Tek Forma 4 Kombinasyon

Büyük hali için resme tıklayın

İngiltere'de bizim gibi, sezon başı TFF'ye bildirdiğimiz formalarımız ve bu formalara uygulanacak kombinasyonların nasıl olacağını gösteren bir belge-kural vs... gibi birşey var mı bilmiyorum. Varsa 4 kombinasyonu da bildirmişler mi acaba ?

Dünya'da artık forma kuralları iyice katılaştı. Mecbur olmadığınız sürece şort ve çorabın bile aynı olmaması gerekiyor rakiple. İngiltere'de bu sisteme çok dikkat ediliyor. Aynı renk şortu geçtim, çoraba bile rastlamak neredeyse imkansız bir maçta. Bu sebeple de İngiltere'de belki maçtan maça bildiriliyordur kombinasyon şekliniz. 4'lü resimdeki ilk forma, Manchester United'ın orjinal home kombinasyonu. Diğer 3'ü maçtan maça rakibe göre değişiklik göstermiş. Beyaz şort beyaz çorap kombinasyonunu sadece ŞL maçlarında gördüm. Tabi bütün maçlara da bakmadım, belki ligde de 1-2 maça çıkmışlardır böyle.

Ne olursa olsun takdir edilesi bir durum. Eğer Manchester United bu 4 kombinasyonu da sezon başı bildirdiyse onlara helal, eğer maçtan maça rakibe göre bu karar alınıyorsa yine de helal. Bizim bu sezon hiçbir maçta parçalı altına beyaz şort kırmızı çorap giyemememizin sebebi, sezon başında TFF'ye bu kombinasyonu bildirmememiz. Ayrıca biz de İngiltere gibi çok dikkat edilmiyor çorap aynı mı farklı mı vs... Bu sebeple sezon başı bildirilen kombinasyonlardan şaşamıyoruz.

Arsenal 125. Yıl Forması


Arsenal'in kuruluşunda giyilen forma bu değil. Arsenal'in kuruluşunda giyilen forma, düz bordo renk, hatırlarsanız bir kaç sene önce yapmışlardı. Ancak Arsenal'in klasik forması bu forma. Bu forma ile tanınıyorlar. Arsenal'in home forması ne diye sorsanız, 3 yaşındaki bir İngilize, size bunu çizer. Yukarıdaki fotoğraf 1970-71 sezonunda çekilmiş bir takım fotoğrafı. Takım fotoğrafı çekilmek de bir İngiliz kültürüdür. Bu sayede hangi sezon hangi home formayı giymişler görebiliriz. Kuruldukları ilk günde de çekmişlerdir bunun gibi bir foto. Her neyse; dolaşılan bir hikaye var. Bir resim hazırlanıyor ve resimde gelecek sezon giyilecek olan Arsenal'in home formasının resmi konulmuş, arkasında da bu yukarıdaki 1970-71 sezonunda çekilen fotoğrafın tamamı var. Güzel bir sunum yapılmış anlayacağınız. Hem 125. seneleri, hem de 70-71 sezonunda lig ve fa cup'ı kazanan efsane forma anısına, o formanın birebir görünümünde, modern bir versiyonunu yapmaya karar vermiş Nike. Ya da biz öyle düşünüyorduk ! Gördüğünüz gibi logo o dönemin Arsenal logosu ve de reklam da, diğer takımlarda görüldüğü üzere, yıl dönümüne özel formalarda olduğu gibi küçük ve logonun altına yerleştirilmiş. Yani formaya kısaca bakacak olursak bir Arsenal taraftarı olsaydım bayılırdım. İlk gün store'un kapısında yatardım, o derece güzel düşünülmüş ve resimde de yazdığı gibi modern ve nostaljinin harika bir karışımı.


Bir de işin gerçek kısmına bakalım. Bu forma güzel bir sunumla internete sızdı ve her sanal ortamda yayınlandı. Çok beğenildi ve bizim ülkemizde görmeye alışık olmadığımız için de, çok sevildi, imrenildi. Ancak bu formanın gerçek olmadığı, bir şakacının bizleri kandırdığını okudum bazı yerlerde. Detaylı araştırmalar sonucu Arsenal'in bir önceki Home formasından modifiye edildiği ortaya çıkmış. Yani tabi ki gelecek sezon Arsenal için özel bir sene olacak. Tabi ki de çok özel, içinde 1000 çeşit anlam ve nostalji barındıran detaylar olan forma tasarlanacak. Bana kalırsa da tıpkı bu forma gibi bir dış görünüşe sahip bir forma tasarlanması muhtemel. Hatta ihtimal vermesem de, reklam ve logo tıpkı bu formadaki gibi olabilir. Ancak son haberlere göre resimdeki forma gelecek sezonun forması değil, bir tasarımcının ve Arsenal taraftarının hayalindeki 125. yıl forması gibi gözüküyor.

4.


Bu sezonkinden daha iyi oldukları kesin. Kırmızı detayı olayı hem hoş, hem de ilginç hale getiriyor. "Neden kırmızı?" diyecek olana, aşağı bak derim.



