yakın zamanda kendini hatırlatmazsan, bir bakmışsın adın anılmıyor.

Sir Charles vs. LBJ

Charles Barkley: Bence LeBron çenesini kapatıp otursun, 2010'la alakalı konuşması Cleveland halkına ve takıma zarar veriyor.

LBJ: Bence o bir salak, sanırım bu kadarını söylemem yeter.

xxx

Hiç'ten ekleme:Şu Taco meselesi acaba Charles'ın başına gelseydi, o neler düşünürdü ve/veya söylerdi taraftar hakkında, hiç düşündü mü acep...

Estafurullah

Önce bir burnumuzu çekelim-Hırfk! Sonra gerinelim iyice bir. Sonra da kafayı sağa-sola kır. Kütürt! Parmakları çıtlat. Biraz nefes almadan dur.
...
Geçen gün bir şeyler karalamıştım, bu Batug.com'daki Pavır Renkings'lerden biri hakkında. Sonuna da, "Batug'dan birileri okuyacak değil ya, benimki de iş olsun" filan demiştim. Garip, bir şekilde oralara ulaşmış bizim yazı. Nasıl olduğunu da biliyoruz ya, hadi neyse.
Bu bizim yazı, arkadaşlara eğlence olmuş. Kimisi demiş "takım sahibinden beter", kimisi demiş "yeni tuncaboylu hayırlı olsun", kimi "Popovich'in ülkede bıraktığı tohumlar", kimi de "sabahtan beri gülüyorum".
Ne güzel, arkadaşları eğlendirmişiz. Eminim hayatları pek bir monoton geçiyordur çünkü.

Sanırım bende salaklık, yarı şaka-yarı ciddi kınama adında, karşı-eleştiri yazıyoruz. Sana ne amına koyym! Sen nasıl Batug.com üstadlarından daha doğru düşünebilirsin ki? Adamın içinde bulunduğu ortam yeter!
Bundan sonra blog'umda, tuttuğum takımları objektif şekilde ele almamaya karar verdim hacı. Artık holiganlık var. Gelişine yazacağım.

Da, madem buraya ulaşabiliyorlar, kendilerinden bir ricam var, götü yiyen veya yapabilen varsa, daşak geçmek yerine, benim o yazımın ciddi bir eleştirisini yapabilirler mi? Hani madem karşısın katılmıyorsun, efendi gibi belirt derdini. Ha ama pardon, sen forum yazarıydın...

En İyi 100


1-10: Cristiano Ronaldo, Lionel Messi, Fernando Torres, Iker Casillas, Kaka, David Villa, Zlatan Ibrahimovic, Sergio Aguero, Rio Ferdinand, Steven Gerrard.

11-20: Xavi Hernandez, Cesc Fabregas, Frank Lampard, Ruud Van Nistelrooy, Emmanuel Adebayor, Didier Drogba, Frank Ribery, Michael Ballack, Guianlugi Buffon, Sergio Ramos.

21-30: Wesley Sneijder, Michael Essien, Daniel Alves, Wayne Rooney, Ricardo Carvalho, Maicon, Andres Iniesta, Andrei Arshavin, Deco, Marcos Senna

31-40: Luis Fabiano, John Terry, Daniele De Rossi, Nemanja Vidic, Javier Mascherano, Samuel Eto’o, Dimitar Berbatov, David Silva, Nihat Kahveci, Patrice Evra

41-50: Anatoily Tymoshchuk, Robinho, Esteban Cambiasso, Ashley Cole, Alessandro Del Piero, Seydou Keita, Jose Bosingwa, Carlos Tevez, Joe Cole, Yuri Zhirkov

51-60: Arjen Robben, Artur Boruc, Petr Cech, Francesco Totti, Luca Toni, Raul, Thierry Henry, Christian Chivu, Alessandro Nesta, Rafael van der Vaart

61-70: Pepe, Luca Modric, Karim Benzema, Roque Santa Cruz, Mahamadou Diarra, Philipp Lahm, Andrea Pirlo, Diego Forlan, Santi Cazorta, Ronaldinho

71-80: Darijo Srna, Fabio Cannavaro, Juninho Pernambucano, Mauro Camoranesi, David Trezeguet, Miroslav Klose, Gael Clichy, Fredi Kanoute, Antonio Di Natale, Javier Zanetti

81-90: Robert Pires, Christian Poulsen, Diego, Mancini, Giorgo Chiellini, Gonzalo Higuain, Gianluca Zambrotta, Bacary Sagna, Danny, John Obi Mikel

