Ağa


Beşiktaş'ın kırmızı formalarının neden bu kadar güzel olduğunu umarım bir gün anlayabiliriz. Futbol takımındaki aşırı orandaki kullanımı bir kenara bırakalım. Beşiktaş erkek basketbol takımı, 2 haftadır kırmızı formalarla sahada yer alıyor. Önce dışarıdaki Antalya Büyükşehir, sonra da içerideki Aliağa maçında kırmızı formayı giydiler. Bunun futbol takımının kırmızı formasından esinlenerek yapıldığını düşünmek en basit yol. Ve belki de doğru yol.


Sezon başında ortada kırmızı forma yoktu basketbol takımı için. Futbol takımının tam tersi yani; onlar ilk olarak kırmızı formayı halka sunmuştu ve sonrasında da şöyle manzaralar ortaya çıkmıştı. Basketbol kırmızısı, ilk kez Kalde ile yapılan anlaşmanın açıklandığı toplantıda görülmüştü. Ardından da birkaç ay kayıptı, ta ki 2 hafta önceki Antalya Büyükşehir maçına kadar.

Basketbol için 3. forma her zaman ekstra konumunda oluyor. Çünkü desenli forma pek olmadığından, üçüncüye başvurma gereği kalmıyor. Büyük çoğunluğu formaların, düz, tek renk. NBA'de de bunun pazarlama amaçlı/odaklı kullanıldığını zaten ilgililer biliyor. Burada pazarlama kısmı pek işler değil, malum -ki satışta değil şu anda kırmızı forma, hatta hiçbiri değil. Ama arada giyilebilir işte, "çeşit" olur. Bu sezon için düşünürsek de, futbol takımının kırmızısı ile bağ kurmak açısından güzel bir tablo tabii.


Benim hatırlamam zor olacağından, Beşiktaşlı arkadaşlara sordum: Daha önce basketbol şubesinde kırmızı forma giymemişler gibi duruyor. Hatırlayan/bilen varsa eğer, bir dürterse sevinirim. Yani görünüşe bakılırsa, takım tarihinde de bir ilk oldu böylece bu forma.

Amca


Habertürk'ten maç sonrası iki caps. Güzel kafalar. Bayağı güzel.


Jenerik 15


CIP


Yine bir görsel hikaye postu. Bu sabah oynanan Philadelphia - Brooklyn maçı. İlk dakikadan son dakikaya kadar rahat götürdü maçı Nets. Hatta tüm sezon boyunca oynanan en kolay maç. Sonuç iki taraf için de pek bir değişiklik yaratmayacağından serdi herkes. Brooklyn benchi süre aldı, bir de Reggie ayılaştı.

Maçta bir ara top benchin arkasındaki seyircilere doğru gitti, adamın birinin kafa çarptı. Sonra da görseldeki hikaye işte. Bizim oğlan pek bir mutlu bu aralar. Zibidi ya. eheh.

Pizza Party


NBA'de forma-ürün satışlarıyla ilgili bazı veriler açıklandı. Brooklyn, tarihi sıçrama yapmış.

Geçen sezonki durum buydu:


Bu sezon inanılmaz bir sıçrama var. Franchise tarihinin rekoru kırıldı. Toplam satışta 4. sıraya kadar yükseldi Nets. Önünde Knicks, Heat, Lakers var. Ayrıca Deron Williams, en çok forması satılan 6. oyuncu oldu. İlk 5 sırasıyla: Melo, Lebron, Durant, Kobe, Rose.

ps: bu sezon rose forması alacağıma nate robinson alırdım. mal mısınız a.k?

Retro 268


Nerden Nereye 112



















"Zanetti ile bir ömür..." diye girsem mi, klişe olsun. Inter'e gelişinden itibaren, her sezondan bir maç önü ya da sezon başı poster fotoları. İlk sezondan bulamadım, onun yerine (muhtemelen) imza töreninden bir fotoğraf koydum, mazur görün.

Yalvaç Abi


Iman Shumpert reklam işinin bokunu çıkarmış.

Kalın


Nets, "Brooklyn Nets" olduğundan beri Yahoo'nun canlı anlatım sayfalarında göz(üm)e çarpan bir şey var. Başkaları da denk gelmiştir. Oraya çok girip-çıkan bilir zaten, takım logosu ve skorun hemen altında o takımın renklerinden birinin yer aldığı bir şerit vardır. Brooklyn için o şerit, pembeye yakın bir kırmızı. E Brooklyn'in renkleri sadece siyah-beyaz ama?