Daha önce sarı veya altın renk ayrıntılar oluyordu home formada. Demek ki bundan böyle kırmızı da eklenebilecek. Sarı veya altından çok farklı bir hava kattığı kesin.
Ama şöyle bi'şey var. İngiltere'nin diğer 3 büyük takımının ana rengi kırmızı iken, kırmızıyla alakası yok gibi görünen 4.nün de kırmızı detaya sahip olması işleri karıştırır, öyle değil mi? Burda olsa iç savaş çıkar, ama orda ne olur, göreceğiz.



Chelsea formalarında son sezonlarda hep gördüğümüz gibi, göğüs reklamı yine çene hizasında. Joe Cole'un da ağzını burnunu kırasım geliyor.

-bu başlığın ilk yorumunu da okuyuverin.

Beni İlgilendirmez Aga

Hayırlı olsun, yeni bir akımımız daha var artık:"X bizi ilgilendirmez". Bu laf aslında önceden de söylenirdi ama, bu ara nedense daha bir yoğun söylenir oldu. Hemen en son örneği verelim:"Biz kendi maçımızı kazanalım, derbi bizi ilgilendirmez". Ya abi deli misin nesin, sen Antep'i yensen, alttaki 3 takımdan ikisi (ki bu hafta 2 tanesi birbiriyle oynuyor, yoksa 3 de denir) puan kaybetse sen yine "bizi ilgilendirmez, hön hön hön" mü diyeceksin, yoksa kalkıp göbek mi atacaksın. Bursaspor ile nerelere gelmişsin, şükür edeceğine kasılmaktan nefes alamıyosun.

Geçen Senol Güneş de benzer bi' laf etmişti. Herkes bi' Morinyo havalarında amına koyym. O bizi ilgilendirmez, şu bizi ilgilendirmez. Şimdi kalkıp da Frank abim "üstümüzdekilerin puan kaybetmesi beni ilgilendirmez, ben yeni çıkan rock gruplarını incelerim" mi desin ulan.

Ben nasılsa liderim, altımda ne olursa olsun. Tabii amına koyym. Bu kadar cool olunca, sana şampiyonluk geliyor zaten.

Ne İçtiyse...

Oğlan Bizim Kız Sizin

Gudik bir Msn muhabbeti.

Lappap:(-)
Selocan:(+)

- Abi
- Chao'yla anlaştım
- Blogun yüzde 50'si karşılığı
- Nikah şahidi olucam
- Büyüyoruz
+ :D :D
+ Chao ne zaman evlencek lan
+ Genç o daha
- Abi bilmiyorum
- Aşık oldum filan diyo
- Yazmış burdan "biri benim şahit olur mu" tıvitırdan
- Ben de dedim
- Ver yüzde 50 yi
- İş tamam
- "Anlaştık" dedi
+ Abi aşık olduğun insanla şap diye evlenmek zor iş
+ Kız ne diyo acaba
- Gırgır yapıyodur ya
- Ama gerçek olduğunu düşünsene
- Düğüne gidiyoruz filan
- Puhauahuahu
+ Daha doğrusu, şap diye sevdiğin insanla evlenmek
- Evet
- Ulan efendi gibi aşık olayım var ya
- Evlenmesi eksik kalsın
+ Beni sevmiyo abi Chao
+ Çağırmaz
- Sikerler
- Benim kontenjanım var (neye güvenip söylediysem bunu da)
+ :D
+ Ben gitmem lan
+ :D
- Haydaaa :D
- Yanlız biz de nereye getirdik ha
+ Hakkaten ha
- Dur lan
- Bu muhabbeti bloga koysam mı ben...

Parçalı Mı, Çubuklu Mu ?



En korktuğum tasarım budur. Nedir bu tasarımın ardında yatan ? Geceleri uyuyamıyorum, bu formanın ana şekli nedir abi ? Çubuklu mu, parçalı mı ? Delirmek üzereyim. Formanın masa üzerine serilmiş fotolarına bakınca çubuklu. Bazı maç fotolarına bakınca yine çubuklu, ancak bazı maç fotolarına bakıyorsunuz, aha parçalı ! Galatasaray'a yapsan sövemem ben bu formaya çubuklu diye, ancak parçalı da demem. En azından Galatasaray parçalısı gibi değil. Gerçi 94-95'te bunun kadar tehlikeli olmasa da, benzer bir tasarımımız olmuş. Eğer Galatasaray böyle bir forma yaparsa, akıl sağlığımı yitirebilirim. Barcelona'ya yakışıyor o ayrı. Klasik formaları çubuklu ancak ilk formaları parçalı. Bu sebeple böyle bir tasarım onları rahatlatır.


Hacı Lappap'ın şöyle bir yazısı da vardı GS Formaları'nda.

Model: Ronaldinho

Beyinsiz


Beyinsizce yapılan protestonun en çarpıcı fotoğraflarından biri. ultrAslan'ın A'sını küçük yazanlara saldıran, buna dayanamayıp yanlış yazana hakaret eden "duyarlı" zihniyet, Metin Oktay'ın resminin baş aşağı asılmasını normal görmüş. Allah belanızı versin. Hepiniz küçük a sınız...

