Güzel İkili 19

Dilenci


Evet, biz de artık onlar gibiyiz. Bizim ne eksiğimiz var ulan? Biz de duyum aldık, yazıyoruz. Sikerler. Gittik bizim dayıya maçtan sonra. Oturdum rahat rahat tavuğumu götürüyorum. Ayran filan. Hop mesaj. "Abi Misi geldi" (bu da pisi pisi der gibi neyse amnakoyym). Lan dedim galibiyet üstü pilav gibi açıkladılar mı ne yaptılar, "yok abi" dedi. işte mesele burda başlıyor.

Meğer bu ibnenin amcasının bir arkadaşı altyapıda antrenörmüş. Ordan bilgi gelmiş. Yarın tören varmış filan. Aha biz de yapıştırdık duyumu. "Duyumcu blog". Duyumcu geldi haanım. Öeh.

Şimdi, eğer bu duyum gerçekleşirse, artı rep istiyorum. Olmazsa, çözüm kolay. Benim için sorun yok, gider o arkadaşımı beraber döveriz. Ben sopaları da hazırladım.

Nerden Nereye 27


U


Şili takımlarından Universidad de Chile, dikkatimi çeken tasarımlarla karşıma çıktı durup dururken. Genelde yurt dışı takımlarının yaptığı bir olay aslında bu. Hatta bir ara Trabzonspor da yapmış olabilir, ya da fena salladım. Her neyse; bazı Avrupa takımları kadınlar için de forma üretiyorlar. Bu formalar erkek formaları ile tamamen aynı görünüme sahip oluyor, ancak beden şekilleri kadın hatlarına göre uygun üretiliyor. Daha dar bel kısmı, geniş göğüs kısmı vs... gibi farkılıkları oluyor, ancak genel görüntü erkek forması ile birebir oluyor.


U C ise bu durumu biraz daha geliştirmiş, ya da geriletmiş bilemedim. Onlar erkek formaları ile alakası olmayan, tamamen bambaşka kadın formaları tasarlamışlar. Büyük ihtimal ile normal formanın taşıdığı teknolojik özellikleri taşımıyor ve tişörtün biraz daha gelişmiş bir versiyonu gibi. Ancak ben daha önce böyle bir olaya rastlamamıştım. Tamamen erkek formalarından farklı tasarlanmış kadın forması... Bunu neden yazdım; son 2 senedir kadınlara da hitap eden forma renkleri ile Galatasaray'ı renklendirdik. Ancak geçen seneki mor 89, bu seneki pembe 92 lira. Parçalı formanın aksine bu formaların taraftar versiyonu üretilmiyor. Ben olsam bu U C gibi bayanlara özel mor ve pembe renkte yukarıdaki aplanın üzerindeki gibi, daha ucuza mal olacak, dolayısı ile daha ucuza satılacak, bir nevi kadınların taraftar forması olacak bu formaların benzerlerini satardım. Eminim de alıcısı çok olur ve epey bir maddi katkı sağlardı takıma.

Bu arada U C'nin kadın futbol takımı olabilir, dolayısı ile bu forma o takımın forması olabilir. Bilmiyorum. Ayrıca resimde görünen diğer kıyafetleri de sevdiğimi belirteyim :)

Sebastian Abreu

Blogu ilk açtık. Tabii o zamanlar daha bu BarçaMania yok. Yani bi' ara hortlamış ama, işte şampiyonluk serisi bozulunca filan, durulmuş. Bol bol Barcelona hakkında yazıyorum. "Biz" diye bahsedebiliyorum. O sezon işler iyi gitmediği için, genelde şu sıkıntı bu sorun diye laflar geçiyor.
Sonra. Sonra olmuyor bunlar. Ben artık yeni tanıştığım biriyle futbol muhabbeti yaparken, veya Barcelona sevgimi bilmeyen biriyle laflarken "Barcelonalıyım" diyemiyorum. Biliyorum olacakları. Anasını siktiğimin Pes'ini oynarken bile Barcelona'yı almıyorum, çünkü benim karşımdaki adam zaten Barcelona'yı alacak.

İlk dersane zamanları, 2004 gibi dikkatimizi çekmişti, ufaktan Avrupa Futbolu lakırdısı eden çoğu kişi Real Madrid'e kayıyordu. Birkaç sene sonra aynı olay, tuttuğum diyebileceğim ve sevdiğim takımın başına gelince ne kadar sikko bi olay olduğunu anladık.