91-100: Goran Pandev, Igor Akinfeev, Simao Sabrosa, Amauri, Paul Scholes, Lassana Diarra, Diego Capel, Antonio Cassano, Bastian Schweinsteiger, Klaas-Jan Hunterlaar

Bu yukarıda gördüğünüz, Four-Four-Two'nun (Türk edisyonu değil) Dünya'nın en iyi 100 futbolcusu listesiymiş efem. Ben yorum yapmak istemiyorum, çünkü çok fazla saçmalık var. Ki bu listelerin kaderi bu.
Ayrıca Aceto'nun ödüller hakkında bir eleştirisi vardır hep, "niye oyuncuların geneli Avrupa'dan" diye. Ben de aynı eleştiriyi bu listeye yönelik olarak yapmak istiyorum. Şurda kaç oyuncu var Avrupa-dışı. Olmuyor işte.
Ha bu arada, listedeki tek Türk, Nihat. Arda nerde?
Son olarak da Cr7'ye "Ara ara, belki de bulursun" diyerek postu sonlandırıyoruz.

Güzel Formalar 36

Roma'nın o sezon, yani 04-05 sezonunda giydiği formaların hepiciği bu tasarıma sahipti, ama renk tonları filan sayesinde hepsi de göze hoş gelen formalardı. Ben çok severdim. En ilginci de bu versiyonuydu. Malumunuz, "Roma sarısı" bu oluyor. Nasıl "Gs sarısı" daha koyu bir sarı ise.

İlker Acun...

Ntvspor.net'e sık girenler bilir. Bu sitenin veyahut spor servisinin çok güzide bir elemanı var. İsmi İlker Acun. Kendisi çok muhterem bir zat. Neden derseniz, bu arkadaş bize, herhangi bir yeteneği olmaksızın medyada nasıl yer bulunur, onu gösteriyor. Ne bileyim, spor bilgisi filan da gerekmiyor sanırım. Torpil ihtimaline hiç bakmıyorum, çünkü eğer öyleyse, tüm bu söylediklerim havada kalır.

Bu arkadaş sanırım Nba haberlerini hazırlayan tayfaya mensup. Ve bir de, haftada bir filan ufak yazılar yazıyor. Şöyle mesela, "Pierce uçuşa geçti". Ve bu yazı, tamamen istatistiki verilerden oluşuyor. Bir oyuncunun 10 maçta yaptığı bütün istatistikleri yaz, azıcık da öv, al sana harika br Nba yazısı. Birçok değerli Nba uzmanını içinde barındıran Ntvspor, Kaan Kural'a, sadece 10 dakikasını alacak bir yazı yazdıramıyor mu? Kala kala İlker Acun'a mı kalındı?

Dün yine "harika" bir yazı parçalamış, Morrow hakkında. Ama gel gör ki, daha 2. paragrafta sıçış başlıyor:Morrow, ilk Nba maçında 37 sayı atmış. Ah be annem, madem istatistik delisisin, az daha dikkatli ol. Adam ondan önce 5 maçta daha oynadı. Sen ilk o maçta duydun diye mi, ilk maç ibaresini yapıştırdın.
Aşağıya da bir tane draft edilmeyen oyuncular listesi, tamamdır.

Bu adamı okudukça çıldırıyoruz, hiçbir beceri yok, yorum kabiliyeti yok. Bir de üstüne üstlük sırıtık bir resim, daha da gıcık olalım diye, pişmiş kelle gibi.
Ha, dersen ki, "bilader, sen bloga yazıyorsun beleşe, o adam Ntvspor'da, bunu naapıcaz" diye, ben de sikerim böyle düzeni derim. Türk medyasındaki köşe yazarlarının yüzde 95'ini toplasan, bir Tardini, bir Flying Dutchman, bir Aceto etmez. Onu nasıl yapacağız?

Batug.Com'a Kınama

Geçen hafta filan da böyle bir kınama yazısı yazmıştım ama, bu sefer yine lazım oldu.
Şimdi efenim biliyorsunuz, forum temelliler dışında, bu ülkenin en iyi basketbol sitesi Batug.com dur. Geri dönmese bile bu böyle kalacaktı.
Bu sitede yazan Nba bilen arkadaşlar, her hafta biri olmak üzere Power Rankings yapıyorlar. Ve şöyle bir rezillik var, Spurs bu listelerde 2 haftadır 25 ve 22'de yer alıyor. Emin olun, bu kırık-dökük halinde bile, üstünde kalan en az 10 takımdan daha sağlam durumdadır Spurs. Her zamanki halim-selim görünüşümüzden mi bilmiyorum ama, bu kez de "hesaba katılmamış" Spurs. Hatta bu haftaki P.Rankings'te Spurs için şunu yazmış o arkadaş son satırlar olarak:"Her sene contender, her sene contender olunmaz, biraz da San Antonio nehri kenarında cızbız.."