Resim Kaynak: Çimlere Basma

Batı

Abi Batı konferansı'nda işler çok acayip karışık. Şimdi bak:Birkaç gün önce 2'den 5'e kadar olan takımlar aynı dereceye sahipti. Şimdi Dallas bi' galibiyet önde diğer üçünden. İlaveten 6'dan 8'e kadar olan 3 takım da birbiriyle aynı derecede. Yani son 2 maçın oynanacağı şu 3 günde, işler çok karışacak. En beteri de, bu 2 ayrı grupta birbirleriyle oynayacak takımların olması.

Mesela;ilk önce alttaki gruba bakalım. Ordaki üçlüden Portland, dün Lakers'ı yendi ve hem gazı aldı, hem de bugün için durumu 3 takım arasında eşit hale getirdi-bu maç hakkında Lakers'ın Blazers ile oynamamak için saldığı söylentileri var ama, bilemiyorum. O Portland, bugün kendisiyle aynı dereceye sahip Oklahoma ile oynayacak. Kaybeden büyük ihtimal 8. bitirir normal sezonu, çünkü bugün Spurs, çok büyük ihtimal yeneceği Minnesota ile oynayacak. Bildiğin birbirini yiyecek Portland ve Thunder. Biz de az şanslı değilmişiz ha.
Bizim son maç, Dallas ile. Yani Oklahoma ve Portland'ın bugün birbiriyle oynayacağı ve birinin elbet kazanacağını düşünürsek, biz Dallas maçında 6.lık için oynayacağız. Hem de üst tarafı karıştırma imkanımız olacak. Dallas bugün Clippers ile oynuyor. Farzet ki onlar yendi Dallas'ı-Baron hadi la. Üstüne bize de yenilirlerse, o üstteki dörtlüde acayip şeyler olur.

Üst grup için en kritik maç ise, normal sezonun son günü, yani 2 gün sonra oynanacak olan Jazz-Suns karşılaşması gibi görünüyor. Şu anda bu 2 takım aynı derecede. Jazz bu maçtan önceki gün, yani yarın Golden State ile oynayacak ama, Suns aynı gün Denver ile oynayacak. Ki bu maçın da Jazz-Suns kadar mühim olduğunu düşünürsek, üst grubun anahtarının Suns'ın elinde olduğunu söyleyebiliriz. Şu anda 5.ler ama, bakarsınız play-off'a 2'den girerler bu maçların ardından.

Bu normal sezonun son dönemlerinde play-off için kasmayan takımlar genelde salar, az süre bulan oyunculara şans verir filan ama, bazen de fikstürleri gereği ligin gidişatı için önemli konuma gelebilirler. Golden State'in şu andaki hali gibi. G.State normal sezondaki son 2 maçında evinde Utah ve dışarda Portland'a karşı oynayacak. Bu 2 maçta alacağı 2 galibiyet, bütün dengeleri bozabilir. Ki nasıl bir oyun stiliyle sahada yer aldıklarını düşününce, bu hiç de zor değil.
Mesela Memphis de şu son 3 günde Denver ve Oklahoma ile oynayacak. Belki bu 2 maçtan birinde alacakları galibiyet, sıralamaya etki edecek. Bütün sene hiç süre bulayan bir tek oyuncunun gazı, karşı takımın play-off gidişatını bozacak.


Son olarak Spurs için hangi sonucu istediğimden bahsedeyim. Geçenlerde ufak bi'şeyler yazmıştım bizimkiler hakkında. Orada Suns'ı istediğimden dem vurmuştum. Yine aynısını söyleyeceğim, fakat Suns ve biz 3 gün sonra hangi sırada oluruz, bunu bir tek yukarısı bilir.
2. turun bile iyi sayılacağı bir sezonda -ki playoff tecrübemizi hesaba katınca, daha yukarılar niye olmasın da diyoruz- ilk turda Dallas ile filan eşleşmek, sakat olabilir. Gerçi geçen sezondan hesap var, ki ayrıca Dallas'la aramızda az-çok bir playoff rekabeti vardır, belki de eşleşmemiz iyi olabilir.

ForFor


Peder bey dergilerin bi' kısmını almış bugün. İşte Galatasaray filan. 4-4-2 de var. Elime aldım dergiyi. Lan dedim, yanlışlıkla Uykusuz'u filan mı aldım. O kadar ince yani dergi. Zaten Banu Yelkovan sonrasında düşüş var gibi. Bir de niceliksel geriye gidiş kötü.

Bir de, yazıların yüzde sekseni Ali Ece abinindi. Başka kimse kalmadı herhalde yazacak. Ya da Ali abi o kadar iyi ki, başkasına yazdırmıyorlar bi'şey.

Krallar Gibi


Real Madrid'e karşı Barcelona. Hollandalılar'a karşı Almanlar. Bambaşka bir ekole karşı bambaşka bir ekol. Farklı olmayan tek şey bu 4 oyuncunun da krallar gibi yaşaması.


Cruyff ve Neeskens'i biliyoruz zaten. Paul Breitner (Bonus olan) ve Günter Netzer'i 1974 tarihli gazete haberinden hatırlayalım.

Hermann




Hamburg'un maskotu Hermann. Gelişine iyi vurur.

Edit:Hermann, hacı değerimi bil. Benim sayemde Ntvspor'lara çıktın. Bi' allahın kulu seni Rtl'ye çıkarttı mı Alamanya'larda. Yaa.