Şimdi var etrafta Barcelona odaklı yazan, ya da çokça Barcelona'ya değinen blogger arkadaşlar. Kimileri sırıtsa da bazıları keyif veriyor okurken.

Bu satırları karalamamın sebebi, dün bir ara aklıma taa blogun ilk zamanlarından bir postun gelmesi. Sadece bir resim vardı postta ve başlığı da "Gelecek"di (arşivde bulamadım niyeyse). Düşün nasıl içerden bakıyorsun. "Elin adamı" diyebileceğin kişileri o sevdiğin takımın geleceği olarak görüyor/düşünüyorsun filan. Sonra o resimdeki 2 gençten biri buralara geldi. Dahası, o sezon son olarak takımın başında olan kıvırcık saçlı adam da 1 sezon sonra buraya geldi. O zaman aklım(ız)a gelir miydi ?

Bundan kelli daha fazla Barcelona hakkında yazmaya çalışacağım, olması gerektiği kadar.

Son olarak da, blog aleminde bir Barcelonalı ve bir Real Madridli'nin bir arada yazdığı tek blog burası sanırım.

Düz



Hep bizde olurdu, Fenerbahçe'nin zaten genelde sırt kısmı düz olan formaları olduğu için dünkü maçta değişikliği gördük. Öncelikle normal formalarının arkasının çubuklu olması çok güzel. Eski formaları sırttan biraz tırt duruyordu. Güzel bir fontla da birleşince şık bir sırt tasarımı olmuş. Ancak UEFA kuralları gereği Avrupa'da bu formayı, bu haliyle giyemediler. Onlar da Galatasaray'dan uzunca bir süredir alışık olduğumuz arkası düz bir çubuklu versiyon üretmişler.


Avrupa versiyonunu beğenmedim. Beşiktaş için de söylüyorum bunu; çubuklu formaların arkasını düz yapmayın. Ucuz gözüküyor. Ya kare şeklinde numara ve isimlerin sığacağı bir boşluk açın, ya da çubuklu devam etsin sırt (lig için söylüyorum bunu.) Yoksa Adidas'ın ucuzcu takımlara kakaladığı basit formalar gibi gözüküyor. Çubuklu formanın arkası da çubuklu olmalı... Tabi UEFA kıl olduğu için buna izin vermiyor (font renkleri karışır durumda ise). Bu sebeple Fenerbahçe yukarıda dediğim gibi kutu açsaydı oraya ve çubuklu görünüm devam etseydi, daha güzel olurdu. Bir sıkıntı da renk. Fenerbahçe'nin bu formasının hakim rengi sarı. Hal böyleyken sen gidip arkasını düz lacivert yaparsan çirkin gözükür. Arkası sarı olsa daha bir iyi olurdu sanki (tabi arkasını lacivert yapmalarının bir sebebi de lacivert şorttur). Bir de bu formanın sırtına bakınca Fenerbahçe'nin lacivert renginin ne kadar koyu olduğunu farkettim. Eskiden böyle değildi, onlarda da mı bir araştırma olmuş acaba ?... Bu renk çok çok koyu geldi bana. Hadi sarı ile birlikteyken açılıyor, ancak lacivertin düz hali fena. Çubuklu formanın arkasını tek renk yapınca kollardaki sarı kalın bantlar çıkmış ortaya ve bu da çok ucuz bir görüntü olmuş. Yani kısacası formaya arkadan ve önden ayrı ayrı baktığınızda 2 farklı forma gibi duruyor. Biri Menemenspor'un forması, diğeri Fenerbahçe'nin forması sanki. Arka tarafı çubuklu olan lig versiyonu ise oldukça kaliteli.

Tabi tıpkı Galatasaray gibi Fenerbahçe de bu formayı 1 kez giyebildi Avrupa'da. Yine de yazalım dedim.

Unutmadan ekleyeyim. Geçen gün Fenerbahçe A2 takımı da lig karşılaşmasına arkası düz olan versiyonla çıktı. İlginç bir durum bu.

20


İngilizleri bile bozdular. Bazı ülkelerin -biz de başlarda yer alıyoruz- o kadar sikko forma anlayışları var ki delirmemek elde değil. Olan oldu ve Tottenham'ı, yani bir İngiliz takımını bile yoldan çıkardılar. Tottenham belki de ilk kez Away forması ile sahaya çıktı. Aslında Home forması, ancak onlar şort ve çorapları da kombinasyona katamazlarsa, o formayı awayden sayıyorlar ki, öyle olur bu işler.

