Saf

Bugün Uykusuz ve Penguen'i aldım. Geç oldu gene ama, ne yapalım.
Uykusuz'un kapağında şu cümle var: "Emniyet, Mit ve Jandarma'nın istediği herkesin telefonuna gizlice ulaşabildiği ortaya çıktı.".

Tabii bunu okuyan ortalama gencimiz veya ortalama vatandaşımız, "vay anuna goyim, şerefsizlere bak" diyebilir ama, bu çok uzun zamandır var olan ama az kişinin bildiği bir gerçek. Dahası, bu durum bütün dünya için geçerli. Gerekli güce sahip merciler, istedikleri herkesi dinleyebilir, takip edebilir. Avucunun içinde tutar. Hiç zor değil.
Ayrıntı isteyen gider okur, öğrenir. Zor bir şey değil, isteyen bulur.
Sisteme karşı olan herkes, bu yollarla olsun, daha gelişmiş veya daha "sert" yollarla olsun bir şekilde susturulur. İşler böyle yürür.

Alev Alatlı'nın bir röportajında söylediği cümle vardır, hiç aklımdan çıkmaz:"Dünya'yı bilmeyen, Dünya'nın maskarası olur". Bu cümle, yaşadığınız dünya ile ilgili duyabileceğiniz en gerçekçi, sert ve vurucu cümledir.
Birçoğumuz (çoğumuz mu demeliydim) Dünya'da işlerin nasıl yürüdüğü hakkında en ufak bilgiye sahip değil. Bunun 2 türlü yansıması var:1. Kendi hayatımız. 2. Dünya'nın gidişatı.
Birincisine bakacak olursak, şöyle söyleyebiliriz:Bilgi, genelin hayatında küçümsenen bir öğedir, lüks olarak görülür. Halbuki o "lüks" bizi kurtaracak olan şeydir.Kurtarmak burada, daha iyi bir hayat manasında kullanılıyor. Bu dünyaya kendi özümüzü keşfetmeye geldik, bunu yapamadığımız sürece de defalarca sefil hayatlar yaşamaya mahkum oluruz. O "keşfin" yolu da bilgidir.
İkinci olarak, Dünya'daki kendi benliğini keşfetmiş insan sayısı çoğaldıkça, bu gezegen de daha iyiye gider. Doğal süreç yani. Bu yerküredeki kişiler bizsek, biz belli bir seviyeye gelemeden, işler düzelemez. Seviye yükseldikçe gidişat da olumlu etkilenecektir.

Ulan ben bunları diyorum da, benim ülkem ne zaman adam olacak? Bilinmez. Daha en basit gerçekler bile bilinmezken, nasıl kendini keşfedecek? Olacak, ama ne zaman?
Toparlayayım bari yav. Demek istediğim şu:o dinleme olayı mesela, çok basitçe, öğrenebileceği bir bilgi insanların. Ama ancak tutup da dergi veya gazete başlıklarından duyuluyor. Sonra da şaşırılıyor. Ne bileyim, bu kadar vahim olmamalı ya.
Ama gidip bi kahveye muhabbeti dinlesen, herkes çözmüş bu ülkeyi. Bir sik bildikleri yok halbuki.

Size bir örnek bu dinleme konusunda. Annem belediye'de çalışan biri. Geçenlerde bir mevzu oldu bel. başkanı ile ilgili. İfadesini aldılar annemin. Akşamüstü bir yeri arayacaktık. Telefonu bir kaldırdı annem, sesler geliyor. Bazı adamlar konuşuyor vs. Aha dedik, dinliyorlar. Dinlenecek bir şey yok tabii bizde ama, görün işte. Ufak bir ifade sonucunda bile dinlemeye girişiyorlarsa, devlet büyükleri, milletvekilleri, askerler, bürokratlara neler yapmasınlar.
Daha bir şey söylemeye gerek var mı?

1 yorum:

Haketo Zaman dedi ki...

abi biliyosun bütün yaz altımıza sıçmadık mı "msn'e de var mıdır acaba izleme filan" diye. telefonlarda zaten hep vardı.
ayrıca şu tür yazılarını okumak çok keyifli, yani herhangi bir gazetede çıksa okunmaz mı bu, ya da bir derginin editorialı olarak.
amına bile kor.