Allah allah, ne oldu, sıkıldın mı Spurs'ü görmekten? Demek ki neymiş, bu adamların hepsi de "o kadar" anlamıyormuş bu işten. Veya "yanlı"larmış.
Şimdi diyeceksin "Sadece Spurs konusunda mı sıçış var?" Bilemiyorum, ben Spurs taraftarıyım, ve benim gözüme doğal olarak bizim takımla ilgili saçmalıklar çarptı.

Ve en kötüsü ne biliyor musunuz, Spurs 2 haftadır yükselişte, ama bu adamların listelerinde düşüşte! Biz düzeldikçe, adamlar daha da batırıyor bizi. Kardeşim, bu takım Nba'de ismi anılmayan/bilinmeyen birkaç oyuncu artı Tim Duncan ile neler yapıyor görmüyor musun, yoksa görmek istemiyor musun?

Sanki bu yazıyı da bütün Batug ahalisi okuyacak ya. Maksat içim rahatlasın amk. Salak salak işler.

Manu Döndü!


Ve Manu Ginobili döndü. Geçen cuma yayınlanan Nba Stüdyo'da daha en az 1 ay filan süre olduğu söyleniyordu ama, o programdan 2 gün geçtikten sonra, Memphis deplasmanında oynadı!
Manu maçta 11 dakika oynayıp,12 sayı 4 ribaund yapmış. Ve de erken kopan maçın(kazandık söylemesi ayıp), "garbage time"ında oyuna girerek değil. Kafadan rotasyona dahil olarak yapmış bunu. Bu da işin en sevindirici kısmı. Çünkü sakatlıktan yeni çıkan bir oyuncuyu maç garantilendikten sonra da oyuna alabilirsiniz, onu zorlamak istemezsiniz.
Zaten işleri hale yola koymuştuk, şimdi bir de Manu döndü, daha iyi olacağız. Batı'da işler karışıkken, ne kadar yükselirsek kardır bizim için.

Kaptan


17 yaşından beri en üst düzey futbolda kendine yer bulmuş olan, halihazırda Dünya'nın en iyi orta saha oyuncularından biri olan, insanüstü pasör Cesc Fabregas, artık takımının kaptanı. Ben bu işin altından kalkabileceğini düşünüyorum. Ayrıca bu gelişme, bir açıdan bakınca, Barça'ya gelmesinin zora girişi olarak algılanabilir. Bakalım.
Bu resim, kendisinin Arsenal'e geldiği ilk sezon çekilmiş olup, daha 16 yaşındadır-Arsenal'in ortalığın bilmemnesine bilmemnaaptığı dönem. O sezon daha tam A takıma dahil değildi. Formasına dikkat ederseniz, 57 numara giyiyor.

Oscar Robertson

Big O, 70 yaşında.

Çatlak


Şu gördüğünüz resimde yapılan eylem, hem bir "alley-oop", hem de "buzzer-beater". Nasıl oluyor demeyin de, Nba.com'a girip izleyin videoyu, dünün Top 10'unda da var, bir numarada. Bunu yapacak 2-3 oyuncu var işte. Tabii pası veren adamın da payı büyük (ki bu kişi gariptir, Bobby Simmons),kaçıran savunmacının da ama, ne olursa olsun bu az iş değil. Smaca ters kalkıyorsun, kaçırsan ne olacak? Cesaret işi yani.
Bu ara Nba'de böyle hararetli maç sonları çok oluyor. Portland-Houston maçında olanları yazmıştım sanırım geçenlerde, bu da ikinci büyük örneği oldu. Arka arkaya 2-3 buzzer atılıyor, "kazandım" sanan göt üstü oturuyor vs.

