Porto-Man


Maç öyle bir golle başladı ki, dünkü inanılmaz maçı yarım-yamalak izlemek zorunda kalan (ama tadını da fazlasıyla alan) bendeniz, yine mi korkunç bir maç olacak umuduyla koltuğuna yerleşti ama, hayır. Manutd'nin aşırı fazla, beklenmedik skoru koruma çabası yüzünden belki de, daha iyi bir maç seyredemedik Olsun.
Futbolda kader sahada belli olur evet ama, Porto'nun da gelebileceği, gelmesi gereken son nokta burasıydı. Geçen sezon gerçekleşmeyen Barça-Manutd finali ütopyası, bu sezon olacak gibi.

Ronaldo'nun golü inanılmazdı. Yani "beklenmedik bir anda vurdu" filan denir ya, hakikaten öyleydi. Mal mal sahaya bakarken, bir anda topu kalede gördük. 30+ vardı sanırım mesafe.

Açıkçası Manutd gibi bir takımın, bu sallantıdaki skora bel bağlaması, iyi bir futbolsever olan beni fazlasıyla hoşnutsuz bıraktı. Yani bir gole bakıyordu her şey. Şişirilen bir top sekip edip gol olsa ne olacak? Futbolun bir yandan bu kadar basit bir spor olduğunu eminim ben kadar Sir de biliyordur. Ama niye 2'yi atmaya (neredeyse) hiç kasmadılar, bilemiyorum. Nani'yi almalar filan... Boku bokuna elenebilirlerdi de.

Scholes'un bu sezon sadece 4. Cl maçında oynaması (sonradan girdi), maçta en çok dikkatimi çeken ayrıntıydı. Bu hamleyi, emektar Scholes'un yavaştan devredışı bırakılıp, diğer elemanların sisteme monte edilmesi olarak anlayabilir miyiz, bilemiyorum.

Arsenal'ın da Villarreal'i elemesiyle, 3. sezon üstüste 4 takımın 3'ü İngiliz takımlarından oluşacak, Cl yarı-finallerinde. Bu İngiliz üstünlüğü daha ne kadar sürecek, merak eder. Bir İngiliz takımının finalde yer alması yine kesin. İnanılmaz. Adamlar sezonda iki fasıl kapışıyor büyük rakipleriyle, bir ligde, bir de Cl'de.

2 yorum:

Zoma dedi ki...

Hayır ilginç olan İngiliz takımlarını tek eleyebilen de yine İngiliz takımları oluyor. Bariz bir üstünlük kurdular son senelerde.

L dedi ki...

seneye yarı finalde 4lü gelecekler herhalde artık. kuraya bağlı tabii.