Fark


Tribün hayatı boyunca bir kez bile hakkı ile para verip bilet almamış, üstüne her maç öncesi kendisine verilen bedava biletlerden karaborsa paralarını yeyip, altına lüks arabalar çekmiş adamlar ve onlara yakın olmayı, onlar ile takılmayı meziyet sanan, bunu bir övünç kaynağı olarak gören tipler, bugün akıllarınca futbolculara "Galatasaray ruhu" dersi vermeye kalktılar. Futboldan zerre kadar anlamayan, tribüne girip çıkmayı sadece meslek olarak gören, 90 dakika boyunca bir kez bile maça bakmayan, hatta Galatasaraylı oldukları bile şüpheli tipler, takıma akıl vermeye kalkıyorlar. Galatasaray takımından önce tribünün bu ruhu öğrenmesi lazım. Takımın oyuncularının değiştirilmesinden önce, tribünlerin değiştirilmesi lazım. Geçtiğimiz haftalarda Fenerbahçe'ye laf edenlere soruyorum, bizim ne farkımız var ?

Bela


Bu adamlarla aynı takımı tuttuğum için utanç duyuyorum. Allah belanızı versin lan. Neill'in sağ bacağı götünüze girsin. Yavşak herifler.

Baklava


Beşiktaş'ın sezon boyunca en çok dikkatimi çeken olayıdır bu baklava forma. Ben tasarımını beğenirim, güzel bir forma olduğunu düşünürüm. Ancak sezon boyunca çok fazla giyildiğini gördüğüm için, soğuma noktasına geldim. Hatta üst üste o kadar çok giydiler ki bu formayı, bıkkınlık geldi bana. Çok merak ediyordum; Acaba ben mi abartıyorum, yoksa hakikaten çok fazla mı giydiler bu formayı diye. Sonunda da geçen hafta karar verdiğim araştırmamı yaptım. Şimdi çıkarttığım rakamları, siz bakalava severlerle paylaşayım. Genel görüntüden, küçüle küçüle gideceğim;


Beşiktaş şu ana kadar Lig, kupa ve ŞL'de toplam 37 maç yapmış. Bu 37 maçta 21 kez baklava formalarını giymişler. 13 kez Beyaz formalarını (pençe), sadece 3 kez de Çubuklu formalarını giymişler. Bu bütün resmi maçların istatistiği. Görüntü ortada.

Lige bakalım; 27 kez maç yapmış ligde (Ankaraspor maçları yok). Bu 27 maçın 17'sinde Baklava formalarını giymişler. 8 kez Beyaz formalarını (pençe), Sadece 2 kez, evet sadece 2, Çubuklu formalarını giymişler (Biri sezonun ilk yarısı oynanan GS-BJK maçında). Ligde 2. yarı başlayalı 11 maç yapmışlar. Bu 11 maçın 8'inde Baklava formalarını giymişler ! Ayrıca Lig'in 13. haftası ile 20 haftası arasında oynanan maçlarda (arada Ankara maçı yapılmadı) üst üste tam 7 kez Baklava formalarını giymişler. Araya devre arası girmiş ve bu devre arasında kupa maçlarına çıkmış BJK farklı formalarla. Ancak sadece Lig'e bakıldığında, 7 hafta boyunca ev veya deplasman farketmemiş, ligde üst üste aynı formayı giymiş.

Türkiye Kupasına bakalım; Kupada daha grup maçlarında elendi biliyorsunuz. Bu grup maçları da ligin devre arasına denk gelmişti. 4 karşılaşmaya çıkan Beşiktaş, içerde oynadığı 2 maçta da baklava formasını giymiş, deplasmanda oynadığı bir maçta çubuklu diğer maçta beyaz formasını giymiş. Kupada Home forma baklava olmuş anlayacağınız.

Şampiyonlar Ligi'ni de es geçmek olmaz; 6 maça çıktı bu turnuvada. Bu turnuvada oynadığı hiçbir maçta çubuklu formalarını giymediler. 6 maçın 4'ünde beyaz formalarını giydiler, diğer 2 maçta baklavayı tercih ettiler.


Peki bir de bu baklava formanın home away durumuna bakalım. Yine genel görüntüden küçüle küçüle gideceğiz;

Bütün sezon boyunca, hem lig hem kupa hem de ŞL'de; toplam 21 kez giyildiğini söylemiştik bu formanın. Toplam 13 kez İnönü stadında bu formayla mücadele etmiş BJK. 8 kez de deplasmanlara gitmiş. Ligde 11 iç saha maçına bu formayla çıkmış, deplasmanlarda da 6 maçı yine baklava formayla oynamış. Türkiye kupasında, yukarıda da yazdım, oynadığı toplam 2 iç saha maçına da baklava forma giyerek çıkmış, deplasmanlarda ise bu formayı tercih etmemiş hiç. Şampiyonlar Ligi'nde ise tam tersi bir durum; İç sahada Home formamız dedikleri beyaz formaları ile çıkmışlar bütün maçlara, deplasmanda oynadıkları 3 maçın 2'sinde baklavayı tercih etmişler. Diğer deplasman maçında da beyazı giymişler. Çubukluyu hiç kullanmadıklarını söylemiştik.


