Bok

Efenim bizim neslin en kötü tarafı, daha doğrusu azıcık farkındalığa ulaşmışlar için en kötü tarafı, bu farkındalığın getirdiği, "içinde bulunduğu neslin ne kadar yitik ve ziyan olduğunu görmek"tir.
Bunda kasıtlı ve aklı başında yapılan tercihler çok çok az yer kaplamaktadır. Bu yenen haltların geneli, bilgisizlik, cahillik, görmüş-geçirmemişlik ve tecrübesizlikten kaynaklanır. İşi yapan bünye de durumun ayırdında olmadığı için, genellikle boku yer. Ne bileyim, hayatı kayar. Ööyle ziyan olur gider.

Hani şey vardır ya, "80 sonrası gençlik apolitize" muhabbeti. O var evet de, apolitize olup, başka hiçbir sike yaramamak da cabası. Ha sanki 80 öncesi çok bok yedi ya, o da ayrı.
Öyle ucube bir nesil veya güruh oluştu. Hiçbir sike yaramayan, hiçbir boktan anlamayan. İşi gücü "takılmak"tan ibaret olan.

İşin acı yanı, ben ve benim gibilerin, onlardan ayrı durma gibi bir şansımız yok. Ne bileyim, onlar mahalle kahvesinde gördüğün veya sokakta arada görüp 2 laf ettiğin yaşlı amcalar değiller. Senin de içinde bulunduğun kalabalık onlar.
Hani nasıl o 60-70'lerin romanlarını yazan eski tüfekler filan çıkıyor ya, bizim için de bu geçerli olacak. Ne kadar boktan bir nesil olduğumuzu yazacaklar. Kimse yazmazsa ben yazarım zaten.

Bir de bizden sonrası var ki, ona hiç girmiyorum. Onu da onlar düşünsün. 89'dan sonrası pislik. Tamamen bok. Hem de en cıvığından(istisnası var dememe gerek var mı?).
Bunu, ülkemizin durumuyla bağdaştıralım bakalım:zaten elde batmakta olan bir ülke var. Ve bizde hep söylenir bilirsiniz, gelecek gençlerindir filan. Evet öyledir de, gençlikten cacık olmuyorsa ne yapacağız hacı? Bilemiyorum, belki de bizden öncekiler de benzer şeyler söylediler. Orasını karıştırmayacağım;ki zaten çok da ilgilendirmiyor.
Gelecek gençlerinmiş;gençlerin evet, her zaman öyle olmuştur. Sonuçta fanilik var öyle değil mi. Bu durumda umut da her zaman vardır. Ama umudu taşırken, bir yandan da onun gerçekleşmeme olasılığının ne kadar olduğunu düşünmek lazım. Öbür türlü sıçarsın zaten.

Ülke kötü durumda:sen gençleri bekliyorsun:gençler sıçmış batırmış bile:sende umut var.
Sonuç:belli.

Ülke içinini bırak, kişisel bak. Bu kadar ziyan hayat. Ne için ki. Hiç mi farkındalık yok.

Çok dağınık bir yazı oldu, büyük ihtimalle de ne demek istediğimi filan anlatamadım. Son bir örnekle bitireceğim. Çok içleniyorum bu vaziyete çünkü.

Bizim bir arkadaşımız var. Dişi bir arkadaş. Aslında bayağı da akıllı. Ne bileyim üniversiteye gidiyor filan. Onu da bırak, okur eder. Kafası çalışır bir tip.
Ama bu kızcağızın öteki tarafı da var ki, süzme salak mı diyeyim ne diyeyim bilmiyorum.
Bir kere gerizekalı, amacının ne olduğu malum erkeklerle birlikte olur. Hanzo misali. Siz uzaktan "lan, nasıl lan, nasıl olur!" yollu şaşırıp üzülürsünüz.
Bir arkadaş çevresi var, yapış yapış. "Janım, yafrum"ların bini bir para. Bin tane kankası var. Hepsi canı. Hepsi yavrusu.

Bu kızı gördükçe yemin ediyorum kendi kızım böyle kötü yola düşmüş filan gibi üzülüyorum ulan. Ne iğrenç bir hayat. Nasıl insanlar. Hadi azıcık kırıntısı olmasa, hiç üstünde düşünüp uğraşmayacağım ama, yazık ulan. Vallahi billahi yazık. Kızımız bir de saf. Hani korkuyorum bir gün birine kapılacak, gidecek kötü yola düşecek, hayatı kayacak.

Belki de kabahat bende! Niye düşünüyorsun lan "elin kızı-oğlu" hakkında. Siken siksin, yarrağı yiyen yesin. Hayatı kayan kaysın. Sen kendi keyfine bak. Ama yok! Duramıyor ki mına koduum.
Zaten azıcık umursamaz olabilsem...

0 yorum: