Mazi Kalbimde Karadır



Resme gel. O dönemin maçlarından foto bulmak zor nette. O yüzden bu tip resimler harka geliyor bünyeye. Bu maç da ayrı hikaye zaten. Resimdeki oyuncular apayrı. Başlayalım. Hatta takımlar da lan.

Sezon 02-03. Şampiyonlar Ligi grubu. İlk grubu demek sanırım. Çünkü o zaman daha ilk gruptan sonra eleminasyon başlamıyordu sanırım. Daha sonra oldu.
Bu maç grubun son maçı. Yenersek gruptan çıkabilecektik. Ve de sanırım Barça gruptan çıkmayı garantilediği için, bu maça gencolarla/yedeklerle çıkma ihtimali vardı. Çok iyi hatırlıyorum, o gün okul bitmek bilmemişti. Ben de o zamanki sınırlı futbol vizyonumla, sıra arkadaşıma sürekli "la oğlum yedeklerle çıkıcaklar, kesin alıcaz, amına koyucaz, bekle bizi 2. tur, tieeyyt!" deyip durmuştum. Ama şimdiki ben bile olsam, o anki Lappapzade'ye anlatamazdı gerçek durumu. Zaten Ş. Ligi günleri geçmek bilmez, o gün hiç geçmemişti.
Ayrıca o gün, daha doğrusu o maç öncesi, benim Iniesta'yı ilk kez duymama vesile olmuştu. Iniesta da Barça formasını ilk kez, Barça-Gs maçından önceki Cl haftası oynanan Brugge maçında giymişti. Kendisinin Barça formalı ilk resimlerinden biri de şudur zaten. Birkaç genco daha vardı böyle altyapıdan, basın şişirip duruyordu, bunlar oynayacak, yaşadık filan diye. Sen de gaza geliyorsun işte, ergenlik.
Sonradan çok da zayıf olmayan bir 11'le çıkmışlardı sanırım.

Maç saati geldi. Biz o sezon aslında ilk olarak siyah şortla giydiğimiz, ama sonradan kırmızı şorta döndüğümüz çubukluyu giymiştik, gördüğünüz üzre. İlk golü biz yedik. Sonra Cihan'la bir kafa golü bulduk. Umutlandık normal olarak. Ama ucuz bir umuttu bu. Şimdi bakınca mesela, "nereye umutlanıyosun lan" diyorum. Ama o zaman öyle izlemiyorsun işte.
Ardından 2 tane daha yedik, ve önceki sezon galibiyeti kaçırdığımız Camp Nou'dan, bu kez kuzu kuzu yenilerek ayrılıyorduk. Zaten o 2 takım arasında dağlar kadar fark vardı.
Bir de aklımda kalan, o maçta değişik bir 11 ile sahada yer aldığımızdı. Ekşi'den Belgarath'ın maçla ilgili entry'si, aklımda kalanlara destek çıktı. Maçın büyük kısmında ilerde Baliç-Şaş ikilisiyle oynadığımızı söylüyor. Bir nevi 4-6-0 mı artık, neyse.

Sonuç olarak, Katalan ellerinden mağlubiyetle ayrılmış ve Cl'den elenmiştik.

xxx

Şimdi de takımlar açısından bakalım.

O sezon bu 2 takım açısından da mühim hadiselerin döndüğü zamanlardı. Ve de büyük bir paralellik vardı kaderlerinde. Yakından başlayalım.

2 sezonluk Lucescu döneminden sonra Fatih Terim yeniden dönüyordu ve, önceki 2 sezon çok kötüymüşüz, küme düşmemeye oynamışız gibi, herkes yeniden takımın dirilmesi, Cl'ye oynama gibi meselelerden bahsediyordu. E nasıl olmasındı, Fatih Terim gelmişti bir kez daha.
Bir ton oyuncu alındı, bir ton oyuncu gitti(emektar tayfa özellikle;Perez, Fleurquin, Victoria), gidenler geri döndü (Davala, Ünsal). Yine güzel günler görüleceğine inanıldı ama, sonuç pek öyle olmadı. Tabii o sezon morallerin bozulmasında 0-6'nın da payı büyüktü.
Başkalarını bilmem ama, o sezonki t. direktör değişikliğinin hem Gs tarihi, hem de Süper Lig tarihi açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum. Terim'in gelişi ve sonrasında biz 3-4 senelik bir bocalama dönemine girdik. Ki 06'daki mucizevi şampiyonluk olmasa, daha da uzayabilirdi bu. (Ayrıca Fenerbahçe'nin 3. üstüste şampiyonluğu aldıktan sonra daha nereye kadar gidebileceği de var ekstradan.) Diğer yandan, Bjk'ye giden Luce, daha sonra garip şekilde bozulsa da, 1.5 yıllık bir refah dönemi yaşatarak, o aralar genel olarak kötü giden Beşiktaş'ın az da olsa düzlüğe çıkmasını sağladı. Yani neredeyse bir hamle, bütün Türk futbolu'nun gidişatını etkiledi. Bok vardı getirdiler Terim'i...