Young Boys Formaları

Young Boys'un Away forması üst resimde gördüğünüz gibi Tottenham formasının aynısı. Gerizekalıların Home formasının alternatif bir renkte (sarı) şortu da yok anlaşılan. E adamlar son çare forması, yani bir 3rd de yapmamışlar. Bu sebeple Tottenham'a beyaz şortu giydirdiler White Heart Lane'de... Skandal ki ne skandal...

Hakemlerin, forma üstü ve çorabı farklı renk olunca şorta çok takılmadığını görmüştük Dünya Kupası'nda. Ancak ŞL'de işleri daha bir sıkıya alıyorlar anlaşılan. İşte bir forma hadisesinin bir İngilizi bile bozabildiğini görmüş olduk.

Aron



Rap dünyasına ve Kurtlar Vadisi izleyenlere hitap eden bir post. Yakın bir arkadaşımın, G-Unit'in Poppin Them Thangs şarkısının klibinde Rus Mafyası lideri olan dayıyla, Vadi'deki Amerikın Derin Devlıt reisi Aron Feller'in aynı adam olduğu yönünde bir tespiti var. Ne zamandan beridir de koymadım bunu, ağzıma sıçacak. Halletmiş olalım.

Toons



Barça Toons'un 2010 mahsülleri. Tabii transfer az olunca, yeni mahsül az.

24



Fenerbahçe'nin bu sezonki beyazı çok şık. Diğerleriyle aynı kalıptan üretilmesine rağmen, 4 forma arasından sivriliyor. 05-06'dan beri kullanılan fontun da göze hoş gelen bir renk ikilisiyle formaya eklenmesi, tadından yenmez yapıyor. Bu beyaz zemin üstüne kenarları sarılı koyu renk font kullanımının bir örneğini Lakers'ın "Sunday White" denen, sadece pazar maçlarında giyilen beyaz formasında bulabiliyoruz.

Jose


"Bir hocanın bir ülkeye gelip “ Bu benim sistemim ve oyun anlayışım” demesi mümkün değil. Eğer bir gün Pep Guardiola İngiltere’ye veya İtalya’ya giderse takımının Barça gibi oynayıp oynamayacağını görmek isterim. İnter de yapabildiklerimin aynısını Madrid’de bu oyun seviyesinde yapabilecek miyim acaba? İmkansız."

Aceto'da çeviriden aldığım bir kısım.

Zara Dam


Az önce bir vesileyle yeniden hatırlamış oldum. Burada da belirteyim.
Bu kitabı okumayın. Hatta dokunmayın bile. Piyasada bundan kötü çok az kitap okursunuz. Maeve Binchy olur, Osman Aysu olur. Ama Zar Adam'ı okumayın.

Amına koduklarım bi' de kapakta Olasılıksız esintileri falan. Sırf ordan bi' 100 bin ekstra satmıştır, söyleyeyim.

Bir arkadaş bu kitabı sevip, ciddiye alıp, o zarla karar verme meselesini (evet spoiler, inadına) bayağı uygulamaya kalkmıştı. Kendisini buradan tebrik ediyorum tekrar.

Gecekondu

Bakın şimdi.

Bu Home:
Bu Away:



Bu da 3rd.



Blog tarihindeki en abuk post, evet.

Mor Menekşe



Real Madrid'in lakabıdır bu. Son senelerde mor rengi üzerlerinde göremesek de, geçmişte bolca away renk olarak kullanılmıştır. Hatta eski armanın çapraz çizgisi mor renkti... Önce formalardan, sonra da armadan sildiler bu rengi. Yanılmıyorsam en son 2007-2008 sezonu Home formasının detay rengi olarak kullanılmıştı mor. O günden sonra ara ki bulasın.

Real Madrid bildiğiniz üzere sezon boyunca 2 + 1 forma yapar. Bu formaların biri beyaz home formasıdır, diğeri 2'si de koyu renk formadır. Bu koyu renk awaylerden biri Avrpa maçları için, diğeri lig içindir. Bu 2 forma hiç bir zaman görevi dışına çıkmaz. Yani ligde Avrupa awayini giymezler, Avrupa'da da lig awayini kullanmazlar...