Peki Beşiktaş bu formayı neden giyiyor. Onlara uğurlu mu geliyor, yoksa sadece görüntüsünü mü beğeniyorlar ? Bunu da araştırdım. Baklava formalarını giyip çıktıkları maçların kaçını kazanmışlar, kaçında berabere kalıp yenilmişler, bunlara da bir bakalım. Acaba gerçekten uğurlu mu bu forma;

Toplam bu forma ile oynadıkları 21 maçın 12'sini kazanmış Beşiktaş. Baklava forma ile oynadıkları 7 maçta berabere kalmışlar ve bu formayla oynadıkları maçların sadece 2'sinde kaybetmiş Beşiktaş. Lige baktığımız zaman sadece tek maçını kaybetmiş bu forma ile oynadığı. Yine ligde, 10 maçı kazanmayı başarmışlar ve 6 kez de berabere kalmışlar bu forma ile. Türkiye kupasında ise orantılı bir sonuç var. 2 kez bu formayla oynadıklarını söyledik yukarıda. Bu maçların birini kaybedip birini kazanmışlar. Şampiyonlar Ligi'nde ise bu formayla çıktıkları toplam 2 maç var ve o 2 maçı da kaybetmemişler. Bir beraberlik ve bir de galibiyet var ki, BJK'nın Manchester United'ı İngiltere'de yendiği ve kupadaki tek galibiyeti olan maçta giyilmiş bu baklava forma. Yani şöyle bir bakıldığında bu formanın BJK'ya uğurlu geldiğini söyleyebiliriz. Bu formayı sırtlarına geçirdikleri 21 maçta sadece 2 mağlubiyet. Fakat formanın şöyle bir de uğursuz tarafı var. Epey berabere kalmışlar bu formayla. Ancak galibiyet sayıları beraberlik sayılarından fazla (tabi öyle olacak).


Konumuz Baklava formaydı ve bunu yazdık, ancak araştırmayı bu kadar kapsamlı yapınca zaten az buz giyilmiş Beşiktaş'ın diğer 2 formasının da istatistiklerini yazayım bari.

Beyaz formayı toplam 13 kez giymişti BJK. Toplam 5 iç saha maçında ve 8 deplasman maçında giymişler beyaz formalarını. Ligde sadece 2 İnönü maçında beyaz formayı giymişler. Onlar da 4. ve 6. haftalarda. Ancak bu forma ligde 6 deplasman maçı görmüş. Ligde 3 kez bu forma ile kazanmış, 3 kez berabere kalmış ve 2 kez de mağlup olmuş. Türkiye Kupası'nda ise 1 kez giyildiğini söylemiştik, o da deplasman maçına denk gelmiş ve o maç kaybedilmiş. ŞL'de ise en çok giyilen forma olmasına rağmen, en cenabet forma olmayı başarmış. 4 kez giyilmiş 6 maçta ve bu 4 maçın 4'ünü de kaybetmiş Beşiktaş. 3 kez İnönü de Şampiyonlar ligi maçına çıkılmış bu formayla, 1 kez de deplasmana gidilmiş.

Sıra geldi en kolay formaya. Çubuklu forma... Bu forma zaten topu topu bütün resmi maçlarda (37) sadece 3 kez giyilmiş. Şampiyonlar Ligi'nde hiç giyilmemiş. Lig'de, biri GS maçı olmak üzere, sadece 2 kez giyilmiş. Bu 2 maçın 1'i kaybedilmiş (GS), diğeri kazanılmış. Yine bbu 2 maçın biri iç saha, diğeri dış saha. Lig dışında tek maç Türkiye Kupası'ında deplasmanda giyilmiş ve Beşiktaş bu maçı kaybetmiş.


Araştırma sona erdi. Türkiye'nin rezalet olan forma kültürü konusuna 3 büyüklerin bir takımını örnek göstererek size sunmaya çalıştım. Aynı araştırmayı Fenerbahçe için de yapacağım. Galatasaray'ın kini ise sezon sonu diğer blogda yazacağım. Beşiktaş'ın baklava forma takıntısı benim abarttığım kadar varmış gerçekten. Yani çok giyildiğini düşünerek bu araştırmayı yaptım, yanılmamışım. Bir diğer konu da çubuklu forma meselesi. Bu sene Home forma olması planlanan çubuklu formalarını 37 maçın sadece 3'ünde giymişler. Bu rakam oldukça skandal.

Bu araştırmadan sonra canınız baklava çektiyse. Güllüoğlu'nu hatırlatayım. Ancak logosunda hitit güneşi olanı değil (yani heryerde olanı), Galata kulesi olanı tercih edin derim. Yani sadece tek şubesi olan (Karaköy) Güllüoğlu.

Kazanır


Olayı bilmeyenler, bir alttaki posta.
Ufak forma koleksiyonuma bir tane daha ekledim hacı. Bir sürü şey söyleyesim var maç ve yan faktörleri hakkında da, eah, siktir et.

Bu Kim Be ?