Şu anda NBA'de iki renge sahip tek takım var, o da Nets. Bunun ileride değişeceğini düşünüyorum, fakat şimdilik herhangi bir işaret yok. Siyah ve beyaz sadece. Durum buyken, birkaç sezon sonra 3. forma çıkartacakları zaman, nasıl yapacaklar?Kestirmeden gri ya da gümüşü düşünebiliriz, ama bu üçlüye sahip ikinci bir takımın ligde yer alması acaba kabul görür mü, bilinmez. Ayrıca ligde herhangi bir takımın, asıl iki formasıyla alakasız renkler içeren bir 3. forması var mı, aklıma gelmiyor.

O şeritte kırmızı kullanmalarının görünürde 2 sebebi olabilir: 1. Takım renkleri değiştikten sonra, belirgin olmayacağı için siyah ya da beyazı kullanmayıp, önceki gibi kırmızıyı orada bırakmaları. 2. Kırmızıyı orada unutmaları. Ki bu pek olası görünmüyor. Elbette saha içinde herhangi bir karışıklık olmaz, ama şu ufak şeritte bile sorun çıkarıyorsa sadece iki rengin olması, buna 3. forma faktörünü de katarsak, renk planlamasında hata yapmışlar diyebiliriz. Ya da belki, bütün ligde 3-4 renkli takımlar varken, onlar farklı bir yoldan gitmek istedi. Kısa vadede açıklığa kavuşacaktır bu.





Kris Kross



Her yerde var haber zaten. Shaq'in formayı ters asmışlar salona. İsmini arkaya değil, formanın ön yüzüne yazmışlar. Ayıptır. Sorumlu orospu çocuğu istifa etsin.

ps: herhangi bir forma mevzusunda lappappa'dan önce konuya girip post atınca değişik bir gurur yapıyorum. ay çok zevkli.

Açık


92 Barcelona Olimpiyatları'ndaki İspanya futbol takımı. Tanıdık isimler var elbet. Abelardo, Luis Enrique, Alfonso, Pep, Ferrer. Benden başka çıkmadı, bir el atın.

Çiko


Katalanlık pazubandındaki asil çizgilerde mevcuttur.

Filika


  "Valla... Ne yapacağımdan pek emin değilim" dedi Teddy. "Ama eminim, okullarda ilk öğrettikleri öğretmekle işe başlamazdım herhalde." Kollarını kavuşturdu ve kısaca düşündü. "Sanırım, tüm çocukları toplar, onlara meditasyon yapmayı gösterirdim. Onlara kim olduklarını nasıl keşfedeceklerini göstermeye çalışırdım; adlarını ya da buna benzer şeyleri değil yani... Sanırım, bundan da önce, anne-babalarının ve herkesin onlara söylediklerinden arındırırdım onları. Yani, anne-babaları onlara sadece bir filin kocaman olduğunu bile söylemiş olsa, o fikirden bile arındırırdım onları. Bir fil ancak yakınındaki bir şeye göre kocaman olabilir - bir köpeğe veya kadına göre örneğin." Teddy bir an düşündü. "Bir filin hortumu olduğunu bile söylemezdim onlara. Bir fil gösterirdim onlara eğer mümkünse, ama bırakırdım yanaşıp file baksınlar, filin onlar hakkında bileceğinden fazlasını bilmeden. Otlar için de, başka şeyler için de aynı. Otların yeşil olduğunu bile söylemezdim onlara. Renkler adlardır yalnızca. Yani, onlara otların yeşil olduğunu söylerseniz, otları, aynı derecede iyi, hatta daha iyi bir başka açıdan görecekleri yerde, belirli bir açıdan -sizin açınızdan- görürler... Bilmiyorum. Anne-babaların ve herkesin onlara ısırttığı elmanın hepsini kusturmaya çalışırdım."
  "Peki, böyle, küçük bir karacahiller kuşağı yetiştirmenin hiçbir sakıncası yok mu sence?"
  "Niye olsun? Bir filden daha da cahil olacak değiller ki. Ya da bir kuştan. Ya da bir ağaçtan" dedi Teddy. "Bir şey, belirli bir biçimde davranacağı yerde, belirli bir biçimde varolduğu için cahil sayılmaz ki."

Retro 267


Karper



Not: Resimleri yeni sekmede açın.