Bu sezon Real'in 2 forması görücüye çıktı. Biri home forması, diğeri de away. Real Madrid'i bildiğimiz için bir Avrupa awayinin daha çıkacağını ön görmüştük formaları tanıtırken. Tabi çıkartmayabilirler de, ancak genelde yapar bunu Madrid. İnternete bir resim düştü (bkz:yukarı). Bana sonradan bir cin fikirlinin home forma üzerinde değişiklik yaparak oluşturduğu bir işmiş gibi geldi, ancak değilse ve bu forma gerçekten Avrupa awayi ise, Real Madrid için mükkemmel bir forma hamlesidir. Epey zaman olmuştu düz mor forma görmeyeli. Mor menekşelerin hakkını verir nitelikte ve benim bayıldığım bir çalışma olmuş... Kalıp ve üzerindeki desenler Home forma ile aynı. Bu sebeple zaten kıllanıyorum, ancak bu resmin gerçek olması bu seneki en büyük forma hayalim olu verdi birden... Satışların da saçmalayacağını düşünüyorum bu forma ile... Umarım kolpa değildir.

Güzel İkili 18

Real Hakkında 3-5


İspanya'da kural gereği, eğer alt yapıdan o sezon lige çıkmamışsan, 1 ile 25 arası forma numaralarından birini giymen şart. Yani orada 26-99-55-73 falan giyemezsin. Onlarda kurallar bizimkiler gibi sadece sayfa kirletmek için yazılmıyor, bu sebeple "Raul'un formasını hemen sattılar" diyenler de bu işi bilmeyen insanlar. Mecbur kalındı görüldüğü üzere...

Bu sistemin güzel bir özelliği de alt yapı harici kadronda 25 oyuncu barındırabiliyor olman. 45 tane toplayamıyorsun yani... Real Madrid son transfer Özil ile birlikte 26 kişiye ulaşmış durumda. Bu sebeple bir oyuncuyu sezon boyunca oynatamazlar. Hadi ilk yarı Kaka zaten bildirilmeyecektir lige ve CL'ye. Ancak Kaka iyileştiği zaman 26 kişi ile devam edemezler. Mutlaka birileri yolcu olacak Madrid'de (ya da evde izleyecek). Olası alınacak bir sol bek ile, gidecekler listesi 2 kişiye de çıkabilir.

Şöyle bir baktığımda kalitesiz topçu Drenthe ve kendini bir türlü geliştirememiş Gago benim listemin ilk 2 sırasındalar. Ancak Özil transferi Kaka'nın da sonunun yaklaştığını gösterir gibi. Jose bir yol bulamaz ise veya kronik sakatlığı iyileşmez ise, Kaka ilk gönderilecek adamdır Madrid'de.

Özil ve Madrid hakkında bir yazı yazasım gelmedi. Şu kadarını söyleyeyim; Kaka yerine alınabilecek en parlak futbolcu gibi. Ayrıca yaş ortalamamız da epey düşmüş durumda. Özil ile daha da gençleştik. İlk Galacticos döneminden ayrılan en büyük durum da bu işte. Takım sadece yıldızlar ile değil, genç yıldızlar ile donatıldı (tabi ilk Galacticos 125 yaşında bile olsa tercihim olur, o ayrı). Faydası görülecektir bu gençleşmenin.

Tabi korku da var; Alınan bütün oyuncular 2 sene önce hafiften isimleri dikkat çekmeye başlamış ve bir sezon önce parlayıp Dünya Kupası'na giden adamlar. Yani aslında kendini pek fazla kanıtlayamamış ve patlama ihtimali yüksek topçular. Ancak bu patlama içte patlama da olabilir. Mesela Ballack ballısı Khedira'dan korkuyorum, açık konuşayım... Di Maria, tamam çok yetenekli, kupada da fena oynamadı. Ancak bu takımın ağırlığını kaldırabilir mi ? Özil desen bir Robben beklememek lazım o topçudan... Canales ve Pedro Leon'u 3 kere izlemedim... Kısacası hakikaten önemli ve gelecek vadeden oyuncular bunlar, ancak bana göre onlar henüz yıldız ve büyük takım topçusu değiller (hadi belki Mesut dışta kalabilir bu durumun). Bu sancılı geçiş süresini direkt Real Madrid'de atacak olmaları riskli. Fakat Messi'nin yıldız olacağını 2006'dan beri biliyoruz, o ışığı görmek başka şey. Alınan bu oyuncuların hepsinde bu ışık mevcut. İçte patlamama ihtimalleri büyük, ancak Khedira başta olmak üzere korku da yok değil. Yine de bu transfer döneminin, geçen sezon ki kadar şaşalı olmasa bile, daha başarılı ve yararlı olacağına inanıyorum.