Şimdi diğer tarafa bakalım. Galatasaray gibi Barça da eski hocasını yeniden takımın başına getirme hamlesini seçmişti. Orada da umutlar ganiydi. Belki de en belirgin fark, kadro yapılarıydı. Kadro değişimi açısından da benzerlik vardı diyebiliriz aslında. Barcelona'da zaten güçlü olan kadroya, bir de Riquelme ve Mendieta eklemeleri yapılmıştı. İlginçtir, Mendieta önceki sezon da Lazio formasıyla Galatasaray'a karşı oynamıştı. O sezon da kiralık geldiği Barça'da oynadı bize karşı-yukarda gördüğümüz gibi.
Burada da "eski başarılı hocayı getirme" operasyonu işe yaramamıştı. Van Gaal sezonu bitiremedi, Radomir Antic'le bitti sezon Barça için.

Şimdi şöyle bi'şey var. Yukarda da az önce değindim ama olsun. Belki şampiyonluk son ana kadar zorlandı ama, Fatih Terim'in 2. döneminin "olmayacağı" az-çok belliydi. Ama buna rağmen diğer sezonun yarısına kadar beklendi, en nihayet Rize'den filan 5 yenip hoca gönderildi. Ardından yeni sezonda tecrübesiz Hagi getirildi, ve taraftarın gönlü yapılsa da, sağlam bir yapı kurma adına, olumsuz bir hamle oldu. Sonra da şimdiye kadar beklendi. Şimdi de Rijkaard gönderilmesin diye dua ediyoruz işte.

Barça'da da sezon bitmeden Van Gaal yollandı, sezon Antic'le bitirildi. Uefa'ya gidildi. Ama yeni sezonda başkanın değişmesi, ve ilintili olarak Cruyff'ün de olaya el koymasıyla, Frank Rijkaard takımın başına getirildi. İlk sezon en başta durumlar limoni olmasına rağmen, sabredildi. Ve sonucu biliyorsunuz...

Dikkat ederseniz, iki takımın da o bocalama dönem(ler)i sonrası vardığı nokta Rijkaard. Ama Rijkaard adam değil tabii, o ayrı.

xxx

Son kısma gelelim. Bireysel yani.

Hasan Şaş için çok kritik zamanlardı bunlar. Kariyerinin zirvesinden sonraki dönemler. Dünya Kupası sonrası. Bildiğiniz gibi biraz 05-06 haricinde, bir daha asla öyle olamadı Şaş. Dışarıya gitmesi beklendi, olmadı. Kulüp içi de beklenti büyüktü, o da hep sallantıda gitti. Sonra 05-06'da 20 asistlik performans geldi. Ardından gene aynı.
Bilmiyorum, şimdi "şöyle olaydı, böyle olaydı" demek ne kadar doğru ama, keşke Dünya Kupası'nın ardından gitseydi. Büyük ihtimal böyle olmazdı.

Mendieta'nın futbol yolculuğunda da bu tip bir yol ayrımı var. Valencia ile 2 Cl finali'nin ardından gezegenin en revaçta oyuncularından biriydi Mendieta. O ara ne yapacağı, nereye gideceği tartışılırken, o tuttu, o dönem Galacticos'lardan daha beter olan Lazio'ya gitti. Onlar da 2000'deki şampiyonluğun gazıyla alıyordu herkesi zaten. Bu o zaman benim bile görebildiğim bir yanlış hamleydi. Herkes şaşkındı tabii, "nooldu bu adama" kabilinden. 2. sezon Barça'ya kiraladılar, 1 sezon orada "takıldı. Sonrası da Boro günleri, 4 sezon.
Velhasılı, böyle büyük bir oyuncu, tek bir transferle, kariyerinin içine etti. Valencia'da kalsa, hem rahatça bayrak adam kimliği taşıyacaktı, hem de Valencia birkaç yıl sonra olacağı gibi ufaktan düşüşe geçmeyecek, yine Avrupa'nın tepelerinde dolaşacaktı.
Sizi bilmem, ben yine de onu iyi hatırlayacağım.

xxx

Yazı sırasında bakınırken, bu maçtan 3 resim daha buldum. Onları da kondurayım şuraya.



Reiziger hala oralarda. Sonraki sezon son sezonu olacak. Zaten o ara hiç Hollandalı kalmıyor neredeyse. Gerard da görünüyor. Geçen Gerard'ın abisinin de intihar ettiğini öğrendim. Neydi, Sergi Lopez Segu sanırım.

Neyse efenim, son olarak da bu maçın oynandığı sezon Barça kadrosunda olan Frank De Boer'un da, gelecek sezon Galatasaray'a geldiğini belirterek, yazımızı sonlandıralım.

2 yorum:

Alfredo dedi ki...

mendieta'yı buralarda görmek çok hoş

L dedi ki...

eyvallah. imkan elverdiğince eskilerden sevdiklerimizi blogda anmaya çalışacağız.