Kirk Hinrich. Lebron James'in yanından geçip smacı vurmasına izin verebilir. Vermiyor. Vücuduyla teması sağlıyor. Sert bir temas. Lebron buna rağmen faulü aldıktan sonra şutunu atıyor. Girmiyor ama atabiliyor. Birkaç dakika sonra bu sefer daha açık bir alanda karşı karşıya geliyorlar. Bu sefer Hinrich, Lebron'un temastan sonra şutu atmasını engellemek için işini garantiye alıyor. Faulü yaparken aynı zamanda sarılıyor da. Buradan izleyebilirsiniz. Tekrarlayalım, Lebron James'in yanından geçip smacı vurmasına izin de verebilirdi. James serbest atışlarda 3/4 attı. 4/4 de atabilirdi. Smaç da 2 sayı, serbest atış da 2 sayı. Değil işte.



Taj Gibson. İlk resimdeki faul ikincisine göre çok daha sertti. Resimde belli olmuyor olabilir ama ilkinde direkt olarak kafasına çok sert bir darbe indiriyor. Lebron yere düştükten sonra kendisine zor geliyor zaten. İkincisinde de arkadan omzuna doğru çok sert bir kol darbesi daha. Önce flagrant çalındı, sonra bana göre de doğru bir kararla geri alındı. Buradan bakabilirsiniz. Yine de çok sert fauller. Çok, çok sert. Gibson bunları yapmayabilirdi. James yine 3/4 attı. 4/4 de atabilirdi. Gibson bunları yapmasa 4 sayı yiyeceklerdi. Yaptı, 3 sayı yediler. 4 de yiyebilirlerdi. Neredeyse aynı rakam. Değil işte.



 Jimmy Butler. Chicago topu kaybediyor. Wade ileride yalnız. Miami'li oyuncular topu hemen ona aktarmaya çalışıyorlar, ki Wade bir an önce topu alsın ve boş smaçla farkı 3'e indirsin. Maçın en kritik dakikaları. Skora tam olarak yansıtamasalar da üçüncü çeyrek başıyla beraber Miami maçı tamamen ele geçirmiş durumda. Yavaş yavaş da Chicago'nun ensesine yapıştılar. Wade topu alıyor. Top biraz yavaş ve dengesiz atılıyor Wade'e ama yine de Wade topu alıyor. Potayla arasında kimse yok. Jimmy Butler bayağı bir gerisinde. Yetişiyor. Yetişiyor ve faulle durdurarak smacı basmasına engel oluyor. Jimmy bu koşuyu yapmayabilirdi. Bu çabayı, bu fedakarlığı göstermeyebilirdi. Pozisyona yetişmesi zordu ve her halükarda potasında sayı görecekti zaten. Wade 1/2 atıyor. 2/2 de atabilirdi. Öyle de 2 sayı, böyle de 2 sayı. Değil işte.




Nate Robinson. Bu pozisyonu da maçın kısa bir özeti gibi gördüğümden anlatmak istedim. Nate topla beraber Battier ve Cole'un arasından geçmeye çalışırken topu kaybediyor. Yerde topu çalan Norris Cole, Wade'e aktarıyor ve Miami için hızlı hücuma çıkma şansı. Nate hemen yerden kalkıyor ve Wade'e arkadan sinsice yaklaşıp az önce kaptırdığı topu çalıyor. Hemen Jimmy Butler'a veriyor, Jimmy'den Taj'a, Taj'dan tekrar Nate'e. Miami'yi savunmada eksik ve hazırlıksız yakalıyorlar. Wade ne olduğunu anlamadan Nate köşeden bomboş üçlüğü atıyor ve rüzgar iyice Bulls'un arkasına geçiyor.

Aslında son anlarda çok kritik bir top çalma pozisyonu daha var. Kirk Hinrich topu Chris Bosh'un ellerinden alıyor hırsı ve inadıyla ama pozisyon çok aleni bir faul olduğu için koymadım. Zaten üstteki kareler yeterli. Derrick Rose ve Joakim Noah'dan yoksun Chicago Bulls, 27 maçtır kazanan Miami Heat'i, sezonu istikrarsız geçiren Deng'in 4/8 üçlüklü 28 sayılık performansıyla veya Boozer'ın 21-17'siyle veya Jimmy'nin, veya Nate'in skora katkılarıyla yenmedi. Elbette bunlar da önemliydi ama Chicago Bulls bu maçı savunmada rakibine ekstra güç sağlayacak her pozisyona karşı koyarak, gerektiği zaman vücuduyla engel olarak, önce fiziki sonra psikolojik şekilde ince ince ezerek kazandı. Oyunu çirkinleştirmeden sertleştirdiler. En sonunda Lebron James'in bile kontrolden çıktığını gördük. Şuna bakınız ve dime'da değinmeyi düşündüğüm maç sonu açıklamaları.