Pepe bildiğiniz üzere Aralık ayında sakatlanmıştı ve bu rahatsız defans oyuncusunun 6 ay boyunca sahalardan uzak kalacağı söylenmişti. Tabi bu kadar süredir göz önünde olmayınca, futboldan uzak kalınca, canı sıkılmış imaj değişikliğine gideyim demiş. O yıllardır dazlak görmeye alıştığım adamı böyle görünce tanıyamadım. Roberto Carlos uzatsa saçları herhalde bir ona şaşırırdım. Bir saç bir insanı bu kadar mı değiştirir. Robbie Williams ??

İddia

Şimdi yarın malum. El Kılasiko. Ben ve Selocan da, azılı birer Barça ve Real sempatizanıyız. Dedik ki, iş daha şamatalı hale gelsin. İddiaya girelim. İlk akla gelen forma tabii. Biz de forma olsun dedik. Benim için daha iyi hacı. Kazanırsam tabii. Ne ara alabileceğim yoksa bu sarıyı.


Ben kazanırsam, şu Iniesta'nın elinde göremediğimiz sarı formaya sahip olacağım.


Selo kazanırsa da, ben ona şu apaçinin üstünde gördüğünüz harika beyaz formayı.

Aslında tersi olsa ben yine razıyım lan. Real tarihinin en güzel forması belki de bu.
Dostluk kazanmasın...

Burun


05-06 sezonu büyük ihtimalle. Pienaar, Sneijder, Heitinga, De Jong. Güzel nesildi la. Da, şu soldan üçüncü abi kimdi. Bi' elatıverin de, bulalım.

Edit:Yannis Anastasiou imiş. Aşkın'a teşekkürler. Ne burun var be. Kesin Pontus kökenli bu abi. Giresun filan mı acaba.

Eski De Eski


Daha önce Goal'ün bu konudaki dikkatsizliğinden 67 kez bahsetmiştik. Gördükçe yazacağım, kimin bu konularda sıçtığını.
D-Smart'ın futbol temalı kanalları Barcelona'nın eski logosunu kullanıyor tanıtımlarda. Ayrıca yanlış görmediysem Ntv de El Clasico'nun tanıtımlarında eski logoyu kullanıyor. Koca medya kuruluşları. Ben utanıyorum, onlar farkında bile değil.

Bu Da Düşer


Ajax-Abn Amro uyumundan sonra, bir yıllardır süren ve alıştığımız ortaklık daha bozuluyor bu sezondan sonra. Liverpool'un göğüs reklamı artık Carlsberg yerine bu dayılar olacak-kredi şirketi mi neydi, unuttum şimdi. İsterse kerane reklamı olsun. Bizi üzen, artık o alıştığımız görüntüyü bir daha göremeyecek olmamızdır. 20 sene olmuş abi, az mı. Ha tabii, o sürede şampiyonluk da gelmedi, taraftar kısmını bu ilgilendirir. Beni de bu.

Geçen sezonki griden sonra bunun da böyle arka planının desenli olması, harika nostaljik ayrıntılar ayrıca.

Trujillo

Şimdi aga bak. Bi' şu var:


Bir de şu:


Yani ne, biliyor musun? James dayı bunu tutunca Fenerli, Robert abi de onu tutunca bu takımların taraftarı oluyor. Karşı tarafa üstünlük sağlıyorsun. Yav bunu feysbuk'da profil resmi yapan arkadaşım var benim abi. Normal şartlarda intihar etmem gerek. Sikeyim aklınızı ya. Bu mudur olay, gerzek herifler.

Messiah


Başka ne olabilir ?

E Ama?


"E oğlum, bu sarılar öbür takıma topu hiç vermiyo' ki?"

Bu akşamüstü, Arsenal-Barcelona ilk maçın tekrarını izlerken, Babaannemin tepkisi...

(Maalesef duruma uygun sadece bu resmi bulabildim. Bi' Allahın kulu da o pasları yansıtabilen fotolar çekse filan, bi'şey yapsa ya.)

Nereden Nereye 16


Spurs, Play-off, Falan

Parker iti sakat. Finley de gidince, böyle geneli toy ve yetersiz bir kadromuz varmış gibi görünüyor. Ama şu son dönemde Manu'nun iteklemesiyle yaptıkları... gerçekten umut veriyor bana. Umuttan kastım "yüzük" değil. Şu durumda yüzük bekleyecek durumda değilim. Ama en azından sezon ortası gibi vaziyetimizin nasıl göründüğünü düşünürsek, 2. tur bile bir açıdan harika olacaktır. Ki bana daha fazlaı da olabilirmiş gibi geliyor.

Özellikle -Lakers'ın ne durumda olduğu farklı mesele, ne olursa olsun- dünkü LA galibiyeti, çok umut verdi bana. Maçı izlemedim. Çok da önemli olduğunu sanmıyorum. Mesele, Spurs'ün bu kodamanlara karşı ne kadar direnebileceğidir.

Eğer Manu, bu manyaklığa play-off'ta da devam ederse, cidden beklediğimizden daha ilerlerde bulabiliriz kendimizi. Parker ne zaman dönecek, bilmiyorum. Dönecek mi, onu da bilmiyorum. Ama "bu Manu", post-season'da daha bir kasacak olan TD, ne yapacağı hiç belli olmayan Hill, clutch insanı Mason abim varken bende umut var hacı.