Nenad

Duayen gazeteci İsmail Şenol'un Durant ile röportajından. İbretlik.

xxx

Sırbistan geçen hafta Türkiye'de bir hazırlık turnuvasını kazandı. Takım arkadaşın Nenad Krstiç de bu turnuvanın MVP'si oldu. Krstiç'in takımı Sırbistan için neler düşünüyorsun?
Onlar da turnuvada olacaklar mı?

Evet.
Bilmiyordum. Nenad Krstic bizim takımın çok önemli parçalarından biri. Çok iyi oynuyor. Sezon bittiğinden bu yana onunla görüşme fırsatı bulamamıştım. Çok iyi olacak.

xxx

Ben bunun üstüne ne yazabilirim bilmiyorum. Keşke Haketo Zaman nickli Abd uzmanımızın zamanı olsa da, bu konuda bi'şeyler söyleyebilseydi.

Djehoua


Sivasspor'un dünkü maçta giydiği formayı görünce nasıl şaşırdığımı anlatmam zor. Olayı farkeden birçok kişi de aynı haldeydi muhtemelen sahaya çıktıklarında. Bu çubuklu formanın uygulandığı kalıp, 06-07 yılında Adidas'ın kullandığı belli başlı 2-3 kalıptan biriydi. İlk aklıma gelen örnek olarak, İspanya mlli takımı 06-08 arası kırmızı formada bu kalıbı kullandı.

Blog arşivinde var, geçen sezon da Nike Trabzon'a 06-07'de Inter'in giydiği çubuklunun bordo-mavi versiyonunu vermişti. O rezaletti, bu onu da aştı. Demek ki kulüpte hiçbir yetkili anlamıyor bu işlerden, ya da çok önem vermiyor.



Bu üstteki resim, Sivas'ın 2. kez şampiyonluk mücadelesi verdiği 08-09 sezonundan. Forma da 07-08 sezonu kalıplarından-Fb'nin 07-08'de giydiğinden işte. Bu sezon giydikleri forma, ondan bile eski. Düşünün artık.

Mehmet Yozgatlı

Geçen sezon başı katalog çıktığında da böyle bi'şeyler yazmıştım, yine yazayım. Bakalım bakalım, hangi takımlarda farklı renk away, ya da orijinal formalar var.

Alfabetik başlarsak, ilk önce Beşiktaş'ın sanırım devrearası çıkacak olan gri'si var. Yıllardır 2 renk dışında forma giymeyen bir takım için büyük gelişme. Ardından Bursa'nın turuncusu var. Birkaç post aşağıda, Bursa'nın yeni malları yazarken ona da özellikle değinmiştik. Güzel hamle ama işte, geçen sezonki Hoffenheim'ın turuncuyla aynı renk kombinasyonu olması sıçmakta.
Eskişehir'in zaten varolan beyaz'ın yanına açık mavi eklemesi olduğunu görüyoruz, güzel, ama kırmızı-siyah çubuklu, parçalı ve kalın çubukluları gördükten sonra insanın övesi gelmiyor. Herkes "madem maksimum sınır 5, biz de 5 forma yaptıralım mnakoyym" kafasında herhalde.
Fener'in yeşil malum. 4 formaları da aynı kalıptan, bari bu yeşile farklı muamele çekselerdi ya la.

Bizimkilerle ilgili muhabbetler için yan sanayiiye.

Antep'in yine her zaman kreasyonda barındırdığı beyazın yanında sarı altına siyah şort gibi bir yeniliği var, ne güzel. Yazmıştık sanırım onlar hakkında.

5 forma kontenjanı olunca, hem 2 farklı renk imkanı doğmuş, bir de alıştıkları şekilde esas renklerden de 2-3 forma yapma durumu ortaya çıkmış. İşlerine geliyor yani.

Karabük'ün bir beyaz, bir de siyahı var.

Kayseri'yi söylemeye gerek bile yok, 2 away formayı (siyah ve beyaz) geleneksel hale getirdiler, helal olsun. Hatta gereğinden fazla giyiyorlar, o derece.
Kasımpaşa'nın mavi ve beyaz renklerden oluşan 23 formasının yanında bir de pembesi var, geçen sezonun Psv siyah away'inden arak gibi duran. Lescon zaten o konuda müthiş.

Konya'da away olayına bi' fosforlu altı siyah şort var. Geri kalan home renklerden dayamışlar.
Ankaragücü'nün kırmızı-beyaz forması var. Yanlışlıkla koyulmuştur umarım. Kafayı mı yedi bunlar?? Giymezler inşallah.