Bu alley-oop'un öncesinde bir rezillik var, onu anlatacağım, hem konuyu ayrıntılı işlemiş de oluruz.
4.6 saniye var, Toronto topu, skor da 127-124. Üçlük lazım. Peki kenardan başlatan kim biliyor musunuz? Kapono. Yani bu ligin en iyi 5 üçlükçüsünden biri, ben gene iyimser söyledim, belki de en iyisi. Verdiği adam Anthony Parker olabilir, oyunu başlatıp topu geri alacak da olabilir, ama bu tercihin kesinlikle yanlış olduğunu düşünüyorum. Neyse ki Parker şutu soktu da, bunun pek üstünde durulmayacak.
Bunun ardından, kaldı 2.1. Kenardan Simmons başlatıyor topu, o arada Calderon bir an kaçırınca Vinsanity'yi, Simmons'a da helal olsun, kendisinden beklenmeyecek bir kurnazlık, hemen topu fırlatıyor, ve maç Nets'in.
Smaçtan sonra kasılması tabi apayrı Carter'ın. Artis pezevenk.

Heat ve Comeback-ler


Son iki maçtır Heat 15-19 sayı arası geri düşüp geri geliyor. Çarşamba günü Toronto'ya karşı 19 sayıdan gelip iki sayı öne geçip maçı kaybetmiştik, Wade 40 sayı-10 asist filan... Bu gece yine geri geldik 15 sayıdan, karşıdaki Indiana. İki gündür grip yüzünden idman yapamamasına rağmen Wade yine 38-4-8. Marion da yavaş yavaş kendini buluyor, hayırlısı.

Dubai

Maç başlarken oha dedim, Gül gelecekmiş ya maça yandaşları da takmışlar sarıkları gelmişler. Yok efendim Dubai'li menajerlermiş Ümit Karan'ı izlemeye gelen. Hakan dediler olmadı, şimdi sıra Ümit'te. Anlamadıkları şey Hakan'la Ümit'in aynı karakterde oyuncular olmadıkları. Dubai'de Ümit vur patlasın çal oynasın yapar, Burj Al Arab'ta gününü gün eder. Onu değil de Nonda'yı alsalar aynı paraya...

Ankara- GS

Oyun yok, gol yok, pozisyon iki tane. İzlediğim en sıkıcı Galatasaray maçlarındandı. Olimpiyat stadında rüzgardan şikayet edenlere maçı kaydedip göstermek lazım.

İpini Koparan...



Bu resimler bugün Nba.com'da yayınlananlardan sadece üçü. Siz kim oluyorsunuz da...

Ny Ve Takaslar


Efenim Abd muhabirimize teşekkür ediyoruz ama, bilmeli ki, o haberdar olmadan biz kafamızda takası yorumlamıştık bile. Anlayacağınız, daha hızlı olmalı. Bunu patrona ileteceğim.

Şimdi tabii, Ny'nin bu takası kadroyu ve salary'yi boşaltmak için yaptığı ortada. Herhalde bu 1.5 sene içinde maçları filan boşverip, kontratı 2010'da biten kimi bulsalar dolduracaklar. İlk hamleler bunlar oldu, gerisini beklliyoruz.
Amaçları Lebron. Anasını satayım, Rus basket takımları bile bu adamı bekliyor neredeyse, gidip akıllarına girip Fb'ye de mi gaz versek, "bastırın parayı alın" diye anlamıyorum ki. Ki ben sanmıyorum Knicks'e gideceğini, illa bir yere gidecekse adres belli gibi:Nets. Daha doğrusu Brooklyn Nets. Geçen yazdığımız "Salak Taraftar" isimli yazıda taraftarın bi' kıçı kırık Taco için adama yaptığı muameleyi göstermiştik. Bunun üstüne sikseler kalmaması lazım ama bakalım. Herifin memleketi sonuçta. Zart diye olmaz bu işler.

Şimdi azıcık da takımlar açısında bakalım takaslara, aşağıda nasılsa yazılmış, kim nerede, tekrara gerek yok.
Ben şahsen AL-jamAL (oov, kelime oyunu da yaparmış...) takasına çok sevindim. Şimdi sonuçta Al pezevengi ayrılmak istiyor, onu hesaplara dahil etmiyoruz-Gs açısından. Bu durumda hemen hemen ne gelse kar, hele de Hüso'nun dediği gibi ligin en "underrated" skorerlerinden biri olan Jamal Crawford gelirse, aman aman. Harika. Sayı ortalamaları 5 filan artabilir. Nasılsa elemanlarda sistem yok, maç başına 15 top da Jamal sallar. Sorun yok. Tabii Jamal'ın da gelmesiyle daha korkunç 5 denemeleri görebiliriz Mad Professor'dan. Ama şöyle bir şey var ki, Al 3-4-5 oynayabildiği için esneklik sağlayabiliyordu, o elden gitti. Ligde çok oyuncu yok böyle. 4-5 tane. Sonuç olarak, yararlı hamle.