Burada bir de, tam şu anda aynı dereceye sahip olan 2 ile 5. sıra arasındaki o gruptan bahsetmek istiyorum. Bizim 7. bitirdiğimizi düşünürsek, normal sezonu, biz bu 4 takımdan biriyle oynayacağız. Sanırım o takımlar da, bize denk gelmek istemeyeceklerdir. Portland ve Thunder belki oynasak bizi elerler bile ama, bu 4 takım (yani Utah, Pho, Denver ve Dallas) onları bizden fazla ister. Sebebi de belli:tecrübe/tecrübesizlik. Peki ben ve diğer Spurs'lüler bunlardan hangisini ister? Belli, Phoenix Suns tabii ki. Geçtiğimiz 5 sezonda 3 kez elediğimiz Suns'ın oyun karakterinin play-off için ne kadar uyumsuz olduğunu hepimiz biliyoruz. Her ne kadar savunma direncimiz eskisi kadar değilse de, ben yine de Suns'a ters geleceğimizi düşünüyorum.

Gelenek


Sevgili Matthias'ın blogundaki resmi görünce aklıma geldi. İngilizlerin forma kültürlerini burada anlata anlata elimizde tüy bitti. Yaptıkları hiçbir formaları rastgele değil, illa ki tarihlerinde bir yerden geliyor her formaları. Arsenal'in hem 125. yıl, hem de Highbury'nin son senesi anısına yaptığı bordo forma, Manchester United'ın Lacivert forması vs... Her takımın her sezon giydiği formalarının tarihte bir yeri var İngiltere'de. Son olarak Liverpool'dan gideyim. Bu seneki 2 away forması da mükemmel, tek vasat formaları Home formaları. Burada siyah formalarını yazmıştı Lappap Hacı, bir diğer mükemmel formaları da beyaz formaları. Genellikle Avrupa'da giydiler. Beyaz şortu da olmasına rağmen esas şortu siyah bu formanın. (Adamlar her 2 formasına da 2'şer şort düşünmüşler)

1985-1987

1998-2000

Tabi ki bu formanın da tarihte bir yeri var. Ben 85 yılından itibaren birkaç resim paylaşayım, ancak daha eski olduğunu da söyleyeyim. Yani 25 seneden çok daha eski bir süredir beyaz üst siyah şort giyiyor Liverpool. Bu arada şöyle bir geçmişe gittim. Liverpool'un ana rengi dışında kullandığı renkler de fix. Sarı, Beyaz, Yeşil ve Siyah renkleri sürekli sezon sezon giyiyor, değişe değişe... Başka da bir renge, maceraya bulaşmıyor Liverpool. Aslında bu da bir İngiliz geleneği. İngiliz takımlarının pek çoğunun away renkleri bile bellidir ve her sene hangi renk away, ya da 3rd çıkacak diye düşünmezler. Bildikleri renklerden 2'sinin seçileceğini bilirler.

2003-2005

Güzel İkili 8

Göt


Kutsal topraklardan dönerken, bir de Balıkesir Merkez'e uğrayayım dedim. Orada da bazı muhterem dostlarımız var. Hem de birkaç spor eşyasına bakacaktım.
Bu yukarda gördüğünüz 04-06 Hollanda home formasının fiyatını 2 sene önce bir Balıkesir ziyaretinde sormuştum. Cevapları 92 milyon olmuştu. Bunlara bi' güzel sövüp çıkmıştık dükkandan.
Bakın, tam 2 sene geçti. Girdik dükkana. Ama ben "orası" olduğunu unutmuşum. Arkadaşın biri ayakkabı bakacaktı, ona girmiştik. Ben gördüm formaları, ilerliyorum "bu sefer de indirmediyseniz siktim belanızı" diyerek. Geldim formaların yamacına. Etiketi elime aldım.
...
Rakam aynı idi. Olabildiğince makul ve naif bir şekilde benimle ilgilenmek üzere formaların oraya doğru seğirten böyük göğüslü ablaya dönerek, "bu formanın fiyatı nasıl hala aynı olur, 2 sene önce de böyleydi" gibisinden bi'şeyler söyledim-sanırım. O da çok saçma şekilde "o zamanın 92 milyonuyla şimdininki bir mi canım" dedi. Ben de o anda küfretmemek için "ehere mehere" bi'şeyler geveledim. Bi'kaç tane daha öyle karşılıklı cümleden sonra ben dayanamadım ve olay mahallinden uzaklaştım-amına koyyim.

2004 baharı gibi piyasaya çıkan bir forma, nasıl olur da, 2010 baharında hala aynı fiyata sahip olur, sevgili iman kardeşlerim? Çok basit söylüyorum;burda bir mantıksızlık yok mu? Bu götünü siktiğimin olayında bi' gerizekalılık yok mu lan?
İlk çıktığında 90 küsür olan Gs formaları, bazı Adidas Outletlerde filan 59 veya o civar bir fiyata düşüyor. Yanılıyorsam eğer, Selocan veya başkası düzeltsin. Ama böyle bir "1 yıl sonrası" indirimi var yani. Mantıklı olarak. Peki 6 yıl sonra bir formanın fiyatının aynı kalması nası' bi durum? O formanın elinizde kalması bile garipken, nasıl olup da "elden çıksın ulan" deyip az veya çok fiyat indirip satmıyorsunuz? Gidip sanayiide bi' ustaya Swoosh yaptırıp götünüze mi sokayım illa? Eminim Nike mağazası olsa, yaparlar bi'şeyler. Ama öyle değil mekan. Hani olur ya, birçok marka filan.