Manisa'nın 3 renk olduğundan, kafadan away filan gerek kalmıyor.

Antalya yine bu sene mavi ürettirmiş. Onlar da bu rengi geleneksel away için tercih edecekler herhalde bir süre. Ama tabii onlar da bi' ton home rengi formaya sahip.

Sivas'ta siyah var, ki olmalı da. Onlarla ilgili bi' konu var ki...

Trabzon'un gümüş çok güzel, bugün de giydiler zaten. Beyaz filan hep var zaten.

Farklı renk konusunda ilerleme var yine ama, şu esas renklerden zilyon tane forma yapmayıp, kendi forma desenin neyse onu belirleyip, onda diretmek bir an önce yapılması gereken iş. De, onu büyük takım olan Gs ve Bjk bile halledememiş durumda, diğerleri nasıl...

WALES


Adidas yakında Mars'ta futbol oynamak için forma hazırlaya dursun, Umbro sade formalar tasarlamaya devam ediyor. George Best zamanından çıkmış Kuzey İrlanda formasını burada tanıtmıştık. İngiltere'nin hem Home, hem de Away formasını Dünya Kupası'nda izledik, şimdi sıra Galler'de. Umbro Nostaljiye devam etmiş ve bu durumu korumak adına Galler'in klasik dönem formalarında olduğu gibi hiç bir detay kullanmamış formada. Sade forma seven bir adamım ben, ancak Adidas'ın büyüsüne kapılmış pek çok insan var dünyada. O insanlar bu formaya bakınca bunun bir forma olduğunu düşünmezler. Haklılar da... Bu günümüz formalarına hiç benzemiyor. Bu kadar düz kırmızı bir tişört bile olması garipken, dümdüz bir forma... K. İrlanda formasında yakalar ve kol uçlarındaki detaylar bizi geriye götürmesi kolay detaylardı. Ancak bu formada öyle bir durum da yok.


Kısacası retronun da bir ayarı olmalıdır düşüncesindeyim. Ben yine de bu formayı sevdim, ancak başka bir dönemin biraz ufak detaylı bir eski formasını örnek alsalardı, sanki daha çok severdim.

Proust

Beni var ya, Allah bildiği gibi yapsın. Şu blogda gerektiği, olması gerektiği kadar kitapla ilgili yazmıyorum ya... Neyse.


Okumaktan korktuğum 2 adam var şu kitap aleminde. Biri Proust, diğeri de Joyce. Sırf hörmetten, 07 yazında Ulysses'i alıp koydum kitaplığa. Yan yan bakıyor bana ordan. Bir kere -sonucu bile bile- giriştim okumaya, kısa süre sonra bıraktım. Daha uzun süre var o işin hallolmasına. Aslında Türkçe olmaz o iş ya, yeterli engliş yok. Olması da zor. Ebesinin amı kadar derine inmek lazım.

Diğeri 7 cilt (10 maç...) olduğundan, alıp rafta bekletmek gibi bi' olay da yok. Ama kısa süre önce Kayıp Zamanın İzinde'ye başlamasam bile, ön-hazırlık niyetine bazı şeyler yapmaya karar verdim ve harekete geçtim hacu. Yakın zaman önceki İdefiks siparişime Alen Dö Boton'un (harbi nasıl okunuyo' ismi tam olarak) Proust Nasıl Yaşamınızı Değiştirebilir'i ve Zeynep Candır'ın konu başlıklarına göre Kayıp Zamanın İzinde serisinde yer alan okumaya değer cümleleri/paragrafları içeren Proust'la Kayıp Zamanı Yakalamak'ını dahil ettim. İlkini okudum, ve bayıldım. İçeriği hakkında ufak bi' önyargım vardı, alakası yokmuş. Müthiş kitap. Daha da iyisi bilmiyorum nasıl olur, varsa da Fransızca öğrenirsek görürüz. İkincisine yakında başlayacağım ama, kitabın formatı düşündürüyor biraz.
Diğer dördü de üstteki ve aşağıdaki 3 kitap.


Bu en aşağıdaki resmi bi' blogdan aldım ama ismini unuttum, özür diliyorum eğer görürse. Arak yok yani. Yanlız bu Proust Bir Sinirbilimciydi İdefiks'te yok, nasıl yaparız bilmem.