Miami Heat'i ancak böyle durdurabilirsiniz. Oyunu onlara bırakamazsınız. Korktuğunuzu belli etmemelisiniz. Diş geçirebileceğinizi onlara maç içinde hissettirmelisiniz. Savaştan kaçmamalısınız. Gerektiği anda gereken sert faulleri yapmalısınız. Bu oyunu çirkinleştirmek değil. Özlediğimiz NBA rekabetlerini son senelerde pek sık görmüyoruz. Oyuncular saha içinde birbirlerini öldürmek istese de maç biter bitmez sarmaş dolaş oluyorlar. Bunun olmasına gerek yok. Bunun olmasının alkışlanacak bir tarafı yok. Ben artık sert maçlar izlemek istiyorum. Hem saha içinde, hem saha dışında sert ve nefret dolu maçlar. Bu yüzden teşekkürler Chicago Bulls, kavgadan kaçmadığınız ve Miami Heat'in nasıl yenileceğini tüm dünyaya gösterdiğiniz için.

Nerden Nereye 111






Sima


Leyla ile Mecnun'un 87 bölümünden. Şimdi düz bakarsak, Burak Aksak, kendi okuduğu/bildiği kitapları karakterlere okutuyor diyebiliriz sanırım. Karakterler derken de, izleyenler biliyor zaten, Yavuz, Eylül falan. Eğer, o Twitter'da yazdıklarıyla insanı kendinden değil, diziden soğutmaya kadar olayı ileri götüren adam, gerçekten bu kitabı okuduysa... Fazlasıyla ilginç. 

Tabii memlekette, bir yerinde Gecenin Sonuna Yolculuk göründü diye bu diziye başlayacak tipte insanlar yok pek. Tersi geçerli olur. O da YKY'ye yarar. YKY demişken, fotoğrafta Yavuz'un elinde görülen baskı YKY'ninkine benzemiyor. Biraz bakındım, başka yayınevinin bastığı şeklinde bir veri yok. Yakında mı çıkacak acaba? Hem kim, zaten çevrilmişken bir daha o işe girişir ki? Ya da yeni baskı yaptılar da, font mu değişti acep -o çerçeve duruyor çünkü. Anlaşılır yakında.

Bile


""Eski Türkiye'nin ilk özerkleşme çabaları, henüz yeterince güçlenmemiş, gelişmemiş ve dolayısıyla kendine güvensiz bir bilinçliliğin, kadınsı bilincin, yürüttüğü denemelerdi" dedi Dr. Evangelista, "Eski Türkiyelilerin iç güvensizlikleri, dış dünyaya karşı çekingenliğe dönüştü. Bir yanda, baskın Anacıl yönelim, diğer yanda varoluşun tek koşulu olan Babacıl yönelim arasındaki gerilim, eski Türkiye insanının ruhunu kararsız ve güvensiz bir dengeye oturttu. Buruk, yenik, endişeli ve şaşkın bir varoluşa sebep oldu. Türkler, soğuk ve yabancı dış dünyada var olabilme, özerklik ve bütünlük iddialarını sürdüremediler. Böylesi durumlarda, en küçük zedelenmelerin, tepkisel olarak büyüklenmeci/ tüm güçlü hükümranlık fantezileri, narsistlik, şişinmeler geliştirdiğini biliyoruz. Bunun Türkiye'de de böyle olduğunu, Psikolojik Savaş Ünitesi'nin raporunda gördük. HİFS puanlarının 60'larda seyrediyor olmasına karşın, Türkler imparatorluk hayallerini 2000'li yılların başlarına kadar sürdürebilmişlerdir. Bu ruh halinin Anadolu Devletçikleri Hareketinden sonra da devam etmiş olmasını fevkalade ilginç buluyoruz."



Board

Brooklyn, 6 maçlık batı turunun ilk 4 maçını tamamladı bu sabah. Elden kaçan bir clippers maçı dışında durum iyi. Son Portland deplasmanında Reggie Evans insanlıktan çıktı iyice. Olağan ribaund performansının yanına bir de hücum ekledi bu sefer. (Box-Score'dan bakıp ibret alalım)

Son çeyrekte artık iş bittikten sonra böyle bir an yaşandı. Video kaydedip sonra onu gif'e çevirmeyi bilmediğim için görselle bu anı yazalım bir kenara. Helal be Reggie, helal be ilk insan. Ex-Kardaşyan bakıp bakıp ders alsın senden. Takım olarak boyalı alandan 70'in üzerinden sayı çıkarttılar. '98 yılından beri ilk.


Retro 266