Çok değil, 60 olsun, alayım abi. Bu senenin Gs forması kaldı da, gidip Hollanda formasına, hem de 6 sene öncekine 92 milyon vereceğim. Tabii amını sikiyim.

Geleceğin Total Temsilcisi


Rinus Michels'den başlayıp, Johan Cruyff, Frank Rijkaard, Pep Guardiola ile devam eden bu seride sıradaki eklenen halka kim olacak ? Tabi ki yukarıdaki isimlerden başka Total futbolu çok iyi bilen ve uygulamaya gayret gösteren teknik adamlar oldu. Örneğin Neeskens. Ancak bahsettiğim şeyi anladınız. Bu 4 isim kadar büyük bir patlama yapacak olan kişi kim. Kısacası sırasıyla Total futbolun dedesi, babası ve oğulları olan yukarıdaki isimlere, ilerde eklenecek olan küçük oğul veya torun kim olacak, onu arıyoruz.


Guardiola'ya gelene kadar bu işin üstadları Hollandalılar'dı. Hayatı boyunca Ajax forması giymiş Rinus Michels; hem Ajax, hem Barcelona, hem de 1 seneliğine de olsa Los Angeles Astecs takımında, Cruyff gibi bir ilahının içindeki cevheri çıkartmasını sağladı. Rinus, Teknik direktörlük yaparken, Johan Cruyff onun desteğiyle Total futbolun kapılarını iyice açmaya başladı. Bugün Cruyff'tan bahsediyorsak, yüzyılın teknik direktörü Rinus Michels'in de onun üzerindeki etkisini konuşmamak olmaz. Tabi bunlar uzun konular, ileride uzun uzun anlatırız. Johan Cruyff; zaten kim olduğunu konuşmak yersiz. Bugün, birçoğumuzun bilmediği, ancak ağzından düşürmediği Total futboldan bahsediyorsak onun sayesinde... Bu adamın 2 tane oğlu var. Biri hiçbir zaman onun teknik direktörlük yaptığı dönemde Barcelona forması giymemiş, hatta hiçbir zaman Barcelona forması giymemiş Frank Rijkaard. Frank Rijkaard muhakkak futbolculuk döneminde de Total futbol felsefesini benimsemiş bir adam, ancak onun bu felsefenin en büyük ustalarından biri olması haline getiren zamanlar, teknik direktörlük zamanları ve Rijkaard'ın teknik direktör iken yanında bulunan bu işin üstadları. Josep Guardiola ise Rijkaard'dan biraz daha şanslı. Cruyff gibi bir üstad ile uzun süre çalışma fırsatı olmuş, Rijkaard'dan biraz daha fazla total futbol tenceresinde pişmiş bir adam. Sonuç zaten ortada.


Kısaca kimin ne olduğunu anlattık, ama esas konudan da saptık tabi. Total futbolun gelecekteki ismi kim olur diye sormuştum. Her ne kadar Hollandalılar ile başlasa da bu ekol, aslında hepsinin altında Barcelona var. Son olarak bayrağı Guardiola'ya devretmeleri artık sadece Barselona topraklarından geçmiş kişiler dışında İspanyol, ya da Katalan kişilerine de geçtiğini düşünüyorum bu bayrağın. Ancak Hollanda da bu bir ekol, bu sebeple ilerde Cruyff'un ufak bir parmağını değdirdiği sürpriz bir Hollandalı da, Total futbol'un prensi olabilir. Biraz daha gerçekçi düşünürsek yine Barcelona, hatta yine o memleketin bir ferdi bayrağı taşıyacak isim olacak. Peki bu isim kim olacak ?


Rijkaard ve Pep henüz gencecik adamlar, daha ilerde çok takım çalıştıracaklardır. Ancak hayatta herşey toz pembe değil. Zamanında Cruyff bile şutlanmıştı Barcelona'dan (daha sonra pişman olsalar bile). Guardiola'nın ve Barcelona'nın bu müthiş futbolunun da elbet bir süresi olacaktır. Süre dolunca da yeni arayışlara gidilecektir. Peki yahu kim olacak ? Bence geleceğin total futbol temsilcisi, hem de çok da uzak olmayan bir geleceğin ismi Xavi olacak. Tıpkı Guardiola gibi müthiş bir oyun zekasına sahip ve arkasında Cruyff'dan başlayan, Rijkaard ile devam edip Guardiola ile son bulan bir total futbol fırtınasında çarpılmış bir adam bu Xavi. Hem de taa alt yapıdan beri. Daha küçümenken sadece futbol oynamayı değil, onu okumayı öğrendi. Sadece Xavi değil tabi bunu öğrenen, alt yapıdan gelen herkes öğreniyor. Ancak Xavi'de ben bu ışığı görüyorum. Bence Guardiola'dan sonraki isim Xavi olacaktır. Belki hemen arkasından gelmez, ancak birgün elbet onun da adını bu total futbol insanlarının arasına yazacağız.