Bu arada şu günlerde izlediğim ve çok sevdiğim bir filmde de Proust muhabbetinin geçmesi (anlayan anladı hangisi olduğunu, bahsedip spoiler vermeyelim şimdi) beni daha da heveslendirdi, onu da ekler.
Velhasılı, ben bunların hepsini okuyana kadar 1 sene filan olur. Anca ısınırız olaya. Sonra da dalarız 7 cilde. Ama tırsıyorum.

Birkaç gün sonra editi: Bunu unutmuşum, bu da var.


Komp


Forma markası ile özdeşleşmiş bir kaç kulüp vardır dünyada. Bazı milli takımlar da üretici firmalar ile bütünleşmiştir. Bunların en başında da Adidas-Fransa eşleşmesi gelir (di). Ancak Fransa, 2011 yılından itibaren Adidas giymeyecek. En büyük rakibi Nike; 506 milyon Dolar karşılığında 7 yıllık anlaşma imzaladı Fransa ile. Alışana kadar çok yadırgayacağım ben bu durumu. Her neyse, işin komplo kısmına gelelim.

Fransa Milli Takımı geçtiğimiz dünya kupasında adeta yerin dibine girdi. Grup sonuncusu olmasının dışında oyuncuların baş kaldırısı falan filan derken son 12 senede 2 kupa bir de final gören takımın yerinde yeller esti. Epey uzun süredir hiçbir büyük forma üreticisi üst üste dünya kupasını kazanan takımın giydiği marka olamadı. Aslında pek çok kimseye göre bu "olamadı" olmadı manasına geliyor. Dünya Kupası'nın toptan çakma bir organizasyon olduğu ve bu tip firmaların dev gelirler elde etmesi için yapıldığına inanan insanların sayısı hiç de az değil. Ben inanmıyorum, ama bu konuda yazmayı seviyorum. Demem şudur ki, fazla geriye gitmeden, 98 yılından başlayarak kazanan takımların forma markalarına bir bakalım; Fransa-Adidas, Brezilya-Nike, İtalya-Puma, İspanya-Adidas... Dünyanın en büyük 3 spor firması sırayla kupaları kazandılar ve son kupa ile bu sıralama başa döndü. Ben zaten kupa başlamadan önce başa döneceğini tahmin etmiştim, ancak İspanya'nın iyi takım olması da yardımcı olmuştu bu düşünceme. Sonuçta sıra Nike'da... Fransa'nın yeniden yapılanmasını ve iyi bir teknik direktörün başa geçmesini bir kenara bıraktım, Nike ile anlaşmanın bir sebebi var mıdır 2014 öncesi diye düşünüyorum. Hatta biraz daha ileriye giderek bu kavgaların, gürültünün, patırtının bilerek çıkartıldığını ve yeniden yapılanma bahanesi ve gelen başarının buna bağlanmasının bile düşünüldüğünü düşünüyor muyum ? Yok, ben düşünmüyorum. Ancak olursa da şaşırmayacağım. Ayrıca 2014 Dünya Kupası bir başka Nike devinin ülkesinde, yani Brezilya'da oynanacak. Onlar da daha şimdiden favori... Bu 3 firma Kurtlar Vadisi mantığı ile rakip, ancak derinlerde bir anlaşmaya imza atmış mıdır ? Bakalım 4 sene sonra göreceğiz.

Hakem



06-07'den öncesini tam bilmemekle beraber, hafızaya başvurunca sanki o sezondan önce bayağı bir Adidas giydi hakemler. Geçen gün Süper Kupa'da hakemlerin Lotto giydiğini gördük, tabii bu tek maçlık değildir, yeni sezonda Lotto giyecek hakemler sanırım.

Böylece Lotto, Federasyonun hakem formaları için anlaştığı 5 sezonda 4. marka olacak. Bu sirkülasyonun sebebi umarım "her sene kim daha çok parayı bastırdıysa o alır" gibi bir şey değildir. Değişmesin diyen yok tabii de, ne böyle her sezon her sezon.

Penalty


Adidas ve Nike'ı anladık, 90'ları anma sezonu olarak seçildi bu sezon. Ama allahın Penalty'si bile formalarına böyle yakalar yaparsa, benim aklıma bi anlaşma var da ona göre ilerliyorlar fikri gelir. Tesadüf mü bu?

Soldaki de Felipe evet.

Hofenaym


Ne güzel, bi' Anadolu takımında çok şık bir away forma gördük diye seviniyorduk. Yalan oldu. Sanırım blog okurlarından olan (ya da geçerken uğrayıp görmüştür, bilemem orasını) Osman Tok, sağolsun mail atmış şu postun üstüne. Haberdar etti olaydan. Ben Hoffenheim'a sempati besleyen/onları takip eden biri olarak bu formayı ya hiç görmedim, ya da gördüm de unuttum. Çünkü hangi takım giyerse giysin, çok iyi bir away tercihi bu forma, ve akılda kalıcı.

