Mercan Dede Nerde?

Çok şükür, seneler sonra Puslu Kıtalar Atlası'nı okudum. Evet, dedikleri gibi çok iyi. Dil harika (daha sonra geçilmiş olmasına rağmen), kurgu çok iyi (sarmal kurgu var) , kullanılan zaman ve mekanlar müthiş. En önemlisi ana hikaye çok güzel.
Böylece ortaya tarihi-fantastik-felsefik bir roman çıkmış. Bu yönüyle Anar'ın Ecovari bir iş yaptığını söyleyebiliriz. Gülün Adı filan da böyledir;çok katmanlı.
Romanın böyle ilgi görmesinin, okunmasının sebebi, Türk edebiyatında bir ilk olması. Daha önce böyle bir kitap yoktu edebiyatımızda.
Araştırmak gerek aslında, bu kitabın ardından, kaç yazar bu yolu takip etti. Tarihsel altyapılı, akıcı romanlar filan. Çok yok sanırım. Varsa da, bu kitap kadar yankı uyandırmadı.

Şimdi 2 mesele var.
1.Ben daha önce Anar'ın Amat ve Suskunlar isimli kitaplarını okumuştum. Tabii ki, P.K. Atlası bitince, onlarla karşılaştırma ihtiyacı hissettim.
Şu var:O 2 kitapla Puslu Kıtalar Atlası arasında çok büyük dil, üslup farkı var. Eğer Puslu Kıtalar Atlası, bu 2 kitaba biraz yakın bir üslupla yazılsaydı, yer yerinden oynardı. Müthiş bir şey ortaya çıkardı. Ne bileyim, dünya çapında bir kitap, bir modern klasik olurdu. P.K. Atlası'nda hikaye çok iyi. Kurtaran bu oluyor. Dil de o söylediğim 2 kitap kadar olmasa da iyi olduğu için, bu 2 unsur birleşince güzel bir kitap ortaya çıkıyor. Ama Amat ve Suskunlar'da dil çok daha iyi olmasına rağmen, çarpıcı bir hikaye olmadığı için, o kadar ilgi toplamıyor, okunmuyor.
Bunun sebebi de göründüğü kadarıyla, zaman. Şöyle yani.
P.K.A. 95'te, Kitab-ül Hiyel 96, Efrasiyab'ın Hikayeleri 98'te çıktı. Sonra 7 senelik bir boşluk var. Açıkça görünüyor ki, bu süre zarfında Anar dilini çok geliştirdi. Kalemini bir anlamda. Ama Puslu Kıtalar Atlası'nda olduğu kadar kaliteli bir hikaye kurgulayamadığı için, son 2 kitap o kadar iyi olmadı. Umarız bundan sonra gelecek olan kitaplar, Puslu Kıtalar Atlası tadı verir.

2. Mercan Dede meselesi.
Kitabı okumadan önce filan, duyuyorduk;Mercan Dede, mahlasını Puslu Kıtalar Atlası'nda geçen bir karaterden aldı. Aa,ne güzel dedik tabii.
Kitabı okuduğum süre zarfı içinde aklıma gelmedi. Nasıl gelsin ki? Kaptırmışım kitaba, harika gidiyor.
Bu sabah (sabah mı?) kalktığımda aklıma geldi. Hafızamı yokladım. Lan yok. Kitapta böyle bir karakter yok. Ekşi'ye daldım. Söylentiyi doğrulayan bilgiler. Oradan almıştır filan.
Kitap hakkında 7 sayfa yazı. Hepsini okudum. Ve sonunda bir tane bilinen durumun tersini söyleyen bir entry'ye ulaştım! Ve nasıl sevindim anlatamam.
Ardından kitaba göz attım olabildiğince. Yok! Yine yok.
Ve sonunda o ismin veya karakterin olmadığına karar verdim. Evde okuyacak 1-2 kişi var kitabı. Onlara da dikkat etmelerini söyleyeceğim. Teyit etmiş oluruz olayı.

E o zaman nasıl çıktı bu söylenti. Gidip Mercan Dede'ye ilk ağızdan soracak halimiz yok. Ben hatırlamıyorum röportajlarında direkt bu durumu söyleyip söylemediğini.
Görünüşe bakılırsa kitapta öyle bir isim yok. Garip yani. Gelişme olursa yazacağım sonra.

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Mercan Dede Kitab-ül Hiyel'de geçiyor. Ayrıca suskunlarda da 3 -4 yerde Mercan Ağa veya Mercan Han geçiyor.
Suskunlardaki Cüce tersten okununca Ecüc, bu konuda ne düşünürsünüz?

L dedi ki...

bilgi için sağolun. ben okumadım henüz kitab-ül hiyel'i. ama biliyorsunuz işte, hep p.k.a'daki mercan dede karakteri geyiği vardır. bir baktım, yok.ben de onun üstüne yazdım işte.

suskunlar'daki mercan ağa'yı filan da hatırlıyorum, evet.

Her Yol Roma dedi ki...

Mercan Dede, PKA'da değil Kitab-ül Hiyel'de..

http://heryolroma.blogspot.com/search/label/ihsan%20oktay%20anar

L dedi ki...

hocam ben sonradan yazmıştım orda olduğuna dair, kitab-ül hiyel'i okuduktan sonra yani. okumamışsın sanırım. yine de sağol.