Diğer takasa bakıyürük. Orada da tabii "2010 kontratı verin laan, ölüyorum" durumu var. Giden-gelen kimsenin sikinde değil. Camby ve Kaman'ı bir arada henüz oynatamayan takım, gitti Zach'i getirtti. Danlevi düşünsün. Mardy Collins'ten hiç bahsetmiyorum.
Ny açısından, şimdi bunlara atacak adam lazım ya, Mobley ve Tim iyi oldu. Zaten Tim Thomas D'Antoni'nin eski öğrencisi, tanıdık. Koyar 3-4'e. Sisteme uygun yani. Zach'in gitmesi (eğer buradan bakıyorsa tabii) sistem açısından uygun, o adamı koşturamazsın, koşsa bile bir yere kadar, malum. Burda da neticeye bakıyoruz, her türlü karlı Ny, hem eline kısa vadeli kontrat, hem de sisteme uyabilecek elemanlar geçti.

Resme gelince, uygun bir şey bulamadım, bunu koyayım, bakıp bakıp iç çekeyim dedim. Çok iyi parça. Hüseyin, hadi be hacı.

New York Lappaps

Knickerbockers birkaç saat önce iki ayrı takasla iki yıldızını Batı yakasına doğru yolladı. İlk takasta Jamal Crawford, ki bence ligin en underrated skoreri, Al Harrington karşılığında Golden State'e gitti, ikincisinde Zach Randolph yanına Mardy Collins'i alarak Clippers yolunu tutarken Tim Thomas ve Cuttino Mobley New York'a geldi. New York'un aldığı bütün elemanların kontratları bu sene ya da önümüzdeki sene bitiyor, 2010'dakilere asılacaklar, başta LBJ, sonra Wade (nah!).
Sorum şu olacak:
Clippers bu kadar kalburüstü uzunu varken hangisini benchte başlatacak?

Yarın detaylı analizlerle görüşmek üzere!

Peder Ze Vs İmam Hakan


Ze Roberto:Futbolu bıraktıktan sonra papaz olmayı hayal ediyorum.

Şimdi bunda pek bir sorun yok. Brezilyalı futbolcu milleti, genelde dindar oluyor. Kaka örneği en yakında, Cl'yi kazanınca 07'de, formanın altındaki tişörtü herkes görmüştür. Onu da bırak, adam evlenene kadar bakirdi. Neyse, anlayacağınız bunlar dinine bağlı elemanlar. Bu adamın da futbolu bıraktıktan sonra, salak salak antrenörlükle uğraşacağına, papaz olmayı istemesi anormal değil.
Fekat...
Bunu bir de ülkemize uyarlasanıza. En yakın örneğe gidiyorum:Hakan Şükür. Adam çıkıp da, ben imam olacağım dese ya. Allaaah. Kıyamet kopar ülkede, iç savaş. Cemaati de hazır zaten. Sabri müezzin olur filan. Aman allahım.

Abov


Daha önce deseni yamulmuş formayla çıkanı filan gördük de, bu da fazla artık. Resim Milliyet'in web sitesinden, bir arkadaş verdi linki sağolsun. İşte diyor ki haberde, rezillik, hakem göremedi filan. Desenler arasında aşırı fark yok, hadi hakem farketmedi tamam. Ulan takımdan kimse veya malzemeci de mi farkında değil!? Nasıl bir dikkatsizlik bu? Benim bildiğim "umarsız türk", bu duruma şunu der, "amaan nolacaaadı, ikisi de beyaz nasılsa". İşte bizi batıran/batıracak olan, bu zihniyettir. Şeytan diyor, ara Uefa'yı, maçı filan iptal ettir, çıngar çıkar, çadırı karıştır.

Haykolik-Dergi

Az önce Feysbuk'ta bakınırken gördüm, haykolik.net "Haykolik Dergi" adında bir sanal dergi çıkarmış. Güzel olmuş, yanlız, sayfalardan birine, Hayko resminin üstüne Yalnız Kalsın'ın brütal kısmında söylendiği sanılan sözleri yazmışlar. Onun aslı öyle değil, daha önce Hayko üstüne yazdığım postların birinde değinmiştim. O biraz kötü durmuş ama, bilmiyorlar sanırım. Neyse.
Haykoseverlere duyurulur. Bu e-dergi'ye www.haykolik.net'ten ulaşabilirler. Grup elemanlarıyla röportajlar var filan, başka konular da var. Bünyeye yararlı olur.