Kalıp farklı olsa da, bu renk ikilisini alıp da direkt Bursa'da kullanmak, formanın önemini azaltan bir hadise. Ne bileyim, şortun rengini değiştir biraz en azından. Ben Bursa maçını izlerken üstlerinde bu forma varsa (ki az giyecekler göreceksiniz) "lan ne güzel bea" derim. Ama ardından da "keşke Puma şöyle yapmasaydı" da derim.

Zan


Acun Ilıcalı'nın mesleğine özenenler bir daha düşünsün derim. Artık yeni özenme mesleği Gökhan Zan mesleği. 5 senedir top oynama, Beşiktaş'tan Anadolu takımlarından birine gitmeyi düşünürken Galatasaray'a transfer ol, orada da top oynama ama yılda 2 milyon euro trink para kazan. Artı her Milli Takım kadrosuna çağrıl, bir de o sayede bir kaç ülke gez... Daha kebabı var mı bilmiyorum. Huus geldi bir bok olacak sandık, aynı kafa ile gidiyoruz. Hazırlık karşılaşmasında revizyonun kralını beklerken, Dünya Kupası'na gidemeyen güzelim hazır paket kadroyu sür sahaya.

Kaka


Kaka'nın kasığındaki problem malum, dün de dizinde menüsküs olduğu tespit edilmiş ve ameliyat olması gerekliymiş. Yaklaşık 4 ay sahalardan uzak kalacak Kaka. Geçen sezon yaklaşık 3 ay oynayamamıştı, bu sezonun da, bir mucize olmazsa, ilk yarısını kaçıracak gibi. Footballove'dan öğrendiğime göre Jose "hallederiz, problem yok" demiş. Real Madrid'in rotasyon sıkıntısı malum, Kaka'nın oynadığı bölgede ise bu eksiklik çok daha mühim bir konu. Geçen sezon Kaka'nın olmaması sıkıntı yaratmıştı. Granero falan güzel alternatif, ancak devam etmez bütün sezon. Uzun süredir Özil transferi konuşuluyor. Kaka'nın yerine mutlaka bir isim alacak, alması lazım Real'in. Özil ise listenin ilk sırasında. Alınırsa güzel olur, ancak Kaka gibi bir adamın bu takımdaki ömrünün bu kadar kısa olması canımı sıkıyor. Onu; bu forma altında izlemeye doyamadan, sezon sonu, hatta belki devre arası gönderebilir Jose. Başka bir forma altında veya beyazlar içinde; şu yukarıdaki resimdeki günlerinden uzaklaşmaması ve bir an önce toparlaması dileği ile...

Güzel İkili 17


Shaq Filan


Büyük oyuncuların 3'ten fazla takımda oynaması, istedikleri kadar yüzük sahibi olsunlar, kariyerleri bittikten sonra insanların kafasında olumsuz şekilde yer alır. Belli seviyenin üstündeki sporcuların çok dolaşmaması gerekir. Hatta bazılarının -yakın zaman, Raul-Guti örneği-hiç dolaşmamarı gerekir ama, oluyor maalesef.

Shaq, Los Angeles'tan ayrıldıktan sonraki 7. sezonunda 4. takımında oynayacak muhtemelen. Boston'la anlaşamayabilir de, mevzu o değil. Onun gibi, kimilerince NBA tarihinin en dominant oyuncusu olan birinin, kariyerinin son bölümünde "1 yüzük daha araya sıkışır mı ki hafız" kafasıyla ordan oraya dolanması hiç de hoş gelmiyor. Keşke 1-2 sene önce bıraksaydı. Şimdi -en az- bir sene daha kasışlar filan. Ne gerek var abi, nedir yani. Git polislik yap, film çek.

Nerden Nereye 26



Van Persie'yle de böyle bir resmi vardı Vermaelen'in. Mesela Ajax kulüp yönetimi kadroda bi' kahin bulundursa, böyle olmazdı.

No Ntvspor


Görünüşe bakılırsa Murat abimiz Lig Tv'ye geçti. Şimdi:

1. NBA maçlarında biz İsmail Şenol'u mu çekeceğiz?

2. Dünya Şampiyonası'nda ne halt yiyeceğiz?

3. NBA Stüdyo ne olacak?